Firma sahibi Süleyman Tunçbilek ve personeli, Karakuş Makina’dan alınan ve üç aydır kullanımda olan makinanın performans ve kalitesinin yanı sıra özellikle kullanım kolaylığı ve tedarikçi firmanın hızlı ve yetkin servisinden dolayı memnun
Tunçbilek Ambalaj Matbaacılık, 2007 yılında kutu üretimi üzerine faaliyet göstermek üzerine kurulmuş bir işletme. Firma makine parkını zamanla geliştirmiş ve 2019 yılında İvedik Organize Sanayi Bölgesi’ne taşınmış. Bugün makine parkında Roland 300, 5 renk 50 x 70 baskı makinesi, yeni TIANCEN ZLFM 800-SC otomatik selofan makinesi, giyotin, Heidelberg Cylinder (Kazanlı) kesim makinesi, yaldız baskı makinesi olarak kullanılan eski bir Heidelberg ve bir katlama yapıştırma makinesi bulunuyor.
Süleyman Tunçbilek, ağırlıklı olarak kozmetik sektörüne kutu üretimi yaptıklarını belirterek, “Ambalajların yüzde 90’ında selofan kullanıyoruz” diyor ve şöyle devam ediyor. “Daha kaliteli üretim yapabileceğimiz bir selofan makinesi için araştırma yaptık. Mehmet Karakuş bize yardımcı olacağını söyledi ve ondan aldığımız makinadan memnunuz. Selofan uygulamalarımızda kalitemizi arttırdık. Fiyatı uygun ve kullanıcı dostu. Daha hızlı, temiz ve kaliteli üretim yapıyor.”
Tunçbilek Ambalaj’ın müşteri portföyünde kozmetik üreticilerinin yanı sıra medikal sektörü, market grubuna temizlik ve ambalaj malzemeleri veren tedarikçiler bulunuyor. Firma üretiminin %70’ini Ankara’daki müşterileri, kalanını Kayseri, Malatya, Erzurum gibi illerdeki üreticiler için gerçekleştiriyor.
Süleyman Tunçbilek, selofan makinesi yatırımına karar verirken öncelikle makinenin uygulamadaki kalitesine baktığını vurguluyor. Tunçbilek şöyle diyor: “Eski makinelerde toz (pudra) alma tertibatı olmuyor, baskı esnasında mürekkebin kuruması için atılan pudra tozu selofan uygulanırken kâğıt yüzeyinde kaldığından selofan uygulanmış yüzey pürüzsüz olmuyor, yer yer kabarmalar görülebiliyor. Yeni makinemizin otomatik toz alma özelliği var ve iş çok daha kaliteli çıkıyor.”
Personel sorunu, büyümenin önündeki en büyük engel
Süleyman Tunçbilek, piyasada rekabete girmekten kaçınıyor. “Maliyetler çok yüksek olduğundan ve rekabet fiyatları düşürdüğünden; kaliteli, temiz ve az iş yapmayı tercih ediyoruz” diyen Tunçbilek, büyüme konusunda da çekimser. Bu çekimserlik, piyasadaki risklerin yanı sıra esas olarak sektörün ortak sorunu kalifiye personel eksikliğinden kaynaklanıyor.
“Piyasada eleman yetişmiyor ve bulunamıyor” diyen Tunçbilek, kendisi de elini taşın altına koymaya hazır olduğunu belirterek şunları söylüyor. “Bu mesleğin ekmeğini yiyoruz ve vefa borcumuz var. Bu işin devam etmesi lazım. Dört beş yıl meslek okullarından staj için gelen öğrencilerin hiçbiri staj sonrası kalmayınca, çırak yetiştirmeye karar verdik. Şu anda bir çırağımız var, ikincisi gelse yine alırız. Çocuklar arasında okuldan sonra taksi şoförü olacağını, oto yıkamacı açacağını, staja vakit geçirmek için geldiğini söyleyenler vardı. Bu mesleğimizin geleceği için üzücü. Matbaacılar Odası’nın ve meslek kuruluşlarının bu soruna acil olarak el atmaları lazım. Devlet de asgari ücretin üçte birini teşvik olarak veriyor ama daha çok teşvik edilmeleri, işi sevmelerinin sağlanması lazım.”