(İstanbul) Türkiye’de dördüncü HP Indigo 10000 baskı makinesi HP Indigo Temsilcisi Matset tarafından Taze Baskı Merkezi’nin Bostancı’da açılan yeni şubesine kuruldu. Firma halen Avrupa yakasında Levent’te 600 metre kare merkezi ve Bostancı’da açılan 1200 metre kare kapalı alana sahip yeni şubesinde toplam 35 personeliyle faaliyet gösteriyor.
HP Indigo 10000’in Türkiye’deki dördüncü müşterisi olan Taze Baskı Merkezi, dijitalin dünya çapındaki büyümesine paralel bir büyüme sergileyen bir başarı hikayesinin kahramanı. Indigo 10000, 6 yaşındaki firmanın üç yıldan kısa bir sürede aldığı üçüncü HP Indigo baskı makinesi.
9 Mart Çarşamba günü bu önemli yatırımın sektöre duyurulması için düzenlenen açık etkinlikte Taze Baskı Merkezi ortaklarından Cebrail Avcu ve HP Indigo Türkiye Satış Müdürü Fatih Özatay sorularımızı yanıtladı.
Taze Baskı Merkezi’nin hikayesini en başından, sektöre girişinizden başlayarak ve şirketin başarısını tetikleyen dinamiklere dokunarak anlatabilir misiniz?
C. Avcu: 2000 yılında bir reklam ajansında işe başladım. Reklam ajansında insan hayata başka bir gözle bakıyor. 2010 yılına kadar reklam ajansında çalıştım. Üretim sorumlusuydum; yani şu anda yapmış olduğumuz işin müşterisiydim. Müşterilerimiz için yapmış olduğumuz tasarımların matbaalarda baskısını yaptırıyordum. Basılan işlere müşteri gözüyle bakınca, baskı yapan firmaların eksik oldukları veya daha iyisini yapabilecek imkânları olduğu halde yapmadıkları şeylerin farkındaydım.
Hayalim hep böyle bir firmamız olmasıydı. 2010 yılında bir baskı merkezi kökenli bölümünden gelen Engin Ünlü ile birlikte Taze Copy şirketini kurduğumuzda, sıfırdan başladık. Engin Bey işin teknik boyutuna hakimdi ve ben işe dışarıdan bakan bir göz olarak, müşteri tarafından bakıyor, işi olması gerektiği gibi değerlendiriyordum. Bu şekilde iyi bir iş birliği, iyi bir harman oldu. Klasik bir ozalitçi mantığı ile işe başlamadık. Böyle bir hayalimiz hiç olmadı. Bugün de vizyonumuz değişmedi. Müşterimize hakkıyla hizmet vermek ve teknolojiyi takip etmek zorundayız. Biliyoruz ki bir gün konvansiyonel makinelerin yerini illaki dijital baskı makineleri alacak. Yatırımlarımızı, önümüzdeki süreçte dijital baskı makinelerinin ne kadar değerli olacağını, insanların hayatına bir şekilde dokunacağını dikkate alarak, bu doğrultuda yapıyoruz.
Aslında 2013 yılında HP ile tanışmamız, vizyonumuzu çok etkiledi. HP’nin hem makine yapısı, hem baskı tekniği, hem de iletişim gücünün bize çok büyük artıları oldu. Yapmış olduğumuz yurt dışı ziyaretlerinde HP bize dünyanın ne yöne gittiğini çok iyi anlattı. Bence HP markası bu işin doğru adresi.
Levent tesisinizde İki HP Indigo makineniz daha var. Onlar ne zaman alınmıştı?
C. Avcu: Biri Indigo 3550, diğeri 5600 olan iki makinemiz var. İkisi de 2013’te alınmıştı. Başka bir marka dijital makinemiz vardı. Dijital olarak başlamıştık, konvansiyonel baskı yapmıyorduk.
İlk HP makineleri aldığınızda, HP kalitesini müşteriye benimsetme süreciniz hızlı oldu mu?
