Emek-İş Cilt ve Basımevi, 1973 yılında Kurtuluş’ta Mustafa Karakurşun tarafından kurulan bir işletme. Balkan Ciltevi’nde çalışan ve ustalarının izniyle Emek-İş’i kuran Mustafa Karakurşun vefat ettiği 2015 yılına kadar bilfiil işinin başındaydı. İkinci kuşak Osman Karakurşun, 1998 yılında üniversiteyi bitirdikten sonra babasıyla birlikte çalışmaya başladı ve babasının vefatının ardından da firmayı tek başına yürütüyor. 1999 yılında Kurtuluş’ta bulunan yerlerinden İvedik Organize Sanayi Bölgesi’ne taşınan Emek-İş Cilt ve Basımevi, şu anda 500 metre karelik yerinde 9 çalışanıyla hizmet veriyor.
Emek-İş Cilt ve Basımevi’nin makine parkında, iplik dikiş makinesi, sert kapak yapma makinesi, klasör çakma makinesi ve butik bir ciltçide olması gereken bütün makineler bulunuyor. Çok büyüme heveslisi olmadığını belirten Osman Karakurşun, “Çok büyüdükçe hem sorun artıyor hem de personelle ilişki zorlaşıyor. Onları tatmin etmek için piyasaya saldırmak gerekiyor, bu da fiyatı aşağıya çekiyor. O yüzden butik olarak kalmayı tercih ediyorum” diyor ve ekliyor, “Butik işler yapıyoruz. Klasör ve kutu işlerimiz var. Ayrıca matbaaların kendi cilt hatlarında yapamadıkları ya da süre bakımından yapmak istemediği bazı işlerimiz oluyor. Aslında bizim yaptığımız iş, bir tür makyaj.”
Köklü bir firma olmanın ve babası Mustafa Karakurşun’un piyasadaki imajından faydalanarak iş bulma konusunda sıkıntı çekmediklerini ifade eden Osman Karakurşun, “Özellikle Matbaacılar Sitesi’nde olmanın avantajı olduğunu da düşünüyorum. Buradaki matbaacılar nakliyeyle uğramamak ve işlerinin göz önünde yapılması için bizi tercih edebiliyorlar” diyor.
“İşçi bulamıyoruz”
Sektördeki en büyük sorunlardan birinin işçi bulamamak olduğuna değinen Karakurşun, “”Kalifiye olsun, olmasın işçi bulamıyoruz. 2017 Mayıs ayında eleman için İş-Kur’a başvurdum. 2 tane elaman geldi, gelenlerin de matbaa ve ciltçilik ile alakası yok, kaportacıydı. Herkese haber verdim, 3 eleman almıştım daha sonra ikisi ayrıldı” diyor ve ekliyor, “Ciltçilik ağır ve emek yoğun bir iş. Ancak severek yapılırsa bence matbaadan daha güzel bir alan. Matbaanın kötü bastığını çok kötü bastığını süsleyip satabiliriz ya da matbaanın çok güzel bastığını rezil edebiliriz. Bu ciltçinin yeteneğine bağlı.”
“Müşteri seçerek çalışıyoruz”
Vadelerin artmasından da şikayetçi olan Karakurşun, “Tahsilat sıkıntımız çok fazla. Adeta kabus. Eskiden iki üç aylığı vade olarak kabul ederken şimdi iki üç aylık ödemeleri peşin olarak görüyoruz. Emek-İş olarak tek güzel tarafımız dar bir müşteri portföyüne sahip olmamız. Müşteri seçerek çalışıyoruz. Bu yüzden başımız fazla ağrımıyor. Sorun yaşadığımız müşteriyi de eliyoruz” diyor.
Promosyona dönük işlerin geçmişe göre azaldığını belirten Karakurşun, promosyondaki çeşidin çoğaldığını, pastanın daha fazla bölündüğünü ve bu pastadan pay kapmanın zorlaştığını söylüyor. Karakurşun, üretimi hızlandıran makineler almalarına rağmen işlerin azaldığını dile getiriyor.
“Müşteriden iş kapabilmek için fiyatı sürekli aşağı çekiyoruz”
Piyasadaki fiyatlandırmadan da rahatsız olduğunu söyleyen Karakurşun, “Biz sektör olarak nihai tüketiciye çalışıyoruz. Ama nihai tüketicinin parasını cebinde bırakıyoruz. Müşteriden iş kapabilmek için fiyatı sürekli aşağıya çekiyoruz. Müşteri de bunun farkında. Piyasayı aşağı çekmek için elinden geleni yapıyor, fiyat kırdırıyor. Ortak bir fiyat aralığı, konsensüs olsa herkes mutlu olacak ve rahat para kazanacak” diyor.
“Yatırım yapmak için çocuklarımın kararını bekliyorum”
Yatırım yapmak için çocukları Oğuz Mustafa ve Erman’ın firmada devam edip etmeme kararını beklediğini söyleyen Karakurşun “Şimdi benim oğullarım üniversiteyi bitirme aşamasındalar. Onlar yardım eder mi, devam eder miyiz? Bilmiyorum. Şu anda onların kararını bekliyorum. Gönlüm ister ki 1973’te kurulan firma hayatına devam etsin. Ben en azından ilk elli yılı için 2023’e kadar götüreceğim. Ancak, gönül ister ki 100 yıllık köklü bir firma olsun. Ama bu piyasa şartlarında çok zor. Çocukların kararına göre ya yatırıma devam edeceğiz ya da butik olarak çalışmaya devam edeceğiz” diyor.