Ali Tamer Ardıç / Genel Yayın Yönetmeni
Geri sayım başladı. Sekiz yıllık aranın son düzlüğündeyiz. Drupa’ya doğru sektör firmaları arasındaki iş birlikleri ve birleşmeler artıyor. Basım sektörünün üretici firmaları arasında 10- 12 yıl öncesinde duymaya başladığımız iş birlikleri devam ediyor. Komori-Landa, Koenig & Bauer-Dust, Heidelberg-Ricoh gibi firmaların iş birliğe ile pazara çıkan makine ve çözümlere yenileri de katılıyor.
İş birlikleri yanında birleşmeler de gündemde. Müller Martini ve Hunkeler gelecek için güçlerini birleştirdiklerini açıkladılar. Daha önce de Kolbus’un cilt bölümünü bünyesine katan Müller Martini Hunkeler birleşmesi ile baskı sonrasındaki yelpazesini oldukça genişletmiş oldu. Koenig & Bauer ve Durst 5 yıl önce kurdukları ortak girişim şirketinde daha fazla Ar-Ge kapasitesi oluşturmayı taahhüt ediyorlar. Oluşumun odağında karton ambalaj ve oluklu mukavva endüstrisi için tek geçişli dijital tabaka beslemeli baskı sistemleri var. Agfa ve Efi de dijital baskı dönüşümünü desteklemek için stratejik ortaklık kurdular. İki firma arasındaki iş birliğinin geniş format inkjet baskı alanında önemli bir dönüm noktası olacağı belirtiliyor.
İlk ayını geride bıraktığımız 2024 yılı birçok açıdan diken üzerinde geçireceğimiz bir yıl gibi görünüyor. Drupa uzun bir aradan sonra gerçekleşmiş olacak ve sektörel heyecanı yükseltip yatırımları ivmelendirecek. Buna karşı bütün dünyada yüksek enflasyon ve bazı ülkelerde resesyon devam ediyor. Yurt içinde ise önümüzde bir seçim var. Seçime odaklı giden süreçte birtakım sorunlar halının altına süpürülmüş durumda. 31 Mart sonrası için ise beklentiler soru işaretleri barındırıyor.
Tek avantajımız krizlerle yoğrulmuş bir hayatın içinden geliyor olmamız. Yakın tarihimizde çok sayıda kriz basamağı var: 1958’de dış ticaret açıkları ve ardından gelen moratoryum (borç erteleme), 1974 ve 1980 petrol krizleri ve 1980 darbesi, 1982 bankerler krizi, 1994’de kamu harcamalarından kaynaklanan yüksek enflasyonun neden olduğu kriz, ekonomik koşulların yine olumsuz olduğu 2001 yılında Milli Güvenlik Kurulu toplantında yaşanan siyasi krizin tetiklediği Türkiye tarihinin en büyük krizi, 2008 küresel ekonomik kriz ve 2018 yılından itibaren her geçen gün etkisi artan döviz ve borç krizi.
Diğerleri gibi bu da gelip geçecek ama maalesef birçok insanımızın canını da yakacak. Bu süreçten en az zararla çıkmayı diliyoruz. İlerleyen sayfalarımızda bu yıl basım işletmelerini bekleyen handikaplar ve fırsatlar başlıklı bir yazımız var. Krizlere çare olmaz ama gözden kaçmış birkaç noktaya dikkatinizi çekecektir.
Ticari hayat için ufuk çok açık değil ama karton ve oluklu mukavva tarafında görüş açısı daha geniş. Bu pencereden giren ışığın tüm sektörü aydınlatmasını diliyoruz.