Avrasya Ambalaj İstanbul 2024 Fuarına 4. Kez katılan Jetron fuarda 2. Salonda yer aldı.
Jetron Makina San. ve Tic. A.Ş. Türkiye’nin ilk yerli üretim dijital baskı makinelerini üretiyor. Firma plastic şişe, kova, bardak gibi ürünlere baskı yapabilen D2 Shape ve etiket baskı makinesi D2 Roll serileri ile pazarda. 2024 yılından beri ticari satışları başlamış olan D2 Roll LB3550 dijital etiket baskı makinesi stantda çalışır halde gösterildi.
Kendi yazılımlarını da üreten Jetron aynı zamanda kardeş firması Teknoprint’de Bel ve Packz gibi MIS ve baskı öncesi yazılımların Türkiye temsilciliğini de yapıyor.
Jetron standında Genel Müdür Doğa İpek sorularımızı yanıtladı.
- Dijtal baskı makineniz üzerinde yaptığınız yenilikler neler?
Dijital baskı makinelere segmentinde 2 ayrı grubumuz vardı. Bir tanesi direkt ürün üzerine püskürtme yoluyla dekorasyon amaçlı baskı yapan makine segmenti; önceki fuarlarda genelde o makineleri sergilemiştik. Bu fuarda o makinelerin numunelerini sergiliyoruz.
İkinci segment direct to roll dediğimiz segment. Bobinden bobine yani çözücü ve sarıcıyla hareket eden malzemeler üzerine baskı yapan makinemiz. Bu makinemizde kendinden yapışkanlı etiketler, folyo ve kağıt baskıları yapılabiliyor. Bu sene fuara bu serideki LB 3350 makinemizi getirdik. Bu seride dar ve geniş enler var. Bazı farklı ambalajlar için su bazlı çalıştığımız sistemler var ama şu anda ticari olarak hazır olan ilk makinemiz bu.
Yaklaşık 2 sene önce yabancıların beta dediği ilk kurulumumuzu yaptık. İkincisini Boğaziçi Etiket’e bu sene başında kurduk. Buradaki o segmentte üçüncü makine. Önümüzdeki sene seri imalata geçip hem Türkiye hem de diğer ülkelere satmayı planlıyoruz. Dolayısıyla fuarda öne çıkarttığımız, çalışır hâlde gösterdiğimiz ürün single pas dijital etiket baskı makinemiz.
Bizim teknolojimiz inkjet LED UV. Dakikada 50 m hızla 35 santim ene kadar beyaz + CMYK baskı yapıyoruz. 20 ve 35 cm olmak üzere 2 genişlikte makine üretiyoruz. Kasa değişmiyor. Müşterinin ihtiyacına göre renk sayısı ve baskı genişliğini ilk yatırım sonrasında da değişebiliyor. Yatırıma tek renk bir baskıyla da, CMYK ile de başlanabilir. CMYK ile başladıktan sonra beyaz, sonra dijital lak eklenebilir. Geniş gamut yapmak isteniyorsa CMYK’nın yanına orange-green veya orange-viyolet ekleyebiliyoruz.
Makine kasalarımız 7 renge göre yapılandırıldı ve modüler bir yapıya gittik. Aynı şekilde açıcı ve sarıcı tarafında da aynı şeyi yaptık. Artık tek bir şaşe değil ayrılabilen bir şase var. Sarma tarafına dijital soğuk varak gibi ek bir aparat takılması istenirse bu yapılabilir. Giriş tarafına bir flekso ünitesi istenirse bunun alt yapısı da mevcut.
“Geldiğimiz noktada çok gururluyuz”
Analog makineyi dijitalleştirmektense dijital makineyi analogla birleştirmek daha kolay. Onun altyapısını hazırlamış olduk. Dolayısıyla şu anda geldiğimiz noktada bir kere çok gururluyuz. Çok mutluyuz, hem baskı kalitemiz anlamında hem makinemizin dayanıklılığı anlamında. Makine 600×1200 dpi baskı yapıyor. CMYK baskılarımızda çok daha hassas noktalama yapabiliyoruz. Yani baskı kalitemiz dünyada bilinen iyi markaların çoğundan iyi veya aynı düzeyde.
