Ambalajda uluslararası bir firma olma vizyonuyla ihracat için pazar araştırması yapan Matsaş, iç pazarda tabaka ofset ve dijital baskıda hizmetlerini geliştirerek sürdürmeyi planlıyor.
Matsaş A.Ş., Anadolu yakasında ofset baskı, ambalaj, tabaka renkli ve siyah beyaz dijital baskı ve geniş format inkjet dijital baskı hizmetleri veren butik bir matbaa. Umut Özgür Öğüt yönetimindeki firma, siparişten teslime kadar iş süreçlerini özel olarak Matsaş için geliştirilen bir yazılımla yönetiyor. Butik bir matbaa ve karton ambalaj tedarikçisi olarak iç ve dış pazarlarda kalıcı olmayı ve isim yapmayı hedefleyen Matsaş, kalite süreçlerinin kontrolünü geliştirecek yatırımlar için de görüşmelerini sürdürüyor.
Matsaş’ın kurucusu Umut Özgür Öğüt ve ekibe yeni katılan sektörde deneyimli Satış Yöneticisi Şermin F. Yalçıner ile rekabetçi bir sektörde istikrarlı bir büyümeyi başaran genç şirketin bu başarısını etkileyen faktörleri ve hedeflerini konuştuk.
- Matbaacılığa nasıl ve ne zaman başladınız
Özgür Öğüt: Kökenimiz bir aile şirketi. Ailemiz 1968 yılından itibaren matbaacılık alanındaydı. Aile büyüdükçe görüş ayrılıkları ortaya çıktı. 2011 yılı Nisan ayından bu yana bu işi aileden ayrı olarak yapıyoruz.
Yıldız Teknik Üniversitesi Elektrik Mühendisliği mezunuyum, aynı zamanda İşletme Yönetimi Yüksek Lisans derecem var. O sırada yüksek lisansa devam ediyordum. Akşamları okula gidiyordum. Önce 25 metre kare bir ofis açarak başladım. Baskı işlerini dışarıda fason yaptırıyordum. Babam matbaacılık yapmamı istemiyordu ama ben ilkokuldan beri, okul yarım gün olduğundan günün yarısını matbaada geçiriyor; GTO’da merdane sıyırmaktan, kazanlıda kesime, tipoda harf dizmeye kadar birçok işi yapıyordum. Tek hayalim bir gün kendi şirketimi ve işimi yönetmekti.
Baskı işlerini sektörde bilinen üç – dört matbaa ile çözüyordum. İşler ilerlediğinde, müşteriler yerimizi görmek istediler. O zaman bir makine almak durumunda kaldık ve Rusya’dan bir Roland 204 50 x 70 dört renk baskı makinesi aldık. 2012’de gelen o makineden çok çektik ama iyi yol aldık. Böylece üretime başlamış olduk. Bu Makineyi 2014’te İntermak’tan aldığımız aynı ebatta, 5 renk Roland 305 ile değiştirdik. Bu makinemiz tam otomatik, bilgisayar kontrollü, kalıp okumalı bir makine. Aynı zamanda CIP yazılımı ile hazne kontrolü ve baskıya kalibre edilmiş monitörle baskı kontrolü sağladığımız bir üretimimiz var.
2013 yılı sonunda matbaacılıkta şunu farkettik: Müşteriler, “Bu işi daha az adetli yaptıramıyor muyuz” diye sormaya başladılar. Dijital baskı bunu yapıyordu ama dışarıda yaptırmak durumunda kalıyorduk.
Dijital baskı makinesi arayışına girdik ve Lidya Grup ile temasa geçtik; 2013 sonunda Xerox 560 renkli dijital baskı makinesi aldık. Aylık 300 bin sayfa kapasiteli, 33 x 48 baskı makinesi 2400 x 2400 dpi çözünürlükte, dakikada 60 sayfa renkli baskı yapıyordu. Makine gelince müşterilerimize “İster 1 adet, ister 1000 adet” demeye başladık. Bu yüzden tercih sebebi olmaya başladık ve dijital tarafa yatırım yapmaya devam ettik. 2015’te makinemizi Lidya Grup’tan ‘Dijital Ofset’ diye tabir edilen Xerox Versant 2100 ile yeniledik. Bu makine mat baskı yapıyor ve silikon kullanmadığı için normal selofan ile selofanını da yapıyorduk, termal selofan ihtiyacı duymuyorduk.
Versant 2100 bize değişken data baskılarını sundu, hediye çekleri baskısı gibi hizmetler vermeye başladık. Makinenin sonlandırmasının inline olması sayesinde dosyaları delgi ve zımbasıyla, kitapçıkları, broşürleri katlanmış olarak alabiliyorduk. Bu, müşteriye çözüm sunarken hızımızı arttırdı. Bazı işleri yarım saatte teslim edebiliyorduk. Montaj şeması ve kullanım kılavuzu gibi işleri olan müşterilerimizin siyah beyaz işleri artınca siyah – beyaz dijital baskı makinesi yatırımı yaptık. Talep oldukça yatırım yaptık. Bugün dijital baskı hacmimiz aylık 200 bin renkli sayfayı buluyor. Baskı adedi 150’yi geçince ofsette basıyoruz.
