Reklam ajansı ve matbaa olarak 24 yıldır hizmet veren Reklamland, konsept ve tasarımı da fiyatlandırarak rakiplerinden ayrılıyor.
Reklamland, Nilüfer ilçesindeki 600 metre kare tesisinde 11 kişilik kadrosuyla hizmet veriyor. Reklamland için çalışan atölyeleri dikkate alınca bu sayı daha da katlanıyor. Firma bir koordinasyon merkezi gibi çalışıyor. “Doğru ürünü, doğru üreticiyi, doğru tasarımı birleştirince Reklamland’ın yaptığı işin kalite algısı değişmiyor. Biz süreçleri takip ediyoruz” diyen firma sahibi Yusuf Dündar Matbaa Haber’in sorularını yanıtladı.
Bize biraz firmadan söz edebilir misiniz? Ne zamandan beri faaliyettesiniz sizin için önemli kilometre taşları nelerdi?
Biz şirketimizi 9 Mayıs 1995 yılında kurduk. 24. yılımızdayız. Kurulduğumuzdan bu yana hem reklam ajansı hem de baskı teknolojileri konusunda müşterilerimize belli bir periyodda ve profesyonelce hizmet ediyoruz. Müşterimizin beklentileri, piyasa koşulları neyse ona göre adapte olup hem üretim hem tasarım hem de baskı sonrası konusunda yardımcı olmaya gayret ediyoruz.
Makine parkınızda neler var?
Makine parkımızda baskı yok, dışarıdan destek alıyoruz. Mücelliti İstanbul ve Ankara’daki paydaşlarımızla çözüyoruz. Bursa’da bu konuda yeterli altyapı maalesef yok. Makine parkı olsa insan kaynağı yetersiz kalıyor. İstanbul’a yakınlık bizim hizmet almamızı da kolaylaştırıyor.
Ben Ticaret ve Sanayi Odası’nda ilgili birimin meclis üyesiyken ve komite başkanıyken de aynı şeyleri söylüyordum. Hatta bu konuda endüstri meslek liseleriyle gerekli iş birliğini de yapıyoruz ama yetişecek insan kaynağı bulamıyoruz. Bulduğumuz insan kaynağı bizi tatmin etmiyor. Biz pazarlama odaklı bir şirketiz beklentilerimizi karşılayan elemanı bulamayınca o yatırımın varlığı da sorgulanıyor. Kırılma noktası bu bence.
Hangi sektörlere hizmet ediyorsunuz?
Bizim şirketimizin en büyük özelliği istikrarlı bir şirket olması. Neredeyse kurulduğumuz günden bu yana aynı müşteri portföyüne sahibiz. Süreli yayında, insertte özellikle tasarım konusunda hizmet veriyoruz. Birçok markayı oluşturduk. Onların hem markalaşma çalışmalarını hem kurumsal kimliğini biz oluşturduk. Bu hizmetimiz hâlâ devam ediyor. İyi bir tasarım ekibimiz var. Bir kurumsal kültürümüz, hafızamız var. Ayrıca biz KALDER tarafından ulusal kalite hareketine dahil edilen ilk reklam şirketiyiz. Müşterilerimizin bize uygun her beklentisine adapte olmaya çalışıyoruz. Açıkhava konusunda partnerlerimiz var, onlarla çalışıyoruz. Basılı işlerde tüm süreçleri kendimiz takip ediyoruz. Tasarım zaten varlık sebebimiz. Bu süreçleri koruyarak sürdürmeye devam ediyoruz.
Baskı şirketleri özelinde tasarım için fiyat koymayan firmalar ortaya çıktı. Siz tasarımı ücretlendirirken sıkıntı yaşadınız mı?
Aslında çok önemli bir tespit. Bizi farklı kılan da şu, biz her ne kadar baskı operasyonlarını kendimiz planlasak da grafik tasarım ücretini almadığımız hiçbir işi yapmıyoruz. Oysa meslektaşlarımızın grafik tasarımı bir maliyet gibi görmedikleri, bunu değerlendirmedikleri bir fiyatlama haksız rekabete yol açıyor. Biz bu durumlarda pahalı da kalıyoruz. İyi bir tasarım iyi bir konsept oluşturulduğunda iyi bir baskının temel şartları hazırlanıyor. Biz o yüzden grafik tasarım ücreti, konsept ücreti almadığımız bir işi yapmıyoruz. Grafik tasarımı ve konsept ücretini ayrı baskıyı ayrı fiyatlandırıyoruz. Müşterimiz tasarımı başkasıyla yapar bize al bunu üret der, basarız. Ama sen bunu basıyorsun, tasarımı da senden olsun, derse yapmayız. O zaman iyi bir iş çıkarmanın önüne kendimiz geçmiş oluruz. Bu ayrımı yapıyoruz. Bu yüzden piyasa tarafından da cezalandırılıyoruz, “pahalısın” diyorlar. Ama her iki iş de ayrı. Ben iki üniversite bitirdim. Hem işletme hem de Bahçeşehir Üniversitesi’nde başka bir bölüm okudum. Bunların ikisinin maliyetlerini ayrı ayrı hesaplamak en doğrusu ki her iki birim de kendi içinde gelişebilsin.
