Heidelberg Türkiye’nin İzmir Bölge Ofisi, başta İzmir olmak üzere tüm Ege Bölgesi illerine hizmet veriyor. Heidelberg Türkiye Bölge Satış Müdürü Ömür Pamuk İzmir’de sektörün durumuna ve yatırım potansiyeline ilişkin sorularımızı yanıtladı.
Siz ne zamandan beri Heidelberg Türkiye’desiniz?
Ben 2006’da başladım, 11 yıldır Heidelberg Türkiye’deyim. Daha önce sarf malzemeleri satışına bakıyordum; şimdi sarf malzemeleri ve makine satışından Ege Bölgesi’nde tek başıma ben sorumluyum. Serviste de biri mekanik, diğeri elektronik uzmanı olmak üzere iki kişi çalışıyor.
İzmir’de basım sektörünün durumunu geçmişle kıyaslayarak değerlendirebilir misiniz?
Özellikle son on yılda İzmir’de ciddi büyüme gösteren firmalar var. Örneğin IML sektöründe dünya çapında isim yapmış Korsini, İkon Ambalaj, Yılmaz Ambalaj gibi firmalar var. Özellikle etiket ve ambalaj sektöründe yine birçok firma var.. Bu firmalar daha çok Orta Doğu ve Avrupa başta olmak üzere yurt dışına da iş yapıyorlar.
2017 itibarıyla matbaalardaki iş potansiyeli nasıl? Bu sene sizden alınan sarf malzemelerini dikkate alarak neler söyleyebilirsiniz?
Saphira markamızla sadece Heidelberg makinelerine değil; KBA ve Roland gibi diğer markaların makinelerine de hizmet veriyoruz. Satış hacimleri her geçen sene artıyor. Matbaa sektöründe de malzeme kullanımı gıda, kimyasal gibi tüketimin arttığı sektörlere bağlı olarak artıyor. Makinelerin hızlanması da sarf malzemesi tüketimini artırıyor. Her sene % 10 – 15 gibi bir artış oluyor.
Makine tarafında talep ne yönde?
Ülkenin yaşadığı 15 Temmuz gibi olaylardan sonra yatırımlar bir duraklamaya girmişti ama referandum sonrasında mevcut makine projeleri tekrar canlandırıldı. Şu anda ciddi büyük projeler üzerinde konuşuyoruz ve tamamlanmak üzere olan bazı projelerimiz var. Genelde ülkenin durumundan etkilenme söz konusu ama özellikle ambalaj tarafında yurt dışına çalışan bazı matbaalar yatırımlarını sürdürüyorlar. Bu alanda ambalajcılar ve özellikle IML sektöründe İzmir diğer kentlerden iyi.
Drupa sonrasında önümüzde çok olumlu bir tablo vardı. Bu senenin en iyi yıl olacağını düşünüyorduk. İnsanlar haklı olarak olaylardan etkilendiler ve önlerini göremediler. Referandum sonrasında ise frenler bırakıldı ve yatırım planları yapılmaya başlandı.
En çok hangi makineler soruluyor?
Ambalajda verimlilik önemli ve verimlilik üzerine yeni makinelere bakılıyor. Baskı öncesi ve baskı sonrası daha kolay yatırım yapılan makineler. Polar çok hızlı satılan makinelerden biri. Kesim makineleri konusunda kampanyalarımız oldu ve ilgi bir ivme kazandı. Ofset kısmında ambalajcılar yatırım yapıyorlar. Ticari matbaalar yeni yatırım düşünmüyorlar, mevcut yatırımlarını koruyorlar.
Dijitale talep var mı?
Zaten 35 x 50 bandında artık ofset çok fazla konuşulmuyor, dijitale yatırım yapılıyor. İzmir’de de 35 x 50 formatında ofsetle dijital birim maliyetleri birbirini yakaladığından dijital daha fazla rağbet görüyor. Ama 50 x 70 ve 70 x 100’de henüz dijital konuşulmuyor. Onlar için dijital birim maliyetler açısından ofseti yakalayacak durumda görünmüyor. Ancak ilerleyen trend de Drupa’da görüldüğü gibi dijital ve Heidelberg de zaten dijital pazara aktif bir şekilde girdi; 70 x 100 ebadındaki dijital makinemiz Primefire 106 dünyada ciddi ses getirdi.
Ambalaj tarafında Gallus ile ilgili görüşmeleriniz var mı?
Gallus konusunda en son Bilnet’e bir kurulum yapıldı. Bu konuda Gallus Ürün Satış Müdürümüz Murat Sipahioğlu konuya çok hakim ve görüştüğü müşterileri var. Daha çok Çin makinelerine yatırım maliyetleri ile ilgili ilgi var. Ticari sektörde olup yeni bir iş alanına girmek için ülkenin durumunun netleşmesini, önlerini görebilecekleri anları bekleyen müşterilerimiz de var.
Kalıpta en çok hangi ebatlar gidiyor?
Kalıpta 605 x 745 ebadı star bir ebattır. Çünkü Heidelberg’in SM 74’ü, CD 74’ü; Komori’nin Spica’sı ve Lithrone 28’i, Roland 300’ü, hepsi bu ebadı kullanıyor. Yeni makine yatırımlarıyla 50 x 70 ve 70 x 100 kalıp satışlarındaki artış oranı da yaklaşık % 5 – 7 arasında değişiyor. Zaten makine yatırımı sürdükçe sektör belirli bir oranda büyüyor ve kalıp tüketimi de bu şekilde artıyor. İnsanlar sıfır alabiliyorlarsa alıyorlar, alamıyorlarsa ikinci el alıyorlar veya makinelerinde revizyonlar yaptırıyorlar. Eksik olan renk yönetimi sistemini alıyor. Küçük de olsa sürekli bir yatırım söz konusu. Zaten yatırım yapmayanlar her zaman küçülme yönünde tercihte bulunmuş oluyorlar.
CtP’de makine yenilemeler oluyor mu yoksa pazar iyice yavaşladı mı?
Elindeki CtP vardiyadaki kalıp ihtiyacını karşılıyorsa yatırıma gerek duyulmuyor; en çok makinede değişmesi gereken kısımları yeniliyorlar. Kalıp ihtiyacı artarsa dışarıdan repro atölyelerinden temin ediyorlar. Organize matbaalar ise birincinin yanına ikinci, ikincinin yanına üçüncü CtP’yi koymaya devam ediyorlar. Orada da doyuma ulaştığı, kapasiteyi karşıladığı noktada CtP yatırımı duruyor. Daha küçük matbaalar zaten repro atölyelerinden kalıp alıyorlar. Bu bazı açılardan mantıklı, renk yönetimi ve kalitesi açısından mantıklı değil. CtP makinelerinde yıldan yıla makinelerinin hızlarını, verimliliklerini arttırmaya çalışıyorlar.
Eklemek istediğiniz bir husus var mı?
Heidelberg Türkiye olarak İstanbul merkezin yanı sıra, Ankara ve İzmir gibi bölgelerde potansiyeli ve gelişmeyi, yükselen trendi yakalayacak inovasyon ve teknolojik ürünlerle ve hizmet tarafında sürekli kendimizi geliştiriyoruz. Haftanın beş günü açığız ama 7 / 24 hizmet vermeye devam ediyoruz.