C. Avcu: Üç – beş ay sonra müşteri sipariş verirken, ‘Ekli işi istiyorum ama işin mutlaka HP Indigo’da basılmasını istiyorum’ demeye başladı. Bu öylesine arttı ki sonunda ikinci makineyi almaya karar verdik.
Müşteriler daha çok ajanslar mı?
C. Avcu: Yarı yarıya. Büyük reklam ajansları ve son kullanıcılar. Son kullanıcılar da artık daha bilinçli. Dijital işi ve ofseti karşılaştırıyor ve neden ofsetteki kadar iyi olmadığını sorgulayabiliyorlar. Eskiden dijital diye durumu kurtarabiliyordunuz ama şimdi müşterinin işini ofsetten daha iyi basmak zorundasınız.
F. Özatay (HP Indigo): Gündüz A makinesi, gece B makinesi çalışıyor ve sonra müşterinin B makinesinden çıkan işlerden sürekli şikayet ettiği ortaya çıkıyor. Bunun üzerine ikinci makineye karar veriliyor. Taze Baskı’nın burada yaptığı şey, hizmeti doğru sunabilmek; yani kaliteli baskıyı zamanında, doğru maliyetlerle teslim edebilmek.
Taze Baskı müşteriye doğru projeyle gidiyor; ondan sipariş beklemiyor. Müşterisi birini beğeniyor ve onu yapıyorlar. O hizmeti en kaliteli şekilde sunmak için makine yatırımı daha sonra geliyor.
Birçok matbaa müşteriye gidiyor ama ‘en iyi fiyata biz yaparız’ diye gitmemek, müşterinin işine en çok yarayacak hizmeti sunmak önemli diyebilir miyiz?
C. Avcu: Fiyat konusunda çok iddialı değiliz. Fiyatımız en ucuz demiyoruz. Hizmet konusunda çok iyi olduğumuzu iddia ediyoruz. On yıllık reklam ajansı deneyimim sayesinde, müşteriyle yaptığımız toplantı sonrasında onun hakkında çok iyi bir araştırma yapıyoruz ve onun ihtiyacı ne olabilir, onun ihtiyacı olanla elimizdeki teknolojiyi en iyi şekilde nasıl eşleştirebiliriz, bunun üzerinde duruyoruz.
F. Özatay: HP olarak biz de Cebrail Bey gibi müşterilerimizi yurt dışına götürerek, oradaki başarılı HP Indigo kullanıcılarıyla tanıştırıyoruz ve onların yaptıkları işleri göstererek, o işlerden feyz almalarını sağlıyoruz ya da yurt dışından müşterileri Türkiye’deki kullanıcılarla tanıştırıyoruz. Onlar da burada gördükleri işleri kendi müşterilerine satıyorlar. Yani dünyayı küçülterek farklılaşma oluşturmaya çalışıyoruz.
Taze Copy’den Taze Baskı Merkezi’ne…
Indigo 10000 yatırımının hikayesi nasıl gelişti?
C. Avcu: Aslında kimse bize Indigo 10000 satmak için gelmedi. İkinci makine kurulurken, 2015’te bu makineyi alacağımızı HP’ye söylemiştim; HP bunu imkansız görmüştü ve ben not defterime kaydetmiştim. Biz HP’ye gittik ve almak istediğimizi söyledik. 2013 yılında ilk makineyi aldıktan sonra ilişkimiz her anlamda çok yoğundu. Hem makineden dolayı almış olduğumuz geri dönüşlerden dolayı makineye sempatimiz çok artmıştı, hem de dünyada HP Indigo ile neler yapıldığını gördükten sonra çok gözümüz açıldı. İkinci makineyi de aldıktan sonra artık bunun bir baskı makinesi olduğu düşüncemiz pekişti ve kurulduğumuzda Taze Copy olan adımızı Taze Baskı Merkezi olarak değiştirmeye karar verdik.
