(İstanbul) KASAD (Karton Ambalaj Sanayicileri Derneği) Mart ayı toplantısını 22 Mart günü, Swissotel The Bosphoros’da Mimosa Salonu’nda gerçekleştirdi. Toplantıda Matkim Matbaacılık Kimyası San. Tic. Ltd. Şti. Genel Müdür Yardımcısı Tan Yılmaz ve Weilburger Graphics Bölge Teknik Satış Sorumlusu Andreas Och birer sunum yaptılar.
Toplantının açılışını yapan KASAD Genel Başkanı Alican Duran, yılın ilk üç ayına bakıldığında tüm olumsuz gelişmelere rağmen pozitif bir gidişat olduğunu, daha da iyi olabileceğini söylüyor. Ancak hoş olmayan bir olay yaşandığını Alman yetkililerden gelen bir bilgiyi paylaşarak ekliyor, “Almanya’ya bir Türk ambalaj şirketinin gönderdiği üründe migrasyon tespit edilmiş. Türk ambalajının üzerine yine olumsuz bir damga vuruldu. Giden ambalaj standartlara uygun değilmiş. Anladığımız kadarıyla, asetat kaplı geri dönüşümlü karton kutuya konmuş pişmemiş kadayıfa direkt kontak sözkonusu. Bu durum migrasyon olasılığını %99 arttırıyor. Bu da Alman Gıda Bakanlığı tarafından tespit ediliyor. Birtakım analizler yapılıyor şu anda. Ancak, Hollanda hükümeti aynı ürünü toplatıyor. Firmanın hangi firma olduğunu henüz bilmiyoruz, o konuda bilgi vermiyorlar” diyor ve ekliyor, “Bu sadece o firmanın meselesi değil hepimizin meselesi. Bu yaşanan olaylar sektörü zor duruma sokuyor. Zaten Avrupa’da lehimize esmeyen bir rüzgâr varken hepimizin biraz daha dikkat etmesi lazım.”
Bu sorunu kısa zamanda çözmeyi ümit ettiklerini söyleyen Duran, “Kötü niyetli yapılmış bir şey değil bence. Tamamen bilinçsizlik. Kimse kendi ürününün raflardan toplatılmasını istemez. Bizim amacımız bu konuda bilgilendirmek. Migrasyonla alakalı çok acilen bir eğitim toplantısı yapabiliriz. Bu tarz şeylerin devamı gelmemeli. Bütün Avrupa bu sorunu gördü. Türkiye ambalajının imajını bir yere getiriyoruz sonra çok küçük bir hatayla tüm emek boşa gidiyor” diyor.
48 yıllık deneyim
Matkim, 48 yıldır matbaa kimyasalları üreten, sektörün önde gelen firmalarından. Matkim Genel Müdür Yardımcısı Tan Yılmaz bir aile firması olan Matkim’in kuruluş hikâyesini şöyle anlatıyor, “1969 yılında küçük bir atölyede başladık. Boğaz’da Ortaköy’de küçük bir atölyede Salih Engin Yılmaz tarafından kurulan bir firmayız. Babamız üniversite öğrencisiyken Amerika’dan gelen makineler için çevirmenlik yaparken Türkiye’de matbaa kimyasalları alanında bir standardizasyonun olmadığını fark etmiş. O dönemde, hatırlayanlar mutlaka vardır, matbaalar kendi bünyesinde kimyasallarını kendileri üretiyorlardı. O standardizasyonu yakalamaya çalışıyorlardı. Ama bunda da çok ciddi sıkıntılar yaşanıyordu. Ham maddeler ve üretim alanındaki prosesler farklılık gösteriyordu, bu da nihai ürünün kalitesine çok yansıyordu. 1972 yılında ilk marka tescilini ‘Standart’ markası ile yaptırdık. Standardizasyonun özellikle bizim alanımızda ne kadar önemli olduğunu o dönemden fark edenlerden biri de kurucumuz Engin Bey’di.”
İlk fabrikalarını Güngören’de açtıklarını söyleyen Yılmaz, “1996 yılına geldiğimizde ilk ihracatımızı yaptık. 1990’ların sonunda 2000’li yılların başlarında organize sanayi bölgesinin açılmasıyla beraber bize ‘Siz artık burada duramazsınız’ denilince İkitelli Organize Sanayi Bölgesi’ne geldik” diyor.