Bizim makine mimarisinde de farklılığımız var. Baskı mürekkeplerinde farklı sıvılar için farklı kafalar kullanıyoruz. Mesela beyaz ve dijital lak çok daha yoğun basılmak istenen mürekkepler. Bunlar için kullandığımız kafalar nispeten biraz büyük noktacıklı ama fazla sıvı verebilen kafalar ve ona göre kafa kullanıyoruz. CMYK kısmı biraz daha hassas, ufak noktaların alınması gerekiyor oralarda başka kafa kullanıyoruz.
- Yazılım size mi ait?
O da yine fark yarattığımız bir kısım. Çünkü hazır yazılımlar maalesef Türkiye’deki operatörlerin kullanabilmesi için çok karmaşık. Bizim arayüzler çok daha basit. Hataya yer vermeyecek halde tasarlıyoruz ama arka tarafta çok kuvvetli fonksiyonlarla destekliyoruz. Renk yönetimi, ölçümler, değişken data, hazırlık, bunların hepsi yine dünyadaki iyi firmaların kullandığı komponentler kullanılarak yapılan işler. Ama arayüzler tamamıyla bizim yazılım departmanından çıkan sahadaki operasyona en uygun, en basit ve dediğim gibi hata yapmayı engelleyecek şekilde kurgulanmış durumda.
- Matbaacılar sizin makineyi neden tercih etmeliler, servis konusunda nasıl bir alt yapı sunuyorsunuz?
Uygun fiyatlı, yüksek kaliteli makine arayanlar için en iyi çözüm bizde. Hem baskı kalitemiz hem de makine içerisinde kullanılan yardımcı aparatlar yüksek kaliteli. Koronamız Danimarka’dan geliyor. Temizlik ürünlerimiz İngiltere’den geliyor. BST kullanıyoruz. Tüm servo motorlarımız en son, en modern otomasyon altyapısına sahip Beckhoff firmasından geliyor (Almanya’daki çok iyi bir teknoloji üreticisi). Bu komponentleri bir araya getirip en makul ticari şartlarda satabiliyoruz. Bizim en büyük avantajımız bu.
Bunu sadece donanım olarak yapmıyoruz, yazılım olarak da destekliyoruz. Yine çoğu firmada opsiyon olan veya çok farklı, çok yüksek fiyatlar gerektiren fonksiyonları standart yazılımımızda ücretsiz veriyoruz. Ve yine dijital baskının verimli çalışabilmesi için gerekli tüm araçları sağlayarak yapabiliyoruz bunu.
Bu işin ticari kısmı bir de bunun bahsettiğiniz üzere servis kısmı var. Dijital makinalar nispeten komplike ve biraz da nazlı makineler. Farklı mühendislik disiplinlerinin bir araya getirilmesi ile üretilen makinalar. Yazılım, otomasyon, elektronik, mekanik, kimya bilmek lazım. Dolayısıyla bunların servisini vermek da kolay birşey değil. Biliyorsunuz biz senelerdir, disribütörlük yaptık. O zaman da en büyük sıkıntımız ana firmayla müşteri arasındaki o hem teknik hem ticari köprüyü kurabilmekti. Genelde arada sıkışırdık. Şimdi kimseye bağımlı değiliz. Makineyi yapan ve sahada makinenin servisini, makinanın iyi çalışmasını sağlayan insanlar aynı insanlar. Bu büyük bir avantaj. Dolayısıyla o anlamda da çok farklı olduğumuzu düşünüyoruz. Herhangi bir parça bekleme durumumuz yok. Herhangi bir yurt dışı mühendisten “bu problemin çözümü nedir” diye bir şey beklememize gerek yok. İlk ağızdan makineye yapan kişi teşhisini koyup makineyi çalışır hale getirebiliyor.
