Canon Fespa Berlin 2018’de geniş bir alanda sektör profesyonellerini karşıladı. Dijital baskı makineleri yanında uygulama, yazılım ve otomasyon çözümlerini de öne çıkaran Canon’da en çok ilgiyi dijital baskıda otomasyonun yanısıra yeni UV jel teknolojili Colorado ve Arizona serisi geniş format dijital baskı makineleri gördü.
Almanya’nın Berlin kentinde15-18 Mayıs tarihleri arasında gerçekleşen Fespa’da sorularımızı Canon Türkiye Satış ve Pazarlama Direktörü Özgür Yiğiter ve Pazarlama Müdürü İsmet Özdemir yanıtladılar.
Canon geniş bir stantla fuarda. Fespa’da neleri öne çıkarıyorsunuz?
Özgür Yiğiter: Canon’un ürün yelpazesi çok geniş. Ofis tipi, masaüstü, tüketici makinelerinden, geniş format ve profesyonel baskı makinelerine kadar geniş bir yelpazemiz var. Burada da bazılarını gördüğünüz üretim tipi, özellikle grafik sanatlar uygulaması yapabilen makineleri sergiliyoruz. Değişik medya tiplerine, taştan ahşaba kadar ürünlere baskı yapabilecek, değişik uygulamalar yapan makinelerimiz var. Bu makinelerin hepsini Canon kendisi geliştiriyor. Canon, global cirosunun %4’ünü her sene Ar-Ge’ye yatırıyor. Amerika’da da her sene patent alan firmalar arasında, yeni teknolojilerle ilgili ilk üçe giriyor. Dolayısıyla ciddi bir bilgisi, birikimi ve Ar-Ge’ye yaptığı yatırım var.
Bu fuarda otomasyon ana temalarımızdan biri. Bu çerçevede Canon’un yatırım yaptığı alanlardan bir tanesi de yazılım teknolojileri. Canon kendisi yazılımlar geliştiriyor. Otomasyon tarafında da, iş akışı yönetimi tarafında da, ripleme teknolojileri alanında da bizim kendi yazılımlarımız var.
Burada tüm baskı ihtiyaçlarında müşterilerimizin kendi işlerine daha çok odaklanmalarına destek olmak adına her süreç için Canon’un otomasyon çözümlerini öne çıkarıyoruz. Bunun yanısıra özellikle Colorado, bizim üzerinde durduğumuz yeni ürünlerimizden biri. Kullandığı mürekkep UV-Jel dediğimiz Canon patentli tamamıyla yeni bir teknoloji. Geçen sene lansmanını yaptığımız makine bu sene artık kendini iyice kanıtladı. Yeni uygulamalarıyla beraber burada teşhir ediyoruz. Oldukça da ilgi görüyor. Çünkü farklı özellikleri var; medya seçmiyor, her türlü ucuz medyaya baskı yapabiliyor ve çok geniş bir uygulama yelpazesi var. Alanının en hızlı makinesi ve malzemeyi ısıtmadan baskı yapabiliyor. Çok yüksek sıcaklıklarda basmak ve sonra da kurutmak gerekmediği için medya seçeneği geniş. Bu da kullanıcılarımıza en düşük maliyetle, en hızlı şekilde ve en üst kalitede baskıyı almalarını sağlıyor.
İsmet Özdemir: Canon olarak bu fuarda ana mesajımız verimlilik ve otomasyon. Otomasyonda hatayı önleme, maliyetleri ve iş gücünü azaltmayı kullanıcılarımıza sunuyor. Colorado yüksek iş hacmi bulunan müşteriler için uygun bir ürün. Duvar kağıdı basabiliyor, zemine basabiliyor ve daha birçok uygulaması var. Canon Colorado ile olası sorun ve müdahaleleri ortadan kaldırarak, bunlara neden olabilecek insan faktörünü işin içinden çıkarmaya çalışıyor. Colorado, bu noktada çok ileri bir ürün. Temizlik ve bakım gibi birçok şeyi otomatik olarak kendisi yapabiliyor. Bu nedenle yüksek hacimli müşterilere optimum noktada verimlilik sağlıyor. Hem yüksek baskı kalitesiyle, teknolojisiyle pazarda kendine farklı bir konum elde ediyor hem de sağladığı otomasyonla rakipsiz bir ürün olarak konumlanıyor.
Jel mürekkebin baskı sonrasındaki dayanıklılığı nasıl?