TUBİTAK ve Boğaziçi Üniversitesi’yle ortak çalışma
Yılmaz, “O yıllarda Türkiye’de yeterli ham madde bulmakta, insan gücü bulmakta, kimya bilgisi bulmakta zorlanıyorduk, yardım aldık. Ülkemizde bu konuda en gelişmiş kuruluşlarla çalışma başlattık. 2008 yılında TUBİTAK ve Boğaziçi Üniversitesi’yle yaptığımız protokolle matbaa kimyasalları alanında iyileştirmeler yaptık” diyor ve ekliyor, “2009 yılında Fogra ile tanıştık ve çalışmalarımızı yaparak Fogra belgelerimizi aldık.”
Weilburger ile iş birliği
2010 yılında Weilburger ile büyük bir iş birliği yaptıklarını söyleyen Yılmaz, “Weilburger ile matbaa lakları ürünleriyle tanıştık. Bir ortaklık yapmaya karar verdik. Türkiye’de tabii ki onları temsil ediyoruz onların ürünlerini tanıtıyoruz ama Türkiye’de de Weilburger Kaplama Ürünleri adı altında bir firma kurduk. Onlar da ellerini taşın altına koysunlar istedik. Sadece distribütörlük yapmak istemediğimizi söyledik. Onlar da yatırımlarını yaptılar ve bu şekilde çalışmaya devam ediyoruz” diyor.
2014 yılında ABC isimli bir Amerikan firması ile ortaklık yaptıklarını belirten Yılmaz, “Onlardan da çok şey öğrendik. Bizim için matbaacılık deyince ilk aklımıza gelen ülke Almanya’ydı oradan bir şeyler öğreniyorduk ama Amerikalıların sistemleri çok farklıydı flekso ağırlıklı bir ülke Amerika, ofset baskı ikinci planda” diyor ve ekliyor “Onlardan da işin farklı boyutlarını öğrendik. Cebimize birkaç bilgi daha koyduk.”
2014’te büyük fabrika yatırımı
2014 yılında organize sanayi bölgelerinin kendilerine uygun olmadığının söylenmesiyle Hadımköy – Kıraç’ta yeni bir yatırım yaptıklarını ifade eden Yılmaz son yatırımlarını şöyle anlatıyor: “Kendimiz için büyük ama sektör için normal sayılabilecek bir yatırım yaptık. Fabrikamızda toplam alanımız 4200 metrekare, raf kapasitemiz 165 ton, üretim kapasitemiz yıllık 5280 ton, personel sayımız 28. Tehlikeli sınıfta üretim yapan bir firmayız bu yüzden yeni binamız için epey çalıştık. Biz bu yatırımları yaptıktan sonra Sanayi Odası ile Çevre Bakanlığı’ndan aradılar bir toplantı var gelmeniz lazım dediler. Gittik, meğer rol model fabrika seçmişler. Aldığımız en pahalı ödül oldu.”
“Son olarak bu senenin başında da ‘matbaacılığın kapalı çarşısı’ diye tabir ettiğim 2. Matbaacılar Sitesi’nin girişinde bir şube açtık” diyen Yılmaz, şöyle devam ediyor, “Orası bizim ihracatımız için önemli. Hadımköy’e yabancı misafirlerimizin gelip gitmesi epey zor oluyordu. Çevre ülkelerden gelen matbaacı – ambalajcı dostlarımız oluyor, onlarla bilgi alışverişinde bulunuyoruz.”
Üretim yoğunluğu baskı kimyasallarında
Ürettikleri kimyasalları baskı öncesi, baskı sonrası ve baskı kimyasalları olarak ayırdıklarını ifade eden Yılmaz, üretimlerinin %12’sinin baskı öncesi, %20’sinin baskı sonrası, %68’lik kısmın ise baskı kimyasallarından oluştuğunu belirtiyor.
Uzun yıllardır piyasada olmanın getirisiyle Anadolu’da birçok yerde ürünlerini satan firmalar olduğunu söyleyen Yılmaz, “Hakkari’den Edirne’ye kadar irili ufaklı ürünlerimizi satan arkadaşlar var. Çok uzun yıllardır kendileriyle çalışıyoruz. Bilgi paylaşımı da yapıyoruz. En ücra köşeye kadar hizmet götürmeye çalışıyoruz” diyor.