Alet işler, el övünür diye bir laf vardır. Bir müşteriye gittiğimiz zaman, müşterinin hayalinde bir imaj oluşuyor ve onun hayal ettiğini teslim etmemiz gerekiyor. Bunu yaparken, makinenin teknolojisinin bizi utandırmaması gerekiyor. Uygulamada makinenin hızı, kalitesi, ekonomisi devreye giriyor ve tüm bunların müşterinin hayalini desteklemesi gerekiyor. Bunun için HP Indigo 10000 almak istedik. Müşteride de bir beklenti oluşunca, HP bize teklif etmeden biz Indigo 10000 almak zorunda kaldık. Müşteri bizi zorladı ve süreç bizimle bitti.
Makine yılbaşından sonra kuruldu. Bu makinenin bizde olmasından, Türkiye’de dördüncü, dünyada 250’inci makine olmasından çok mutluyuz. Bu makinenin bulunduğu yer, şampiyonlar ligi. Daha önce belki süper ligdeydik ama bu makine gelince, müşterinin size bakışı değişiyor, çalışan da öz güven sahibi oluyor.
Anadolu yakasını seçmenizle ilgili neler söyleyebilirsiniz?
C. Avcu: Lokasyon seçiminde uzun bir araştırma yaptık. Aslında İstanbul için ‘Anadolu yakası yatakhane, Avrupa yakası iş merkezidir’ mantığı vardı ama son beş – on yıldır Anadolu yakası iş merkezi olmaya başladı. Kavacık, Ataşehir, Kozyatağı’ndan itibaren E5 karayolu üzeri Pendik’e kadar birer iş merkezi haline dönüştü. Bostancı bahsettiğimiz bu yerlere çok yakın. Çalışanlar için ulaşımın kolay olması ve binanın, elektrik altyapısının, internet bağlantısının uygun olması, makine kurulmasına yetecek kadar sağlam olması gerekiyordu. Çok sermaye isteyen bir yatırım, Vizyonumuz bu makineyi kurmak, çalıştırmaktı ve HP, Matset ve biz üç iş ortağı olarak bunu gerçekleştirdik. Her üç firma da bu konuda gereken özveride bulundu. HP Indigo 10000 çalışan, üreten ve farklı işler yapan bir makine.
Bir müşteriye ilk gittiğimizde, müşteri Indigo 10000’in gerçekten bizde kurulu olduğuna inanmadı, ‘Anlatmana gerek yok, sizde var mı’ diye sordu. Son kullanıcı ama makinenin boyutu, baskısı hakkında her şeye hakimdi. Geldi, burada kurulu olduğunu gördü ve inandı.
Gelecekle ilgili plan ve projelerinizle ilgili neler söyleyebilirsiniz?
Bir iş geldiğinde, zaman ve kalite konusunda korkumuz yok. Çünkü makinemiz çok hızlı ve kaliteli. Müşterilerimiz çok uluslu, büyük firmalar ve bir toplantıları olduğunda, dosya ve doküman basılması gerektiğinde, zaman ve kalite konusunda endişemiz olmuyor. Hız, kalite ve çalıştırılabilirlik anlamında mükemmel bir makine.
Tekstil vb. sektörlerdeki müşterilerimizin poster işleri tamamen HP Indigo’ya geçti. Ön arka basabiliyoruz, harmanlı işler yapabiliyoruz. Müşteri saat 15.00’da işi gönderip, akşam kargoya verilmesini istiyor. Aldığımız bir poster işini daha önce başka bir firma basıyordu ve 2000 adet işin basılması, kesilmesi tam 35 saat sürüyordu ve belli bir maliyeti vardı. Şimdi müşteri geliyor, çayını içerken yarım saatte iş basılıyor, kesiliyor, paketleniyor; müşterinin kendi maliyetinden çok daha düşük maliyetle bitiriliyor. Çayını içen müşteri alıp gidiyor.
Bir menü basıyoruz; yedi rengin farkını gören müşteri fiyatı daha pahalı olmasına rağmen hiç tereddüt etmeden onu tercih ediyor.