- Yerellik konusunda neler söylersiniz?
Ürettigimiz makine tamamıyla bizim mühendisliğimizin ürünü. Tasarımdan mekaniğe, otomasyondan yazılıma, devreye alınmasından servisine kadar tamamıyla bizim mühendislerimiz yapıyor. Elbette ki yurt dışından bazı komponentler kullanmak zorundayız. Baskı kafaları, Led UV lambalar, motorlar gibi… Çoğu bileşenin yerli muadini bulmakta zorlanıyoruz ama gözümüze kestirdiğimiz hazır aldığımız parçaların hepsini burada nasıl yapabiliriz diye araştırıyoruz. Bunları kendi bünyemizde veya partnerlik ilişkileri ile Türkiye›de kendi alanında uzman bir firmayla iş birliği yaparak burada üretmeye çalışıyoruz. Mesela mürekkep besleme sistemleri komplike sistemler. ilk makinelerimizde bunları yurt dışından hazır almıştık. Şu anda artık kendi mürekkep besleme sistemlerimizi kullanıyoruz. Üretimde yerlilik oranını arttırmaya çalışıyoruz. Kamera kontrol sistemlerinde BST ile de çalışıyoruz ama bir yandan belli fonksiyonları biz nasıl yapabiliriz diye de araştırıyoruz. Lambalar için Türkiye›deki tedarikçilerimizle beraber çalışıyoruz. Bu tabii kolay ilerlemeyen bir konu ama hem makine yapmak hem de bu makinenin yanında yan sanayi dediğimiz teknoloji konularını da geliştirmek için elimizden geldiğince çabalıyoruz.
- Üretim kapasiteniz nedir? Önümüzdeki süreçte nasıl yol alacaksınız?
Yeni makine yapmaya başlayan veya yeni ürün çıkartmak isteyen firmaların belli fazları var. Birincisi ARGE kısmı, ikincisi ilk prototip ürünlerin çıkması, üçüncüsü ürün ticarileştikten sonra seri üretime geçilmesi. Bu sene itibariyle ücüncü aşamaya gelmeyi planlıyorduk ama mevcut ticari durumlardan dolayı biraz yavaşladık. Seneye seri imalata geçiyoruz. Etiket makinemizde hedefimiz senede 10 makine civarında bir kapasiteye ulaşmak. Belli bir adımı attıktan sonra onu çoğaltmak ve büyütmek daha kolay. İnşallah 2025’de bunun da altyapısını atmış oluruz.
Sizin yazılım tarafınız da var. En son Bel temsilciliğini aldınız. Bu alanda durum nedir?
Yazılım hem dijital hem de analog baskının olmazsa olmazı. Eskiden bir iş 3 günde basılıyordu. Yani adetler çok uzundu. Iş yükü baskı makinesindeydi. Şimdi artık iş yükü planlamada, fiyatlamada, baskı öncesinde. Çünkü bir işi bir saate basıp, bitiriyorsunuz. Evet, makineler hızlı, dijital makineler çok pratik ama bunun mutfağını ve planlamasını doğru yapmadığınız sürece sıkıntı doğabiliyor. Dar boğaz makinadan çok planlama veya baskı öncesinde oluyor. Bizim zaten Teknoprint firmamız bu işte uzmanlaşmış bir firma. MIS yazılımları tarafında piyasada iyi bilinen uluslararası firmalar var ama onların baskı ve baskı süreciyle ilgili bilgileri kısıtlı. Ticari konularda, finans konularında çok iyiler ama baskıya geldikleri zaman çok basit fonksiyonlar sunabiliyorlar. Bu noktada uzmanlaşmış bir MIS sistemi gerekiyordu. O yüzden Bel firmasıyla bir işbirliği yaptık. Onların çözümlerini Türkiye pazarına sunmaya başladık.
Onun yanında Hybrid Software zaten bizim 7 senedir distribütörlüğünü yaptığımız bir firma. O da baskı öncesinde hem iş akışı anlamında hem de ambalajın ve etiketin gerektirdiği komplike baskı öncesini çok daha pratik yapan araçlar sunuyor.
