Anadolu bozkırının ortasında bir ilçeden, Sungurlu’dan dünyaya açılan yenilikçi bir karton mamulleri üreticisi olan firma, ihracat hedeflerini yükseltti.
(Sungurlu, Çorum) Başarı hikayeleri kolay yazılmıyor. Tek başına ne sermaye, ekipman ne de devlet desteği, bunu sağlamaya yetmiyor. Öncelikle vizyon, yani geleceği görebilmek ve ona uygun bir yol haritası çizmek, sonra gerekli bilgi ve ekipmanla donanmış olarak yola çıkmak önemli. 28 yıl önce günlük bir ton gri karton üretimiyle yola çıkan Sun-Ka, bugün kardeş firması Larton Ambalaj ile birlikte Drupa ve Interpack gibi dev fuarlarda dünyanın her yerinden rakipleriyle yarışmayı göze alıyor.
Larton logosuyla ilk tanışmamız ciddi tecrübe birikim ve pazarla, Sun-Ka Kağıt ile birlikte katıldığı 2014 Avrasya Ambalaj İstanbul fuarı esnasında olmuştu. Karton köşebent ve lamine ebat karton pazarında kaliteli ürünleri ve uygun fiyatıyla iyi bir yer edinme vizyonuyla yola çıkan firma kuruluşundan kısa süre sonra uluslararası fuarlara katılmaya başladı. Geçen yıl Drupa 2016’ya da katılan firma, Mayıs ayında da Interpack 2016’da ürünlerini ve markasını doğrudan dünya ambalaj pazarına tanıtacak.
Örnek Proje!
Sun-Ka Kağıt’ın Avrupa Birliği destekli büyüme projesi, 2014 yılında Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) tarafından örnek bir proje gösterildi. Bu projeyle alınan destek, firmanın ihracat odaklı büyümesine ve ürün kalitesini ve çeşitliliğini artırmasına yardımcı oldu.
Sun-Ka Kağıt geri dönüştürülmüş hurda kağıttan gri ve renkli bobin karton imal ediyor. Larton Ambalaj ise bu kartondan standart, neme dayanıklı, kilitli çeşitleriyle karton köşebent, laminasyon ebat karton, özel laminasyon ebat karton, gold ve silver (metalize) ebat karton, beyaz ebat karton, testliner ve fluting karton, renkli ebat karton ve dilimlenmiş gri karton üretiyor.
Sun-Ka Kağıt ve Larton Ambalaj’ın Sungurlu ve Çorum ekonomisine ve istihdamına katkıları yanında, mutlaka vurgulanması gereken katkısı, tüm insanlar ve canlılar için birincil önemdeki yaşanabilir çevreyi koruma tarafında. Çünkü fabrikada işlenen ham maddenin tümü atık kağıtlardan ibaret. Her iki firmanın üretiminin ve istihdamının bilanço tablolarında görünmeyen sonuçları da takdire değer.
Şubat ayı başlarında Çorum’un Sungurlu ilçesinin Çorum – Samsun yolu çıkışında, yaklaşık 1 km arayla kurulu iki tesisi, Sun-Ka Kağıt ve Larton Ambalaj’ı ziyaret ettik ve bu iki kardeş markanın başarı hikayesini en başından alarak sunmak istedik.
Larton Ambalaj’da sorularımızı Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Levent Öztekin yanıtladı.
Karton işine girmeden önce aile hangi işle meşguldü ve Sun-Ka macerası nasıl başladı?
Babamız Ayhan Öztekin beyaz eşya ve mobilya ticareti yapıyordu. Çok girişimcidir. Bir gün, ‘beyaz eşyada geleceğimiz noktaya geldik; bundan sonra ya imalat yapacağız ya da işimize devam edeceğiz’ dedi. Çorap fabrikası mı, sünger fabrikası mı kuralım derken, kağıtla ilgili nasıl bir yol alabiliriz derken bir kağıt fabrikası konusunda fikir birliğine varıp sonra satın alma sürecini başlattık. Kağıt konusunda hiç bilgimiz yoktu ve 1989 yılında günlük 1 ton kapasiteyle üretime başladık.
Makineleri nereden temin ettiniz?
Makinelerimiz yerli ve ithal makinelerdi. Yurt dışından getirilmiş ve Türkiye’de monte edilmiş olanları da vardı. Firmayı Ayhan Kağıt olarak kurduk ama şirketleşmek gerekiyordu. 1992 yılında Sungurlu Kağıt kendi ilçemizin isminden gelen ‘Sun-Ka’ adıyla şirketleştik. Babamız da bize önderlik etti. Şu anda günlük 80– 90 ton bandında üretim gerçekleştiriyoruz.