İsmet Özdemir: Colorado çok geniş uygulama alanlarına hitap edebiliyor, yapılan baskıların üzerine istenirse vernik atılabiliyor. Sürtünmeye ve solmaya karşı çok dayanıklı baskılar elde edebiliyoruz. Uygulama örneklerinden dış mekan ya da iç mekan duvar kağıdı örneklerine ek olarak, zemine uygulanan baskıları gösterebilirim. Bir alışveriş merkezi zeminine yapılan bir uygulama üzerine vernik ve laminasyon uygulaması yapılmadan, üzerinden geçen binlerce insana karşın iki üç gün rahatlıkla bozulmadan kalabiliyor. Dayanıklılık testlerinde çok üst seviyede; bunlar da raporları ile sabit.
Özgür Yiğiter: Biz kendi ofisimizde yere bir baskı yapıştırdık mesela, tabii ofis alışveriş merkezi kadar yoğun değil ama bir seneden bu yana bozulmadan duruyor.
Özgür Yiğiter: Colorado hem iç mekan hem dış mekan uygulamalar yapabiliyor. O yüzden farklı uygulamalar geliştiriliyor. Duvar kağıdı yapan müşterimiz aslında zemin baskıyla ilgilenmiyor. Şu an ebat standart, 160 cm. ama ileride daha geniş ebatlı yapma planları var.
Aslında genel olarak bakıldığında donanımla yapılabilecek farklılaşmalar çok stabil hale geldi diyebiliriz. Yeni bir ürün çıkıyor; bir renk daha ekleniyor, hız biraz daha değişiyor, 100 basarken 120 oluyor vs. Böyle ufak tefek modifikasyonlar geliyor ama yazılım tarafına geçtiğimizde iş hem grafik kalitesinin geliştirilmesi hem de verimlilik anlamında ciddi farklılaşmalar yaratabiliyor.
Özellikle matbaa tarafına bakarsak ofset tarafında iş geleneksel insan gücüyle gidiyor. Bizim gibi dijital firmaların yapabileceği en önemli katkı bu noktada başlıyor. Otomasyon, iş akışlarının otomasyonu, verimliliğin arttırılması yönünde çok büyük önem taşıyor. Dolayısıyla Canon’un bu alandaki çalışmalarının bir kısmını burada anlatma fırsatı buluyoruz. Bence bu sektörün dönüşümü anlamında, özellikle dijitalle ofset arasında bir duvar var. Bu duvarın yavaş yavaş yıkılması gerekiyor; bu da otomasyonla olacak. Çünkü otomasyon ofsete de dahil edilebilir bir sistem.
Ofset iş akışı içerisinde dijital teknolojiler, yazılım teknolojileri bir miktar kullanılıyor ama dijitalde daha ağırlıklı kullanılıyor. Sonuçta iki iş akışının örtüştüğü yerlerde dijital teknolojilerde kullanılan yazılımlar, çözümler ofsete de katkıda bulunmaya başladı.
Bunları Türkiye’de farklı müşteri gruplarına anlatmaya çalışıyoruz. Özellikle sonlandırma tarafında da yoğun işi olan müşterilerde, bizim o sonlandırma süreçleriyle beraber dijitalden gelen baskı çıktılarını entegre etmek ve o süreci yönetmek anlamında yapabileceğimiz çözümler var.
Bu uygulamalar geleneksel ofset müşterileri içerisinde de verimliliği artırabilecek, maliyetlerini düşürebilecek. Daha hızlı ve doğru bir şekilde operasyonlarını yönetmelerini sağlayabilecek avantajlar sunacak. Bunu anlatmaya başladık. İlgi gösteren müşterilerimiz de giderek artıyor. Pazarın gelişmesi için bu çalışmaları yapıyoruz. Önümüzdeki seneden itibaren yavaş yavaş bu alanda satışların olacağını düşünüyorum. Çünkü dijitale olan ilgi matbaa tarafında da çok artmaya başladı. İnsanlar artık dışarıya iş vermektense kendi bünyelerinde yapma noktasına doğru geldi. Dijitalin getirdiği bazı avantajlar var. Ama bu avantajlar maliyet tarafıyla ofsetle yarışabilecek boyutta değil. Hiçbir zaman da yarışamayacak gibi görünüyor. İki dünyayı bir şekilde birleştirecek teknolojilerle o birliktelik yavaş yavaş daha anlamlı hale dönüşecek gibi görünüyor.
Türkiye’deki durum nasıl? Müşterilerle daha çok ne konuşuyorsunuz? Colorado ve Arizona ekseninde bakarsanız?
