Laurel BRUNNER
Bildiğimiz gibi, süreç kontrolü döngüsel ekonominin her yönü için temel önemdedir. Fakat yayıncılar, matbaacılar ve medya tedarik zincirindeki tüm diğer oyuncular, sağlam bir iş modeli geliştirip ondan para kazanabiliyorlarsa yararlanabilirler. Bunu yapmak için birkaç yapısal eleman mevcut olmalı. Birincisi yaygın tüketim bilinci, son kullanıcıları yalnızca sıfır atık modelinde geri dönüştürülebilen veya yeniden kullanabilen ürünleri satın almaya teşvik eden toplumsal bir norm. Ancak bu muazzam bir istek.
Çevresel kaygılar temelinde müşteriler edinmeye yatırım yapmak yatırımı soyut bir amaca götürür ama tüm küresel markalar bunun için hazırlık yapmakta istekli değiller. Coca Cola’yı bir örnek olarak alın. Şirket geri dönüştürülmüş PET içecek şişeleri kararlılığıyla övünüyor ve kısa bir süre önce şişelerinde geri dönüştürülmüş PET kullanım oranını 2020 yılına kadar % 50’ye çıkaracak yeni bir ambalaj planını duyurdu. Bu bir iddia için çok küçük bir hedef ancak Coca Cola’nın rakiplerinin sorumluluk üstlenme noktasındaki aldırışsız tutumları paralelinde.
Greenpeace’e göre Coca Cola, Pepsi Co, Suntory, Danone, Dr. Pepper Snaple ve Nestlé şirketlerinin şişelerinde ortalama sadece % 6.6 geri dönüşümlü PET var. Bu rakamlar Coca Cola hariç olmak üzere en üstteki altı şirket tarafından sağlanan verilere dayanıyor, bu da birleşik ortalamanın biraz daha yüksek olabileceği anlamına geliyor. İlk adım, tüketicilerle birlikte çalışan markaların PET’in yeniden kullanımını ve geri dönüşümünü birlikte desteklemek için iddialı bir taahhüt olmalı.
Önemli olan sonraki işlem, ilgili belgelendirme dahil süreçlerin, tüketicilerin markaların iddia ettiklerine güvenerek son kullanıcıların vicdanlarına sahip olabilmelerini sağlayan bir ölçekte geçerliliğini doğrulamaktır. Süreç kontrolü ve yönetimi tasarım aşamasında başlamalı, bu nedenle sertifikalar da orada başlamak, süreçler boyunca çalışmak ve üretim, kullanım ve yaşamın her adımını izlemek zorundadır. Bu gerçekleştirilmesi hükûmet desteğine dayanan başka bir büyük soru.
Grafik endüstrisinin birçok sektöründe dairesel ekonomilere yönelik ilerleme kaydetmek için sertifikasyon programları, çevre bilinci, markalar için ticari kazanç ve hükümet desteğinin hepsinin mevcut olması gerekiyor. Kâğıt endüstrisinin baskının çevresel etkisini geliştirmek için bu kadar ilerleme kaydetmiş olması bir başlangıç. Ancak, medya tedarik zincirindeki pek çok bağın her biri, özellikle de devler için daha cesur adımlar ve katılım gerekli. Basılı malzemenin üretim döngülerine yeni ham madde olarak girmesini teşvik etmek için yeni modeller bulmamız gerektiğini biliyoruz. Ekonomik ve çevresel kazanımlardan yararlanmak için endüstrimizdeki belli başlı oyuncuların büyük fikir ve yatırımlarına ihtiyacımız olduğunu da biliyoruz.
***
Bu yazı, baskının olumlu çevresel etkisine dair farkındalığı artırmak amacıyla düzenlenen bir endüstri inisiyatifi olan Verdigris projesi tarafından üretildi. Bu haftalık yorum, baskı şirketlerinin çevre standartları konusunda güncel kalmalarına ve çevre dostu iş yönetimi bilançolarını nasıl iyileştirebileceklerine yardımcı olur. Verdigris, Agfa Graphics, EFI, FESPA, HP, Kodak, Kornit, Ricoh, Spindrift, Splash PR, Unity Publishing ve Xeikon tarafından destekleniyor.
*Makale Laurel Brunner’ın izniyle Haftalık Verdigris Blog’undan Türkçe’ye çevrilmiştir.