Uzman Matbaacılık, 1976 yılında Cebeci semtinde Uzgörenler Sokak’ta Rahmi Mert YILDIRIM tarafından kuruldu. Daha sonra Küçükesat’ta da bir şube açan firma 2000 yılında İvedik Organize Sanayi Bölgesi Matbaacılar Sitesi’ne taşındı. Uzman Matbaacılık, şu anda hala Matbaacılar Sitesi’ndeki 1000 metrekarelik yerinde 16 kişiyle hizmet veriyor.
Uzman Matbaacılık’ın makine parkında şu makineler bulunuyor, Man Roland 70×100 5 renk ofset baskı makinesi, Man Roland 70×100 2 renk (1+1 2.0) baskı makinesi, Heidelberg 48×65 (Numaratör + Perforaj) ofset baskı makinesi, Heidelberg 48×65 (Numaratör + Perforaj) ofset baskı makinesi, Heidelberg 38×52 Tipo baskı makinesi, Heidelberg 25×35 tipo baskı makinesi, 115’lik Polar Giyotin, Stahl tel dikiş robot, 72×96 Stahl kırım makinesi, kapak takma makinesi, Dört kafa matkap delme makinesi, Otomatik kapsül takma makinesi, tel dikiş makinesi, shlink ambalaj makinesi vs.
2000 yılından bu yana ikinci kuşak olarak firmanın başında bulunan Ayhan Yıldırım, yaptıkları işleri ve sektöre dair düşüncelerini Matbaa Haber’le paylaştı.
“Çocukluğumdan beri matbaanın içerisindeyim”
“Ben çocukluğumdan beri matbaanın içerisindeyim. Evin büyük çocuğuyum, babamla ortaokul yıllarından beri matbaaya gelip gittim. Babam benim hem ustam hem patronum hem de babam. Beni yanında yetiştirdi. Ben de lisede matbaa bölümü okudum, üniversitede muhasebe okudum. Hem okullu hem de alaylıyım. Babamın emeği büyük bizde. 2000 yılında bu yana ben işin başındaydım. Babamızın izinden giderek bayrağı dalgalandırmaya çalışıyoruz.
“Katalog, dergi ve çok renkli işlerin yanı sıra çok numaratörlü ve perforajlı işlerde de iyiyiz”
İşlerimiz kötü değil, mükemmel de değil. Çift vardiyalı çalışıyoruz. Katalog, dergi ve çok renkli işlerin yanı sıra çok numaratörlü ve perforajlı işlerde de iyiyiz. O konuda Ankara’da çok çalışan yok. Bu yüzden çoğu matbaacıya o konuda hizmet veriyoruz. Bol numaratörlü işler yapabiliyoruz. Müşterilerimiz ağırlıklı olarak matbaalar, daha sonra ajanslar geliyor en son kendi müşterilerimiz geliyor. Ancak, son günlerde ajanslar azaldı.
“Piyasaya çalışıyoruz ödeme alamıyoruz, devlete çalışıyoruz kâr yok”
Hem özel sektöre hem de kamuya iş yapıyoruz. Eskiden kamu kurumları daha ağırlıklıydı ama piyasadaki fiyatların düşük gitmesinden dolayı biraz daha özel sektöre döndük. Ancak şöyle bir şey var, piyasaya çalışıyoruz ödeme alamıyoruz, devlete çalışıyoruz kâr yok. Yukarı tükürsen bıyık aşağı tükürsen sakal. Diğer tarafta vadeler çok uzun. Biz hammaddeyi kredi kartıyla ya da peşin alıyoruz. Müşteriden 6-7-8 ay vadeyle ödeme alıyoruz. Kurların yarattığı sıkıntı da ortada. Matbaacı, müşteriye finansal destek sağlar hale geldi. Cebimizdeki parayı veriyoruz sonra tahsilat için uğraş dur.
Kâr marjları çok düşük, tahsilatta sıkıntılar yaşıyoruz, kalifiye eleman bulamıyoruz. Kalifiye eleman bulsak da piyasada az olmasından dolayı havasından geçilmiyor. Kağıtçıya ağlayan matbaacı, müşteriye ağlayan matbaacı, malzemeciye ağlayan matbaacı, güya sahada başrolü biz oynuyoruz ancak pastadan büyük payı alamıyoruz.
“Bizim işin ana kuralı, çalışmak”
Bizim işin ana kuralı, çalışmak. İşin başında durmadan, koşturmadan kendinden fedakârlık etmeden bu işler ilerlemiyor. Aldığım makinenin amortismanını çıkarırım diyorsan alacaksın. Yoksa mantıksız. Makineyi aldın, kazanacağım, koşturacağım, çevrem var diyorsan, işim var diyorsan olur. Makineyi alınca ışığı göremiyorsan o makine elinde bir avuç cıvata olarak kalıyor. Teknolojiye dayalı bir iş bu. Diğer taraftan ülke yönetir gibi matbaada hem üretime bakıyoruz hem de piyasayı takip ediyoruz. İşimiz zor. Yine de halimize çok şükür.
“İşe dört elle sarılmazsak, işimiz geceleri rüyamıza girmezse olmaz”
Şu dönemler önümüzü görmekte zorlanıyoruz. Beklemede gibiyiz. Şu anda işi olmayanlar daha kârlı. Geçmişte iş alanlar, elinde eski iş olanlar zararlı. Kaygan bir zemindeyiz. Çok dikkat etmek gerekiyor. Onun için sürekli bu masanın başındayız. Sabah işe geliyor matbaacı, akşam çıkışı belirsiz, hep masasının başında. Ne kadar kurumsallaşsak da bu masadan ayrılmıyoruz. Ancak emeğimizin karşılığını alamıyoruz, çok yıpranıyoruz. Tahsilatı bir dert, üretim bir dert, işçi bir dert, kurumlarla çalışırken bir sürü dert. Genel olarak zor. Ama biz mücadele etmeye devam edeceğiz, başka şansımız yok. Ucundan tutayım, belki olur gibi bir şey yok bizim sektörde. Ya bu işi yapacaksın ya da gideceksin, arası yok. İşe dört elle sarılmazsak, işimiz geceleri rüyamıza girmezse olmaz. Zaten bizim işte aşık olmazsan, sevmezsen yapamazsın. Bu işe yeni başlayacak olanlara tavsiyem, bu işi seviyorsanız, dört elle sarılacaksanız, işimin aşığıyım diyecekseniz yapın yoksa yapmayın. Kısa yoldan para kazanmak isteyen yeni bir nesil var. Biz, işimizin hamalıyız. Biz çalışmak zorundayız. Bizi gündüz ailemiz bile arayamaz işten güçten. Biz boş otururken, yemek yerken bile işi düşünürüz. Böyle olmazsa mutlaka bir yerlerde tıkanıklar olur.
“Hem alanı hem de makine parkını iki katına çıkarmayı düşünüyoruz”
Şu anda makine parkımız yetmiyor. Bir Roland 700 4 renk makine yatırımının pazarlığını yapıyoruz. Modeli biraz daha yüksek. Şu anki makinemizin yanına koymayı düşünüyoruz. 2 yıl içerisinde gelecek. Aynı zamanda şu an 1000 metrekareye yakın bir alandayız. Bu alanı da yeni bir yere taşınarak iki katına çıkarmayı düşünüyoruz. Hem yer olarak hem makine parkı olarak mevcudu iki katına çıkmak için sermayemiz hazır, sadece piyasadaki doğru zamanı kolluyoruz. Yeni yerimiz de Matbaacılar Sitesi’nde ya da Site’ye yakın bir yer olacak. Uzak bir yere gitmek istemiyoruz.”