Projelerimize gelince, intiminti.com adlı bir online satış projemiz var. Burada HP Indigo’da basılan fotoğraf albümleri, takvimler, polaroid fotoğraflar, bez çanta vs. pazarlıyoruz. Bu yaşayan bir süreç ve günde birkaç sipariş alıyoruz; özel günlerde bu sayı çok daha artıyor ve ortalama günde 10 sipariş diyebiliriz. Türkiye’de yolun henüz başındayız. İnsanlar çok fotoğraf çekiyorlar, telefonlarında saklıyorlar ve bunu albüm haline getirmekten mutlu oluyorlar ama bunu albüm haline getirmek noktasında biraz üşeniyorlar.
F. Özatay: On yıl en büyük fotoğraf firmalarından birinde çalıştım. Fotoğraf sektöründe Avrupa’daki şu anda en büyük trend fotobook. Bir noktada 70’in üzerinde, sadece fotobook basan makinemiz var. Türkiye’de fotoğraf zevk duyulan, alışkanlık haline gelmiş bir iş ama albüm hazırlama, bastırma konusunda çekimseriz. Cep telefonlarımızda, arşivlerimizde binlerce fotoğrafımız var ve onları ayıklama süreci bizi korkutuyor. Bir başlama noktamız olması lazım. Bu kırkıncı yaş gününüz ve çocuğunuzun 10. doğum günü olabilir.
Türkiye’de merkezi fotoğraf laboratuvarlarında yılda yaklaşık 260 bin adet gelin – damat albümü yapılıyor. Bizim ulaşamadığımız bazı fotoğrafçılar da kendi atölyelerinde albümler yapıyorlar. Yani toplam 350 – 400 bin adet foto albüm yapılıyor. Bunların fiyatları 200 TL ile 2 bin TL arasında değişiyor. Avrupa’da 1 gelin – damat albümüne karşılık 10 amatör fotobook yapılıyor. Yaptığımız araştırmaya göre henüz gelin – damat albümü sayısını geçemedik. Yılda 220 bin civarında fotobook yapıyoruz. Bu Türkiye’de yılda yaklaşık 4 milyon adet fotobook potansiyelinin henüz kullanılamadığı anlamına geliyor.
“Müşterinin ihtiyaçlarını doğru anlayıp, işini doğru yaparak teslim etmeye çalışıyoruz”
2010 yılında kurulan bir firmasınız ve bugün HP Indigo 10000 gibi bir makineniz var. Bu hızlı yükselişte, sizin işe müşteri gözüyle bakışınız ve teknik kabiliyetlerinizle, HP’nin katkısını terazinin farklı kefelerine koyarsak; hangisi ağır basar?
C. Avcu: Tabii hepimizin bir dünya görüşü, bir vizyonu var. Teknolojiyi yapan ile kullanan arasında çok büyük fark var. Biz şimdi belki HP’nin Ar-Ge çalışmalarını beş yıl önce yaptığı bir teknolojiyi kullanıyoruz. HP bunu bizden çok önce gördü. Bu vizyon bize çok şey kattı. Bu artıları doğru kullandığımızı düşünüyorum.
Diğer rakiplerimizden neden farklıyız, neden onlar bu kadar büyümediler diye soruyorsanız, bunu şöyle yorumlayabilirim: Bazı insanlar maalesef bunu bir meslek olarak görmüyorlar. Salt dijital baskı ya da fotokopi olarak ele alıyorlar. Birtakım insanlar da – tabiri caizse – makine satıcılarının gazına gelerek bir sürece giriyorlar ve her iki taraf da donuyor. Bu bir meslek; biz ne matbaacıyız, ne de fotokopiciyiz.
Matbaacı dijital baskının farklı bir iş olduğunu algılamakta zorlanıyor mu?