“ihracatımız var ama yeterli değil”
“İhracatımız var ancak bana sorarsanız yeterli değil, arttırmak için sürekli koşturuyoruz” diyen Yılmaz, sözlerine şöyle devam ediyor, “Türkiye’de üretim yapmak bizim alanımızda daha zor çünkü ne yazık ki birçok ham maddeyi ithal etmek zorunda kalıyoruz. Petrol türevi ürünler kullanıyoruz, petrol çıkarılan ülkelerle komşu olmamıza rağmen biz bu ürünleri Avrupa’dan alıyoruz. Bunları alırken de ÖTV ödüyoruz, rekabet ettiğimiz yabancı firmalara göre dezavantajlı oluyoruz. Dolayısıyla ihracatımız %22 seviyelerinde. İhracatta en büyük payımız %55 ile Rusya ve Türki Cumhuriyetlere ait, Orta Doğu, Balkanlar ve Afrika’ya da ihracat yapıyoruz”
Her türlü kalıba uygun baskı öncesi kimyasalı üretmeye çalıştıklarını söyleyen Yılmaz, bu ürünlerin atık statüsünde bulunduğunu ve devletin de bu atıkları kontrol altına almak için firma sahiplerini sıkıştırdığının farkında olduklarını belirtiyor. Bu sorunu gidermek için baskı öncesi kimyasalları üretirken kullanımının uzun ömürlü olmasına dikkat ettiklerini aktaran Yılmaz, bu kimyasalların banyo giderlerini tıkamaması ve makinelerin bozulmasının önlenmesi gerektiğini vurguluyor.
“Doğru ürünlerin doğru miktarda kullanılması çok önemli”
Baskı kimyasallarında en önemli konunun hazne suları olduğunu söyleyen Yılmaz, “Hazne suyu çok çeşitli markalarda, çok çeşitli modellerde, çok çeşitli fiyatlarda satılıyor. Hazne suyunda ne kadar kaliteli bir ürünle çalışılırsa o kadar iyi. Çünkü hazne suyu, kendi kendini ödeyen bir ürün” diyor.
“Bir diğer çok önem verilmeyen ama bizim için önemli bir konu da merdane bakımları. Birebir baskı kalitesini etkileyen bir unsur. Onlara iyi bakılması gerekiyor ki ürünler kalite anlamında bozulmasın” diyen Yılmaz, sözlerine şöyle devam ediyor, “Kendimizce merdane bakım programı yapıyoruz. Fabrikanın ihtiyacı kapsamında bir program hazırlıyoruz ve makineye bunu asıyoruz. Makineye ona göre bakım yapılıyor. Mesela, yıllık 700-800 ton alkol satıyoruz ama alkolün minimum oranda kullanılmasını öneriyoruz. Doğru ürünlerin doğru miktarda kullanılması çok önemli. Alkol, hem çalışanın ciğerlerine zarar veriyor hem de baskı kalitesini düşürüyor. Hiç durmadan çalışan 70×100 bir makine %8-10 oranında alkol kullanıldığında aylık 600 litre alkol tüketiyor. Bugünkü değeriyle aylık 900 dolar gibi bir gider demek bu. Bir operatörün maaşı aslında. Su merdanesinin iyi olması ve dikkatli bir ustayla alkolsüz çalışılabilir. Bugün iyi bir su merdanesinin fiyatı 700-800 TL civarlarında olsa gerek. Her ay aslında 4 tane merdane alınıyor alkollü çalışıldığında. Merdane ömürleri de 2 yıl civarında. Biz şu an İstanbul’da 100’ün üzerinde firmayla sıfır alkollü hazne suyuyla çalışıyoruz. Bu ürünlerimiz hem alkolsüz hem de Fogra uyumlu”
Matkim Klinik
Matkim Klinik adıyla bir birim açtıklarını söyleyen Yılmaz, “Baskı doktorlarımız var firmamızda bizimle beraber hareket eden. Uzun yıllardır baskıyla alakalı problemler konusunda matbaalara destek veriyoruz. Daha önemlisi ‘önleyici hekimlik’ dediğimiz yöntemle problem yaşamamak için neler yapılmalı konusunda yardımcı olmaya çalışıyoruz” diyor.
Weilburger, lak, vernik ve fleksografik boya konusunda uzman
Weilburger, lak, vernik ve fleksografik boyaların geliştirilmesi, üretimi ve pazarlanması konusunda uluslararası alanda tanınmış bir firma. Weilburger’in bir aile firması olduğunu ve şu anda iki kız kardeşin firmanın başında bulunduğunu söyleyen Weilburger Graphics Bölge Teknik Satış Sorumlusu Andreas Och, Weilburger’in 1200 çalışanı bulunduğunu ve yıllık cirosunun 200 milyon Avro olduğunu belirtiyor.