Müşteri devamlılığı konusunda neler söylersiniz?
Az önce onu söyledim, Reklamland’i bir kelimeyle ifade edin deseniz, biz buna istikrar deriz. Çünkü kurulduğumuz gündeki müşterilerimiz hâlâ portföyümüzde. Müşterilerimizi tutmak için ciddi diyetler ödüyoruz. Onlar gelişirken biz gelişiyorsak bizimle çalışıyorlar. Ama biz onlara ayak uyduramıyorsak o zaman onlara kötülük yapmak istemiyoruz.
Ajans matbaayı bir arada yürütmek aslında sektör içerisinde birtakım handikaplar taşır. Siz herhangi bir sorun yaşıyor musunuz?
Ben burada yaklaşık beş sene Reklamcılar Derneği başkanlığı da yaptım. Biz tam da bu bahsettiğimiz noktada ayrılıyoruz zaten. Her ikisine de ayrı maliyet çıkardığımız için bizim partnerimiz ne matbaacılar oluyor ne reklamcılar oluyor. Reklamcı arkadaşlarımızın fiyatlandırdığı her kriter bizde de var. Baskıda da değerini alabildiğimiz fiyatlandırma var. Daha bu sabah bir işin onayı geldi. Tasarım başka bir ajanstan.
Renk yönetimi konusunda bir çalışmanız var mı?
Bize CtP hizmeti veren işletmeler var. Daha önce 70×100 makinemiz varken kendi CtP cihazımız vardı. Ama artan maliyetler bu hizmeti dışardan almayı daha mantıklı hale getirdi. Ayda 4 5 bin kalıp kullanıyorsanız o kadar kalıp üreten paralel bir yatırımınızın olması lazım. Bünyemizde olması gerçekçi değildi. Doküman hazır olunca gönderiyoruz, üretim başlamış oluyor. Aynı anda 3-4 büyük işi planlayabiliyoruz.
Tedarik konusunda Bursa’da bir sorun yaşanıyor mu?
Geçtiğimiz dört beş ay içinde kâğıt konusunda sıkıntımız oldu. Kâğıtta istediğimiz ebadı, gramajı bulamadık. Fiyat dalgalanması çok oldu. Cuma günü 100 bin tabaka kâğıdı İstanbul’dan bulduk aldık. Biz rekabetçi fiyatlarla üretim yapan bir firmayız. Partnerlerimiz de öyle. Tedarikte zorlandığımız konu istediğimiz fiyatta istediğimiz ebatta ve istediğimiz kalite ve gramajda istediğimiz zaman kâğıt bulmak. Bu çözüldüğünde problem yaşamadık.
Önünüze nasıl bakıyorsunuz. Kriz sizi nasıl etkiledi?
Önümüzde ülke açısından büyüyen bir pazar olduğunu düşünüyorum ve kendimizi buna adapte olmuş halde tutmaya çalışıyoruz. İstanbul’a yakınlık bizim için zaman zaman handikap oluyor. Ama iyi hizmet veren firmaların, müşterilerin beklentilerini karşılayan firmaların onlarla çalışmaya devam edeceklerini düşünüyoruz.
Sektörün bence en büyük problemi kârsızlık. Burada kontrol edemediği gidenler var. Geçen sene bir analiz yaptık. 31 Aralık 2017’de birinci hamur kâğıdın ton fiyatı 3 bin 870 liraydı 2018’de 6 bin 40 liradan aldık. Yüzde 72’lik bir maliyet farkı var. Bunu telafi edebilecek bir fiyat artışınız yok. Piyasa böyle bir fiyat zammını kabul etmiyor. Siz o artışla hizmet vermezseniz başka biri yapacak. Verimli çalışma ve kârlılık sektörün üzerinde durması gereken problemleri olmalı. Bunlar düşünülürse sürdürülebilir bir iş. Ambalaj sektörü gelişiyor, her ne kadar dijital medya güçlense de masaüstü yayıncılık hâlâ güncelliğini koruyor. Kârlılık ve verimlilik çözülmesi gereken iki konu.
Dijital gündeminizde mi?
Evet, ama orada da doğru partneri bulmakta tereddüt ediyoruz. Dijital merdiven altına müsait bir iş. Bir işle ilgili 4-5 bin dolar fiyat belirleyince müşteri bunu ‘home office’ çalışan biriyle 400-500 dolara çözebilirim diyor. Yaptığınız işlerin güvenilirliği sorgulanıyor.