Sami Büyükkaynak; “Üretimin olduğu yerde matbaa ve ambalaj sektörü çalışır. Türkiye’de üretim var ama daha iyisi olabilir. Biz dünyanın birçok ülkesinden çok daha iyi durumdayız.”
Konya merkezli başarılı makine imalatçısı Kaym Makine San. % 50’yi aşan ihracatı sayesinde krizde de üretimini sürdürüyor. Firmanın sahibi Sami Büyükkaynak, sorularımızı cevapladı.
Konya’da işler nasıl?
Eskiden Konya’da bankadan kredi kullanılmazdı; “İdare et” diye bir mekanizma vardı. Alışveriş yaparken, “şu çeki al, iki ay idare et” denirdi ve işler yürürdü. Artık bu güven ortadan kalkıyor. “İdare et” mekanizması ortadan kalkınca, insanlar bankaya yönelmeye başlıyorlar ve mali durumu iyi olmayanlar batma noktasına geliyorlar. Piyasadaki daralma likidite ihtiyacını tekrar gündeme getirdi. Bankalar maalesef kötü gün dostu değillerdir.
Yurt ici ve yurt dışı satışlar nasıl gidiyor?
Biz hep işimize baktık. Sağdan, soldan gelen fırtınalara aldırmadık. Burada 1560 metre karesi kapalı 3000 metre kare alanda, tesisimizde yaklaşık 30 personelimizle en küçük makinemizden en büyük makinemize kadar üretime devam ediyoruz. En küçük giyotin makinemiz 48 cm en büyüğü 350 cm olmak üzere. Yılda 150’ye yakın makine üretiyoruz. İhracatımız % 50’yi geçti. Yeni pazarlar buluyoruz. “KAYM” markasının ülkemizde ve dünyada bilinirliğini artırıyor ve “Türk” kalitesini dünya ile paylaşmanın haklı gururunu yaşıyoruz.
İç piyasada hangi iller daha hareketli?
Anadolu’nun her tarafında varız. İhracatın artması bizi iç pazara eğilme konusunda bir gevşekliğe itti. Bir özeleştiride bulunursak, İstanbul’daki makineciler ile zaman zaman sorunlar yaşıyoruz. Avrupa’dan getirdikleri 2. el ürünleri satmak adına firmamızı, markamızı hedef gösteriyorlar. Bu da menfi bir propagandaya yol açıyor. Bu sene bıçaklar dahil ikinci el makine ticareti serbest bırakıldı; kilogramda 20 dolar vergi geldi. Tüccar ikinci el makineyi ithal ediyor, bunu satmak zorunda. Bunun için ticari menfaatleri doğrultusunda olumsuz eleştirilerde bulunabiliyor. Bu da iç pazardaki pazar payımızı daraltıyor. Son kullanıcımızın söylediklerini bakılmaksızın tüccarlar referans olarak dinleniyor.
Açılır masalı ve programlı makineden sonra yeni neler yaptınız?
En son üç ağız kesim makinesi yaptık. Ebadı 46 x 30 cm. Türkiye’de imalatı yapılmayan ve dünyada sayılı firmanın imalatını gerçekleştirebildiği bir imalatı ülkemize kazandırmanın gurunu yaşıyoruz. Bu imalatımız ile dünyada ve ülkemizde bu işi ne kadar ciddiye aldığımızı ve profesyonellik derecemizi de göstermiş olduk. Makinelerin üzerine açılır masa, kaldırma asansörü, toplama sistemi yapıyoruz. En önemlisi kesilen blok ve etiketlerin yıkılmasını önleyen ön presleme sistemi. Bunu Drupa’da ve Printtek fuarında sergilemiştik. Makineye kağıdı koyuyorsunuz, tıraşını aldınız, etiketini keseceksiniz. Eni 3 cm, boyu 10 cm olsun. Bıçak atıyor. Ön presleme sistemi keserken istifin dağılmamasını sağlıyor. Bıçağın açısı nedeniyle istif kaysa bile yıkılmıyor. Konya’da Erman Ofset’e biri üç bıçaklı, diğeri normal 115 cm kesim makinesi, iki makine kurduk.