Weilburger Graphics’in ise 41 milyon Avro civarında bir ciroya sahip olduğunu aktaran Och, “Geçtiğimiz yıl 14 bin 700 civarı lak satışı oldu. 115 çalışanı var. Ben 12 yıldır bu fabrikadayım. Ben başladığımda 65 kişiydik. Her sene daha da büyüyoruz. Yönetim kadromuz oldukça dar. Daha çok matbaalarda ya da üretim alanında çalışıyoruz. Bu gurur duyduğumuz bir şey” diyor.
Firmanın Güney Amerika pazarını da açıldığını Brezilya’da 3 yıl önce bir yatırım yaptıklarını belirten Och, Güney Amerika’da iş yapmanın farklı bir deneyim olduğunu Avrupa’ya göre çok farklı bir yapıda bulunduğunu söylüyor.
1879 yılında kurulan firmanın 1978’den beri şu anki sahiplerinin elinde bulunduğunu aktaran Och, “Weilburger, sürekli büyüme trendi göstermiş bir firma. Tamamen otomasyonla üretim yapılıyor. İnsan gücünün çok az olduğu bir fabrika. Bu alanda yatırım yapılmaya da devam ediyor” diyor.
Tabaka ofset, gravür, flekso, gibi alanlarda kullanılacak kimyasallar ürettiklerini belirten Och, “Ambalajda gıda, eczacılık, sigara, kozmetik gibi alanlarda çalışmalar yapıyoruz. Örneğin çok eskiden beri Faber Castel’le çalışıyoruz. Fabrikalarımız birbirine çok yakın. Onların kalemlerinin üzerinde kullanılan kabartmalar da Weilburger’de üretiliyor” diyor ve ekliyor, “Ürün kalitesi konusunda, teknik servis konusunda çok titiziz. Lak ve vernikler üzerinde çalışıyoruz. Sadece bu işi biliyor ve bu işi yapıyoruz. Diğer alanlar hakkında da bilgi sahibiyiz ancak sadece lak ve vernik üretiyoruz.
Yaratıcı çözümler de sunuyoruz. Gıda ambalajı üretimi konusunda lakların operatörler tarafından seçilmesi konusunda normal lakların beyaz gıda laklarının yeşil renkte gelmesini bir çözüm olarak sunuyoruz. Dijital baskı için de vernik ve lak üretimi yapıyoruz.
Flekso için de özel üretim yapıyoruz. Flekso boyaları konusu için de yatırım içindeyiz. Özel birtakım boyalarımız var. Ayrıca kumlama gibi efektler için de çalışmalar yapıyoruz” diye ekliyor.
Weilburger’in teknik servis ve teknik danışmanlık da yaptığını söyleyen Och, “Bunun yanında vernik ve laklar konusunda seminerler ve eğitimler de veriyoruz. Hem kendi firmalarımızda dostlarımızı ağırlayıp bilgilendirme yapıyoruz, hem de onların firmalarında eğitimler veriyoruz. Türkiye’de de Omaks’ta bir eğitim çalışması yapmıştık” diyor.
“Baskı öncesi hazırlık çok önemli”
Karton ambalajlarda farklı uygulamalarla katma değerli ürün üretimi konusunda beraberinde getirdiği örnekleri dinleyicilere gösteren Och, “Baskı öncesinin hazırlığı çok önemli. Biz sadece ham madde üretiyoruz. Baskı öncesi ne kadar iyi olursa, ne kadar değişik uygulama yapılabilirse o kadar güzel ve göz alıcı sonuçlar ortaya çıkıyor” diyor.
Weilburger’in çalışmalarını yaparken tek başına yapmadığına değinen Och, “Almanya’da üye olduğumuz değişik dernek, vakıf ve çalışma grupları var. Onlarla ortak çalışmalar yapıyoruz. Bir araya gelip teknik toplantılar düzenleyip kendimizi geliştirmeye çalışıyoruz” diyor ve ekliyor “Bunun yanında sertifikasyon süreçleri anlamında, dünyaca ünlü birçok markanın sertifikasyonuna sahibiz. Gıda ürünleriyle alakalı bütün sertifikalara sahibiz.”
Firmalarının misyonun dünyadaki en önemli lak ve vernik üreticilerinden birisi olmak olduğunu söyleyen Och, bu yönde ilerlediklerini belirtiyor.