C. Avcu: Evet. Bugün bu farkı bilmeyen bir matbaacıya bu makineyi hediye etseniz, çalıştıramaz. Günün sonunda hepimiz kağıda baskı yapıyoruz ama sistem temelde aynı olmasına rağmen vizyonumuz, hizmet anlayışı, işe bakış ve işin yapılış şekli, bir matbaadan çok farklı. Dolayısıyla bir firma bu işin bir hizmet üzerine kurulu olduğu algısını kafasında bir yere oturtturamıyorsa, kullanmış olduğu teknoloji ne olursa olsun, bir yere varamıyor.
Bazen katıldığımız toplantılarda bize soruyorlar: Siz farklı ne yapıyorsunuz. Farklı bir şey yapmıyoruz. Nihayetinde kağıda baskı yapıyoruz. Burada atomu parçalamıyoruz. Ama biz hizmet vermeye çalışıyoruz. Müşterinin ihtiyaçlarını doğru anlayıp, işini doğru yaparak teslim etmeye çalışıyoruz. Sloganımız olan ‘üzerinizdeki baskıyı alırız’ bunu ifade ediyor. Bir firmanın baskı ile ilgili bir sıkıntısı, zorlandığı konular varsa biz orada devreye giriyoruz ve bu baskıyı üzerinden alıyoruz.
Müşterinin dijital baskı merkezinden beklentisi, öncelikle doğru iletişim kurmaktır. Aradığında doğru kişiye ulaşmak, e-posta gönderdiğinde hızlı sonuç almaktır. Müşteriyi doğru anlamak, beklentilerini doğru yorumlamak ve müşteriye doğru hizmet sunmak gerekiyor.
Belki onun ufkunu genişletmek; çünkü sahip olduğunuz imkânlar, müşterinin işini geliştirmek için neler yapabileceğinizi göstermek de eklenebilir, diyebilir miyiz?
C. Avcu: Kesinlikle. Biz vizyon konusunda HP’den diyelim 5 yıl gerideysek, müşteri de bizden o kadar geride. Kullanıcıya teknolojik alt yapımızla neler sunabileceğimizi, onun işini nasıl geliştirebileceğimizi doğru anlattığımız sürece, burada ciddi bir pay var, pasta var. Günümüzde her şey çok daha az adetli ve kişiye özel isteniyor. İnsanlar kendilerini özel hissetmek istiyorlar. Bunun için doğru adres dijital baskı. Ama her dijital baskı aynı sonucu vermiyor. Bu daha çok kullanıcının vizyonu ile ilgili.
Aslında müşteri sadakatinin anahtarı, müşterinin işini de geliştirecek işler yapmak, onun işine değer katacak işler yapmak; dolayısıyla siz işi satmaktan öte, müşterinin kendi müşterileriyle iletişimini de geliştirecek ve kolaylaştıracak fikirler ve çözümlerle bir iletişim partneri de olmak durumundasınız, değil mi?
C. Avcu: Bizim temelde ortaya koyduğumuz ortak düşünce budur. Sadece müşterinin sipariş verdiği işi basıp teslim etmekten ziyade, onun var olan projesine ne katabiliriz, nasıl destek olabiliriz, onun önünü nasıl açabiliriz, teknolojiyi kullanarak başka bir açıdan neler yapabiliriz, o firmanın mevcut projesinde markasının ve sunumunun değerini arttıracak neler yapabiliriz; yaptığımız bunun bir dışa vurumu diyebiliriz.
HP’nin müşteri topluluğu, DSCOOP’a katılıyor musunuz?
C. Avcu: Davetiyemiz geldi, bu sene katılacağız. Tüm dünyadan, bu makineyi kullanan, hepsi farklı vizyona ve işe bakış açısına sahip insanların katılmış olduğu bir organizasyon. Hepsinin değişik kültürleri ve kullanım şekilleri var. Bizim açımızdan hepsinin bir yerde buluştuğu çok büyük bir beslenme yeri. Orada da tanışacağımız, görüşeceğimiz insanların ve göreceğimiz işlerin bize çok büyük değer katacağına inanıyoruz.