Başlangıçta hangi kağıtları üretiyordunuz?
Gri karton ve fluting karton üretiyorduk. Renkli kartonlar da ürettik, bunları da… Meyve kasalarının kenarları için ve resmi dairelerde farklı kullanım alanları olan bir ürün. Aslında bir anlamda piyasayı tanıyorduk. Pembe karton, gri karton ya da fluting üretme konusunda karar vermek için piyasayı anlamaya çalışıyorduk. 1997 yılında gri karton üretme konusunda kararımızı vermiştik.
Gri kartonda müşterileriniz hangi kesimlerdi?
Genellikle masuracılar, rollingciler, köşebent yapanlar müşterilerimizdi. Bu yıllarda bilgi eksikliği çekiyorduk ve bilen insanlara bağımlı oluyorduk. Şu bir gerçek ki kağıt sektörü için tecrübeli insan kaynağı bulmak çok güç; bunu hâlâ bu yıllarda bile yaşıyoruz.
SEKA dağıldıktan sonra Türkiye’de gerçekten kağıt sanayii konusunda know-how sahibi çok fazla insan kalmadı. Kağıt işletmeleri ciddi anlamda tecrübe isteyen ve zamanınızı çalan işletmeler. Devamlı gelişmeye açık. Makineler birbirine bağlıdır. Birisini kapatınca hepsi kapanıyor. Kağıt makineleri farklı gramajlarda kağıt üretseler de hepsinin işleyiş şekli pek çok fabrikada aynıdır. Bazıları daha modernize edilmiş olabilir.
2000’li yılların başlarında tonajımız artınca ürün çeşitlendirmemiz gerektiğini düşündük ve ebat kartona girdik. Bunu başlangıçta ürünümüzü değerlendirmek için düşünmüştük. İlerleyen süreçte makine parkını büyüttük, tonajı da büyüttük, kalitede iyileştirmeler yaptık. Şu anda ayda 2000 ton ebat karton işleme kapasitemiz var. Geçtiğimiz Şubat 2106 yılında Almanya’dan bir makine getirdik ve şu anda hem kalite, hem de işlemiş olduğumuz miktar anlamında iyi bir noktadayız. Yurt dışından alışları kestik. Kazandığımız paranın hazzından ziyade ithalatın Türkiye piyasasında 2000 ton azalmasını sağlamış olmamız bizi daha çok mutlu ediyor.
“Satın alma teklifleri aldık ama sıcak bakmıyoruz”
Ham madde olarak neler kullanıyorsunuz?
Yüzde yüz geri dönüşümlü atık kağıt kullanıyoruz. Bizim tarzımızdaki işletmeler çöpteki kağıdı alarak devletin kasasına en azından % 18 katma değer koyuyorlar. Bu bakımdan ülkeyi seven işletmeleriz. Bizim gibi işletmeler ülkemiz için çalışmak zorundalar. Döviz kurlarının son derece yükseldiği bu dönemde biz dışarıdan alımı kısmak için üretimimizle iç piyasayı besliyoruz.
Geçen seneki yatırımımıza ikinci bir yatırım daha ekledik. Kendi ürünlerimizi kullanarak üretim yapmaya karar verdik ve tam entegre tesis haline geldik. Köşebent üretmeye başladık. Bu sene Ocak ayında iki makine daha aldık ve şu anda köşebentte ulaşmış olduğumuz tonaj 600 tonu aşmış durumda. Halihazırda 16 ülkeye ihracat yapıyoruz. Anadolu’nun bağrından bunu yapabilmiş olmak hoşumuza gidiyor. Yurt dışından firmaları Larton Ambalaj’a getirirken, ‘Bizi nereye götürüyorsunuz?’ diyorlar! Burada böyle tesisler olmasını beklemiyorlar. Daha amatör, derme çatma, masası tozlu, dağınık çalışan işletmeler olacağını düşünüyorlar. Ağabeyim ve ortağım Zeki Öztekin ve ben işimize özen gösteriyoruz.
İhracatın cironuzdaki oranı nedir?
Şu anda % 20 seviyesinde ama zaten ihracata geçen yıl başladık. Drupa 2016’ya katıldık ve bu yıl da Mayıs ayında Interpack 2017 fuarına katılacağız. İhracatta hedefimizin % 50 seviyelerinde olmasını istiyoruz. Yurt dışından birleşme, satın alma teklifleri de aldık ama şu anda buna sıcak bakmıyoruz. Türkiye’de ürettiğimiz ürünün kalitesine güveniyorum.