Program tarafında yenilik var mı?
Müşteri taleplerine göre programımızı sürekli güncelliyoruz. Programımızda da yenilikler var. CtP ve CIP4 yazılım alt yapısı ile ilgili çalışmalarımız devam ediyor. Bunlar kros bilgilerini bilgisayardan direk almak sureti ile kesim programı oluşturuyor ve kesim hatalarını minimize ediyor.
Program güncellemelerini eski makinelerinize yüklüyor musunuz? Bunun için ücret alıyor musunuz? Eski programsız makinelere program takıyor musunuz?
Tabii ki eski makinelerimize de hizmet veriyoruz. Eski, programsız makinelerden ücret alıyoruz ama zaten programlı olan makinelerdeki güncellemeler için ücret almıyoruz. Markası ne olursa olsun eski makinelere de program takıyor ve işlevselliğini kaybetmiş bu makineleri tekrar iş başı yaptırıyoruz. Tüm elektrik sistemini yeniliyor, lüzumu halinde mekanik sistemini de değiştirebiliyoruz.
Yurt dışında hangi ülkelerden daha çok sipariş geliyor?
Hiç belli olmuyor. Bangladeş’ten, Meksika’dan ya da Fransa’dan gelebiliyor. Amerika’ya bile makine satıyoruz. Bu saydığım her bölgede bayilerimiz de var. Şu anda bir ülkeye 15 adet 115 cm programlı makine vereceğiz.
Yakında katılacağınız fuar var mı?
Printtek Dijital fuarına katılacağız. Dijital ağırlıklı bir fuar olacak. Ambalaj fuarlarına da katılıyoruz ama giyotini bu fuarlarda azaltmak istiyoruz. Basılan kartonu kesecek, katlayacak, yapıştıracak komple hatlar düşünmek gerekiyor. Yurt dışında ise Dubai’de “Gulf Print” var. O da önemli bir fuar.
Geleceği nasıl görüyorsunuz? Bizi kısa ve uzun vadede nasıl bir gelecek bekliyor?
Önümüzde zor bir dönem var. Bu badireyi atlatırız ama sıkıntılı bir süreç biraz devam edecektir. Döviz yükselince faiz düşüyor, faiz yükselince döviz düşüyor; Türkiye ile birileri oynuyor. Bunun tedbirlerinin alınması lazım. Biz de bundan çok etkileniyoruz. Geçtiğimiz hafta Ekim 2018 İstanbul’da Maktek Fuarı vardı. Almamız gereken bir makinenin fiyatı döviz kuru yüzünden 1-1.5 milyon lira arttı. Şu anda düşünüyoruz; 1.5 milyon lira nereden gelecek? 2019 yılında 3.5 milyon TL tutarında yatırım yapacağız. Bu yatırım 3 bıçaklı makinemizin seri imalatına dönük bir yatırım olacak.
Ufukta ne görüyorsunuz?
Üretimin olduğu yerde matbaa ve ambalaj sektörü çalışır. Türkiye’de üretim var ama daha iyisi olabilir. Biz dünyanın birçok ülkesinden çok daha iyi durumdayız. Yunanistan’da, başkent Atina’da 18, Portekiz’in başkenti Lizbon’da 20 matbaa var. Türkiye’de üretim olduğu için matbaaların sayısı ve kabiliyeti sektörü taşıyabiliyor. Dijital baskı her geçen gün yaygınlaşıyor. İnternet ortamı matbaaya olan talebi azaltıyor. Sözleşmeler, makbuzlar, faturalar internete kaydı. Sanayi ürünleri ambalajlanıyor ve iç ve dış pazarda satışa sunuluyor. Ama; matbaanın ve ambalaj varlığını Avrupa’da, Amerika kıtasında büyüterek devam ettiriyorsa bu sektörün küçüldüğü değil teknolojisini devam ettirerek büyüdüğü anlamını taşıyor. Nasıl ofset teknolojisi bir öncekini egale etmişse şimdi de dijitalin ofseti bitirmesine şahitlik edeceğiz gibi görünüyor.