Mustafa Yüksel ve Ahmet Kaya Kaynar’ın ortaklığındaki Ankara Ofset 1999 yılından bu yana hizmet vermeye devam ediyor. 2001 ekonomik krizinin yaşandığı günlerde yaptığı yatırımlarla ivme kazanan, ardından 2004 yılında 4 renkli 50×70 ebadında bir makine yatırımı yapan firma bu makineyi 2007’de bir üst modelle değiştirmiş. 2011 yılında ise büyük ebat sıfır bir Heidelberg yatırımı yapmış.
Büyük Sanayi’deki 800 metre karelik yerinde 16 kişi ile hizmet veren Ankara Ofset’in, Ankara Ofset’in makine parkında şu makineler bulunuyor: 2011 model 4 renkli Heidelberg SM 70×100, 1999 model Heidelberg SM, iki adet katlama makinesi, 115’lik Polar bıçak, tel dikiş robot hattı, Heidelberg kapak takma, 40×57 pompalı ve grafik tasarım bilgisayarları.
Kalıp (CtP) hizmetini dışardan aldıklarını söyleyen firma ortaklarından Mustafa Yüksel, “İstesek her an bir CtP koyabiliriz buraya. Ancak, koymamamızın iki nedeni var. Birincisi yer sorunu. İkincisi de yeni bir yatırım yeni istihdam demek. Bu yatırım bizim açımızdan şu an çok avantajlı gözükmüyor” diyor.
“Butik işlere yoğunlaşıyoruz”
Ankara Ofset, katalog, dergi ve yüksek tirajlı olmasa da kitap baskı işleri yapıyor. Kağıdın üzerine her türlü baskı işlemi yaptıklarını ifade Yüksel, daha ziyade butik çalışmalar yaptıklarını çok tirajlı işlerin çok para kazandırdığı algısının yanlış olduğunu belirtiyor. İki vardiya ile çalıştıklarını aktaran Yüksel, “Makinemizin birisi sürekli vardiyada. Çok acil işler gelebiliyor. %95 ajanslara hizmet veren bir matbaa olduğumuz için sabah gelen iş akşama istenebiliyor. Zamanla yarışıyoruz” diyor.
“Gelen zammı müşteriye yansıtamıyoruz”
Kağıda ve hammaddeye gelen zamları müşteriye yansıtamamaktan şikayetçi olan Yüksel, “Şu anda en büyük şikayetimiz fiyatlar. Gelen zamları müşteriye yansıtamıyoruz. Bu sürdürülebilir bir şey değil, ne zamana kadar böyle devam eder kestiremiyoruz. Sıkıntılı bir süreçten geçiyoruz” diyor ve ekliyor, “Tüm girdilere döviz kurundan dolayı zam geliyor ama biz bunları fiyatlara yansıtamıyoruz. Bir de anormal bir fiyat rekabeti var. Zaten işler az, fiyatı arttırdığınız zaman hiç iş kalmıyor. Böyle bir kısır döngünün içinde debelenip duruyoruz. Değerinde iş yapamıyoruz.” Yüksel, aynı zamanda uzayan vade sürelerinin de sorun yarattığını belirtiyor.
“Bu koşullarda yatırım pek gözükmüyor”
Tabiri caiz ise herkes kendi gemisini kurtarmaya çalışıyor diyen Yüksel, “Bugünkü koşullarda yatırım pek gözükmüyor. Yatırım yapılabilir ama önemli olan mantıklı yatırım yapmak. Yapmış olduğunuz yatırımın karşılığını alabilmek. Piyasa çok daraldı, iş hacmi azaldı, pastadan pay kapma zorlaştı. 2007-2008 yıllarında Ankara’da çok fazla makine yatırımı yapıldı. Esas sıkıntı oradan kaynaklanıyor. Biz hala o aşırı yatırımın sıkıntısını yaşıyoruz” diyor.
“Çırak yerine usta çalıştırıyoruz”
Yaşadıkları bir diğer sıkıntının kalifiye personel sorunu olduğunu dile getiren Yüksel şu ifadeleri kullanıyor, “Çırak ve kalfa istihdam edemiyoruz. Bunda devletin çok ciddi yanlış politikası oldu. Şu anda çırak bulamıyoruz. Çırak yerine usta çalıştırıyoruz. Böyle bir şey yok. Ne kadar devam edecek bilmiyorum. Diğer arkadaşlarımız da bu sorunu yaşıyor. Güzel temennilerimiz var ama ufukta çok ışık göremiyorum. Bu sorunların çözümü için devletin ileri gelenlerinin el atması, bir yol göstermesi lazım. Sektörün önünün bir şekilde açılması lazım.”