Biz iki kardeş, yaptığımız işin en iyisini yapmak istiyoruz. Ama en çok sıkıntı duyduğumuz konu beyaz yaka personel. Buraya beyaz yaka getirmek bizi ciddi anlamda zorluyor. Türkiye’de işsizlik olduğuna inanmıyorum. Burada çalıştıracak eleman bulamıyorum. Beyaz yaka bulursam bu coğrafyada, kaçırmayıp alıyorum. Teknik okulların daha çok olması ve fabrikaların bu teknik okullardan daha çok insanı istihdam etmeleri gerekiyor.
“Nitelikli eleman bulamıyoruz”
Hangi branşlarda eleman arıyorsunuz?
Satış – pazarlama, üretim, bakım – onarım, hepsinde ihtiyaç var. Ama bunların hiçbirisinde nitelikli eleman bulamıyoruz.
Devlet desteği alıyor musunuz?
Biz aslında iyi bir KOSGEB firmasıyız. Bu sene düzenledikleri bir yarışmada finale kaldık. Biz çevre dostu firma olarak katıldık ve beş finalist daha var. Devletin vermiş olduğu olanaklardan yararlanmaya çalışan bir firmayız. Suyun ve enerjinin hayati önemi var. Biz bir ton kullanılmış kağıt ile 17 büyük ağacı kurtarıyoruz. Aynı zamanda çöpe ekonomik değer kazandırıyoruz. Devletimizin desteklerinden yararlandığımızı düşünüyorum..
“Gold karton’da kendi ürünümüzü ürettik.”
Yeni Gold Karton üretiminiz nasıl gidiyor?
Bir aydır demo üretim devam ediyor ve yurt içinde ve yurt dışında bazı işletmelerde denemeleri yapılıyor. İyi gidiyor.. Kendi ürünümüzü ürettik ve kendi ürünümüze sıvama yapıyoruz. Müşterilerimiz çok memnun. Türkiye piyasasında bu sene adımızı daha çok duyuracağız.
Pasta altı olarak da kullanılan bu ürün için de pazar büyüyor diyebilir miyiz?
Ambalaj kullanımı artıyor. Eskiden poşet, kutu kullanma alışkanlığı yoktu. Ürün gazeteye sarılıp götürülüyordu. On yıldır ürünler ambalaja girmeye başladı. Pasta kutusu, hediyelik eşya kutusu kullanımı artıyor. İnsanlar artık ambalaja para ödüyorlar. Pakete girmeyen ürünleri almak istemiyorlar.
Bu yıl başka hangi fuarlara katılacaksınız?
Interpack’tan sonra TÜYAP’taki fuara da katılacağız. İspanya’da da bir fuara katılacağız. Makine yatırımımız devam ediyor.
Hedeflerinizden söz eder misiniz?
Türkiye piyasasında iyi noktada olduğumuzu ve aranan firma olduğumuzu biliyoruz. Şu anda yönümüzü tamamen yurt dışına çevirmiş durumdayız. Yüzde 20’yi nasıl % 50’ye çıkarabileceğimizin gayreti içerisindeyiz. Bir – iki yıl sonra borsaya kote olmayı düşünüyoruz. Şu anda buna alt yapımız hazır. Danışmanlarla çalışan bir işletme olarak şu anda 5 yıllık hedefimiz hazır; ne yapacağımızı biliyor durumdayız.
“Çöpte ıslanan kağıt selülozun ölümü demektir. Bu bilinci geliştirmeliyiz.”
Türkiye’de yeterince atık kağıt kaynağı yok mu?
Atık kağıt bulmakta bizler bir sıkıntı çekmiyoruz; gerek tonaj gerek piyasada yılların vermiş olduğu tecrübe ve birikimlerimizle bunu sağlıyoruz.
Her şeyden önce atık bilincini arttırmamız gerekli. Kamu spotlarında atık kağıtla ilgili uyarılar görmüyorum. Bir varil koymakla kaynağında ayrıştırılmış çöp atılması sağlanamaz. Kağıdın kaynağında toplanması gerekir. İnsanlar gazeteyi bile çay ve yemek artıklarıyla birlikte çöpe atıyorlar. Ara sıra okulları firmamızda ağırlıyorum ve öğrencilerin kağıdı çöpe attıklarında bu hüznü yaşasınlar diye fabrikamızı görmelerini istiyorum. Türkiye’de attığımız kağıdın % 52’sini kullanabiliyoruz. Bu Avrupa’da % 80’i geçiyor. Çöpte ıslanan kağıt selülozun ölümü demektir. Bu bilinci geliştirmeliyiz.