Müşteri sayımız arttıkça, foreks sıvama, araç giydirme, folyo baskısı yapıp yapmadığımız sorulmaya başlandı. Bunun üzerine geniş format dijital baskı yatırımı yaptık. Geniş formatta Epson ile çalışmaya başladık. Dolum mürekkep kullanmıyoruz. Sürdürülebilir kalite ve sürdürülebilir renk yönetimi ile çalışıyoruz. Buradan işini alan müşteri bir yıl sonra da makinemizin mürekkebi değişmediği için logosunu aynı renklerle ve kalite ile basılmış görebilir.
- Bu konuda fiyat baskısı hissetmiyor musunuz?
Özgür Öğüt: Müşterilerimiz fiyattan ziyade kaliteye dikkat eden müşteriler. Fiyat soran müşteriyi biz de tercih etmiyoruz. Sektörde Ali Umur’a atfedilen bir söz vardır, “Matbaalar çalışa çalışa batar!” Sürekli fiyat soran müşteriye odaklı olursanız, her zaman müşterinin fiyatıyla çalışıyorsunuz. Dürüstçe bencil olmanız ve müşteriye ‘hayır’ da diyebilmeniz lazım. Müşterilerimizle bunun kavgasını çok veriyoruz. Fiyatı beğenmeyen başka yerde yaptırıyor ve sonra geri geliyor.
Müşterilerimiz kurumsal ağırlıklı ama kapıdan gelen hiçbir müşteriyi geri çevirmiyoruz. On adet kartvizit isteyenle de, 300 bin kutu isteyenle de ilgileniyoruz.
- Ofset tarafında makine parkınızda neler var?
Özgür Öğüt: Ofset baskı makinesi dışında 4 çanta, 2 balta kırım makinesi, ‘kazanlı’ kesim makinesi, 115 cm programlı giyotin, 80 cm Çin malı kutu katlama yapıştırma makinesi, tel dikiş makinesi, selofan ve koparma makinesi, UV lak makinesi, spiral delme, takma makinesi var.
Butik ambalaj işi yapıyoruz. Özel hediyelik taslama kutu da yapıyoruz, ilaç, kozmetik, yedek parça kutuları da yapıyoruz. Mevcut 50 x 70 baskı makinemiz yeterli oluyor; büyük makine koymak ve elektrik, kalıp vb. giderlerimizi ikiye katlamak istemiyoruz.
- Geleceğe ilişkin planlarınız ve hedeflerinizle ilgili neler söyleyebilirsiniz?
Özgür Öğüt: Matsaş’ın vizyonu uluslararası bir firma olmak ve dünyada ülkemizin sektör temsilcisi olmak. Yurt dışında ambalajda rekabet edebiliriz. Yurt içinde ise hem ambalajı hem de dijitali güçlendirerek devam etmek istiyoruz. Dijitalde herkesin yapamadığı, hızlı olmanızı gerektiren, daha butik ve daha kaliteli işlerle devam etmek istiyoruz.
- Şermin Hanım, siz Matsaş’a nasıl katıldınız? Sektörde önceki deneyimlerinizden bahseder misiniz?
Şermin F. Yalçıner: Bilkent Üniversitesi Amerikan Kültür ve Edebiyatı Bölümü mezunuyum. İlk matbaa tecrübemi yurt dışı ile çalışan, kumaş etiket ve giysilere marka etiketleri üreten bir matbaada, yurt dışından gelen siparişlerle ilgili çalışırken kazandım. İngilizcem sayesinde o işi yapıyordum. Orada matbaacılığı sevmeye başladım. Sonrasında Print Center ile tanıştım. Print Center benim için bir akademi anlamı taşıyor. Dijital ve ofset anlamında sadece çalışmıyor, birçok şeyi öğreniyorsunuz. Müşterilerinin çok değişik kanalları var. Orada beş sene devam ettim. Daha sonra şu an Matsaş ile aynı bölgede hizmet veren başka bir dijital baskı merkezinin yapılanmasında rol aldım ve burada da 9 yıl çalıştım. Dijitalde geniş format baskı ile ilgili tecrübe kazandım.
Daha sonra Özgür Bey ile tanıştım. Onun ofset deneyimi var. Benim de dijital deneyimim. Güçlerimizi birleştirme kararı aldık. Hem ofset hem dijital devam etsin istiyoruz.
Özgür Öğüt: Hedefimiz yurt dışında adımızdan söz ettirmek ve ülkemize değer katan bir firma olarak, sektör temsilcisi olmak. Bu hedefi içeride dijital yatırımlarımızı güçlendirerek desteklemek istiyoruz. Dijitalde hızlı numune hazırlayabileceğimiz ve kesim yapabileceğimiz bir kesim makinesi ve ebadını büyüteceğimiz bir tabaka dijital baskı makinesi yatırımımız olabilir.