Türkiye’de de dünyada gözlemlediğimiz birtakım dinamikler pazarı değiştiriyor. İlk değişiklik nerede başladı? Bizim gibi tedarikçiler tarafında oyuncu sayısı çok fazla olduğu, pazarda radikal değişiklikler, teknolojiler yaratılamadığı ve rekabet ve fiyat anlamında çok agresif noktalara geldiği için bazı oyuncular çekilmeye başladı.
Bu durumdan Canon gibi kendi ofislerini açan şirketler nasıl etkilenecek?
Bizim kontrol edebileceğimiz bir şey olduğunu düşünmüyorum. Açık söylemek gerekirse, ben desteklerim. Çünkü sektörde kâr marjları daraldıkça her anlamda dinamikler de değişiyor. Bizim sağlıklı bir sektöre ulaşmamız için bu tür değişikliklerin yaşanması gerekiyor.
Şu anda çok fazla tedarikçi var, çok fazla iş ortağı var. Herkes birbirine çok benzeyen ürünlerle piyasadan pay kapmaya çalışıyor. Canon gibi çözüm ve ürün gamı çok geniş olan bazı markalar daha çok tercih edilebiliyor ama alım kararı sonuç itibariyle fiyata dönüyor bu tip pazarlarda. Dolayısıyla sağlıklı bir operasyon yürütebilmek için bu gerçekleşecek. Bunu kimse engelleyemez.
Pazar payı kapabilmek için agresif fiyatlar verilebiliyor. Fiyatlar çok aşağı geldiği için müşterilerin de kâr marjı daralmış durumda. Orada da bir değişim olacağını düşünüyorum. Bu süreçte, ürün gamı, çeşitliliği, kalitesi, yeni teknolojilere yatırım yapma kabiliyeti, sadece donanım tarafıyla değil aynı zamanda yazılım tarafıyla da öne çıkan firmalar ayakta kalacak.
Biz bu tür değişikliklere hazırız. Olabilecek yenilikler bizim ve bizim gibi birkaç firmadan çıkacak.
Türkiye pazarının talebi nasıl?
Farklı uygulamalara sahip müşterilerimiz açısından öncelikler farklı. Çok geleneksel baskı yapan müşterilerimiz sadece fiyat istiyorlar. Biz sektördeki en ucuz firma değiliz, bu yolu tercih etmeyeceğiz. Mümkün olduğunca ürünlerimize daha fazla katma değer ekleyerek bunu sürdürmeye çalışacağız. İnsanlar, yeni pazarlar ve yeni uygulamalar peşinde. Standart yaptığı iş yetmiyor, yeni makinelerle yeni uygulamalarla farklı pazarlara açılmak istiyorlar. Bu anlamda yeni çıkardığımız seriler dikkat çekiyor. Mesela Colorado’nun farklı uygulamalar yapabiliyor oluşu bizim hem farklı müşterilere gitmemizi sağlıyor hem de onların farklı müşterilere ulaşmasını sağlıyor.
Biz makine satmaktan çok ihtiyaçları nasıl daha bütüncül bir şekilde karşılarız bunun üzerine çalışıyoruz. Buradaki otomasyon vurgusu da bunun göstergesi.
Türkiye’den ziyaretçi beklentiniz nasıl?
Fespa, sektörümüz için önemli bir etkinlik. Şu anda tabii pazar biraz yavaşladı. İnsanlar seçim sonrasını bekleyecek şekilde alımlarını biraz yavaşlattı. Ama planlar yavaşlamıyor, onu görüyoruz. Yatırım planları olduğunu görüyoruz.
Mürekkep maliyetlerinde bir değişim var mı?
İsmet Özdemir: Evet, var. Ancak piyasa şu anda sadece makine ve mürekkep fiyatlarını konuşuyor, oraya sıkışmış durumda. Beklenti fiyatın aşağı inmesi. Ama Canon olarak iş akışı yönetimini bütün olarak ele alıyoruz. Sadece makine ve mürekkep fiyatlarını ele almak doğru değil. Fotoğrafın bütününe bakarak maliyet hesabı yapmayı öneriyoruz. Bu çerçevede çözümlerimizi sunuyoruz. Böyle olunca Canon çok daha avantajlı bir duruma geliyor. Maliyetler düşer ama bu toplam iş akışını yöneterek olabilir. Müşterilerimizle bunu konuşmaya başladık. Sadece mürekkep ve makine fiyatı konuşmuyoruz artık. Büyük resmi konuştuğumuz müşterilerimizin tercihi doğal olarak Canon oluyor.