Fujifilm bu yıl Avrasya Ambalaj Fuarı’na tek stantta katıldı ve hem dijital baskı hem de analog baskı teknolojilerini aynı stantta tanıttı. Fuarda çekilen yer sıkıntısı birçok firmanın fuara katılımının önüne set çekerken Fujifilm için de istenilen ölçekte ve yerde stant bulmayı engellemiş.
Fuarda Fujifilm Türkiye Grafik İletişim Sistemleri Grup Müdürü Ahmet Kocaman’ın fuara ilişkin değerlendirmelerini aldık. “Ofset baskı öncesi, flekso ve dijital baskı tarafında hem inkjet hem toner teknolojileriyle ilgili çözümlerimiz var. Daha büyük stant bulabildiğimiz takdirde makina koyma şansımız da olacaktır” diyen ve fuar ziyaretçilerinin geleceğe yönelik proje ve yatırımlar peşinde olduğunu ve bunun için araştırma yaptıklarını belirten Ahmet Kocaman şöyle devam ediyor:
“Bu yıl fuara ilişkin öngörüler doğru çıktı. Fuardaki yoğunluğun nedeni bence interpack fuarına gidilememesi değil, sektörün büyümeye devam etmesi. Hem Türkiye’de hem de Avrupa’da bazı ekonomik sıkıntılar olmasına rağmen fuara katılım iyi bir durumda. Bölgemizdeki savaşın bitmesi ve özellikle Avrupa’daki resesyonun ve enerji krizinin ortadan kalkmasıyla büyüme trendi çok yukarılara çıkacaktır. O yüzden insanlar geleceğe yönelik olarak projeler ve yatırımlar peşindeler, bunlar için araştırma yapmaktalar. Türkiye’nin zaten eskiden beri süregelen bir stratejik konumu ve önemi var. Doğu Avrupa, Kuzey Afrika, Orta Doğu ve Kafkas bölgesinin merkezi konumunda. Baskı konusunda ambalaj olsun, etiket baskısı olsun bu bölgelere ihracat yapabiliyor ve bu kapasitenin de artabilecek seviyede olduğunu görüyorum.
Avrasya Ambalaj Fuarı’na ziyaretçi ilgisi yoğun. Hem yerli hem yabancı ziyaretçiler var. Özellikle Balkanlardan çok sayıda ziyaretçi var. Yine Rusya, Ukrayna ve Orta Doğu’dan gelenler var. Tüm olumsuz şartlara rağmen, hem lokal hem de uluslararası alanındaki kötü ekonomik ve siyasi durumlara rağmen halen fuara bu kadar yoğun ilgi gösterilmesi sevindirici. Çünkü bu çalkantılar dindiğinde büyük büyüme olacaktır diye düşünüyoruz.”
Fuarda kurdukları iletişim ile, ziyaretçilerin gelecege yönelik projelerini ve düşüncelerini, onların kendi müşterilerinin onlardan neler istediğini sorgulayıp, onlara nasıl daha iyi çözümler sunabileceklerini anlamaya çalıştıklarını belirten Ahmet Kocaman ekliyor. “Sağlayabildiğimiz çözümler konusunda kendilerini bilgilendiriyoruz. Ürünlerimizle ilgili sorulara cevap veriyoruz. Bizim ürün profümüzde olmayanları araştırmak isteyenlere elimizden geldiğince yardım edip ilgili şirketlere yönlendirmeye çalışıyoruz.”
Avrasya Ambalaj İstanbul Fuarı’nın genişlemesi ve katılımcılar için yer bulma ve stantlarını büyütme konusunda yaşanan sıkıntıların tartışıldığı fuarda Ahmet Kocaman fuarda baskılı ambalajın gıda teknolojileri ile bir arada olmasını ama birbiri ile ilintili ambalaj firmalarının yer aldığı salonların da birbirine yakın olması gerektiğini belirterek ekliyor. “Bir stant bir uçta, diğeri diğer uçta olursa ziyaretçiler için sorun oluyor. Fuar ziyaretçisi diğer tarafı başka teknolojilerle ilgili zannediyor, gitmiyor. Fuar yönetiminin bu yapılanmayı yeniden yapması gerekiyordu. Biz de büyük bir yer istediğimizde ancak çok uzak bir salonda yer verebileceklerini söylediler. Oralara da bizim hedef kitlemizdeki müşteriler gitmeyebiliyor. Böyle bir ikilemde kaldığımız için küçük alanda kaldık. Fuarın şekli biraz daha değiştirilebilir. Gıda teknolojileri ayrılabilir. Ambalaj fuarı değil de baskı ve ambalaj fuarı olabilir.”
Kocaman altyapı aksaklıklarının Türkiye’deki fuarlarda maalesef olduğunu belirterek ekliyor: “Avrupa’da fuarlara olan ilgi azalıyor, eskisi gibi değil diyoruz ama onlar fuar binalarıyla, stant düzeniyle, elektrik sistemi ve alt yapı problemlerini çözmüşler. Üstelik makine kurmamış olmamıza rağmen böyle sorunlar yaşayabiliyoruz.
Otopark alanlarının çıkışında tedbir alınmalı, yönlendirmeler yeterli değil, nereye park edilecek bilinmiyor. Trafiğin içinde sağa sola hareket edilirken bu trafiği daha da artırıyor. Düzenleyici kişiler olması gerekiyor. Bir taraftan fuarın yoğun olmasına ve ilginin fazla olmasına sevinirken bir taraftan da akşam nasıl çıkacağız diye düşünmek istemiyoruz.”