Yurt dışında mevcut makinemiz ile basılabilen boyut ve adetlerde, butik ambalaj işlerini hedefliyoruz. Kozmetik ve ilaç kutuları olabilir. Milyon adetli işler, büyük kutular üretmeyi düşünmüyoruz. Ya da 24 saat çalışan bir matbaa olmak istemiyoruz. Biz tek vardiya, cumartesi – pazar çalışmayan bir matbaa olarak devam etmek istiyoruz. Çalışanlarımız mutlu olsun istiyoruz. İşimiz artarsa ayrı bir ekiple vardiya eklemeyi düşünürüz.
Cumartesi çalışmadığımız için iş kaybediyor olabiliriz ama çoğu firma cumartesi çalışmıyor. Çalışanlar da bunu kabullendi.
- İşyerinizin büyüklüğü nedir ve kaç kişilik kadronuz var?
İş yerimizde 1200 metre kare kapalı alanımız var. On sekiz personelimiz var. Gelecek yıl daha büyük ve müstakil bir yere geçmeyi düşünüyoruz.
Pandemi sürecini nasıl geçirdiniz?
Pandeminin karantina günlerinde ticari baskı tarafımız üç ay durdu ama ambalaj tarafı hiç durmadı, maske kutusu üretimi devam etti. 1 Temmuz’da normal seyrimize döndük ve şu anda artarak devam ediyor. İthalatçılarla peşin çalıştığımız için tedarik sorunumuz olmadı.
- Kalite süreçlerini nasıl yönetiyorsunuz?
Kalite belgemiz ve FSC belgemiz var. Renk konusunda çok hassasız. Delta E değerlerini, sapmalarını kontrol ediyoruz. Ayrıca Odak Kimya ile görüştüğümüz yatırımlarımızı bu hafta sonuçlandırdık ve kuruluma başladık. Yatırımların geri dönüş süresi yatırımları ne zaman yapacağımızı etkiliyor.
- Dijitalde hangi teknolojiyi tercih ediyorsunuz? Toner mi, inkjet mi?
Dijitalde inkjeti ve sıvı mürekkebi tercih ederim. Sıvı toner ve mürekkepte ofsete daha yakın renk elde edebiliyor ve rengi daha kolay yönetebiliyorsunuz ama kuru tonerde toner ısıyla pişiyor. Sadece ısıyla ince ayar yapabilirsiniz, bu da çok yönetilebilir bir şey değil.
- Kişiselleştirme talepleri geliyor mu?
Kişiye özel talepler sık geliyor. Verileri gönderiyorlar. Mesela, sabah konuştuğum bir müşteri bu yıl ajandalarını kişiye özel göndermek istiyor. Kapağını dijitalde, içini ofsette basarak her iki teknolojimizi de kullanmış oluyoruz.
- Ofset, tabaka ve geniş format dijital ekipmanı ile hem ticari hem ambalaj baskıları yapıyorsunuz; belirli bir alanda uzmanlaşma yerine farklı teknolojileri ve hizmetleri bir arada sunmak avantajlı mı?
Uzmanlaşmamış olduğumuz bir konuda üretim yapmıyoruz. Müşteri 10 adet kartvizit, 20 adet poster isteyebiliyor. Poster işi olan müşteri, “Burası sadece geniş format basıyor, işimi buradan alayım” demiyor, çünkü piyasadaki geniş format baskı yapanların %70’i dolum mürekkep, Çin malı makineler kullanıyor ve baskılarının kaliteleri çok daha düşük. Ben 2015’te aldığım makineden hâlâ sorunsuz baskı alıyorum. Diğerleri ya kafa kesiyor, ya bozuluyor, birçok sorun yaşıyorlar. Zaten dolum mürekkep kullanmak için makinelerin orijinal ayarlarını ve donanımını da bozuyorlar. Bizim uzmanlığımız, tedarikçilerimize güvenmemiz. Hem ofseti hem dijitali personelimiz dahil çok iyi biliyoruz.
- Fuarların ertelenmesi teknolojiyi takip etmenizi nasıl etkiliyor?
İstediğimiz zaman bilgi alabiliyoruz, test istediğimizde yaptırabiliyoruz. Aslında Drupa’yı heyecanla bekledik ve Drupa’nın ertelenmesine gerçekten üzüldük. Fuarlarda takip ettiğimiz firmaların kendilerini yenileyip yenilemediklerini görüyorduk. Sektörün öncü firmaları sanıyorum biraz daha stabil kaldılar. 2020’de dijital baskı konusunda hedeflerimiz var. Farklı markaları internetten, forumlardan izliyoruz ama yerinde görmek ve takip etmek, uzmanlardan bilgi almak çok daha iyi olurdu.
- İhracatta hedefiniz nedir?
İhracatta pazar araştırması yapıyoruz. Türkiye’den kâğıt – karton ambalaj ithal eden ülkeleri ve o ülkelerde Türkiye’nin güven endeksini araştırıyoruz; daha lokal bir hedefle işe başlayacağız. Hatta belli bir sektörle işe başlamayı düşünüyoruz. Müşterilerin güvenini kazandıkça farklı sektörlere ve farklı ülkelere yönelmek suretiyle ihracat daha kalıcı olabilir. Aynı anda farklı ülkelerde ve sektörlerde ihracat yaparak güven sağlamak kolay değil.