Cloudflow iş akışı tarafından şu anda 2 kurulumumuz oldu. Biri Çakırlar’da diğeri PrintPark’ta.
Saga bizim geliştirdimiz bir yazılım. Saga’yı kendi dijital baskı makinemizin dosya yönetimi için kullanıyorduk. Bir sürü farklı müşteriden farklı dosyaları alıp işlemek zorunda olan firmaların bu dosyaları doğru bir şekilde yönetmesi, onay alabilmesi veya dijital baskı veya analog baskı gibi tekniklere doğru şekilde yönlendirilmesini sağlayan bir program. Tamamıyla browser üzerinde çalışıyor. Hem uzaktan hem lokalde profesyonel şekilde çözüm sağlayabiliyoruz. Özellikle baskı öncesindeki dosya karmaşasını derli toplu bir şekilde yönetmeyi sağlıyor.
- Avrasya Ambalajın bu yıl nasıl geçti, memnun musunuz?
Avrasya Ambalaj Fuarı bizim göz bebeğimiz. Türkiye›de hem ambalaj üreticilerini hem bu sektöre tedarik sağlayan bizim gibi makine firmalarını veya malzeme firmalarını bir araya getiren nadir fuarlardan bir tanesi. Buraya katılmak borcumuz boynumuzun borcu. Onun haricinde hem komşu ülkelerden gelen hem Türkiye›den gelen düzgün katılımcılar, düzgün ziyaretçiler görüyoruz.Makinelerimizi, teknolojileri gösterme imkanımız oluyor. Burada aynı zamanda katılımcı olan potansiyel müşterilerimizle dirsek teması yapabiliyoruz. Onları kendi stantlarında ziyaret ediyoruz. Onlar gelip bizim teknolojilerimizi görüyor. Dolayısıyla bir çatı altında birden farklı kitleye çok kolay bir şekilde ulaşabiliyoruz. O anlamda bizim için güzel bir fuar. Fuarı elimizden geldiğince destekleyip hatta metrekarelerimizi büyütüp katılmaya devam etmeyi düşünüyoruz.
- Avrasya Ambalaj artık kabına sığamıyor. Sizce bu fuar bölünmeli mi?
Fuarın bölünmesinin avantaj ve dezavantajları var. Bir çatı altında sektörü temsil eden farklı parçaları bir araya getirmek önemli, bölünürse bu dezavantaj. Yani burada dolum makinesi, paketleme makinesi yapan firmalar var. Bizim gibi baskı makinesi imal eden firmalar var. Klişe, CTP gibi baskıyla alakalı çözümler sunan firmalar, malzemeciler var. Profesyonel ambalaj üreticileri vs. var. Bunların hepsinin bir arada olması bu fuarın güzel yanı. Ancak ziyaretçi tarafından bazen karışıklık olabiliyor. Yer de limitli dediğiniz gibi, bölmek o anlamda biraz avantajlı olabilir. Fuarın bölünmesi tartışmaya açık ama ben de net değilim bu konuda. Belki makineler için özel bir fuar yapmak mantıklı olabilir ama bunun da her sene yapılması mantıklı değil. 2 sene belki 4 senede bir, yani drupa ile çakışmayacak şekilde bir ayarlama yapılabilir. O baskı kısmıyla alakalı farklı bir yaklaşım getirir ama tek çatı altında toplanma konusunu bu sefer kaçırmış oluruz.
Endüstriyel baskıyı kapsayan şu anda Türkiye’de bir fuar yok. Böyle bir fuar hem Sign, Fespa gibi dijital kısmını hem de bizim gibi endüstriyel kısmı kapsayabilir. Trend, fuarlardan firmaların yaptıkları özel etkinliklere doğru gidiyor ama fuarlar bence hâlâ önemli. Hazırlık süreçleri zor da olsa burada bir araya geliyoruz ve bu fuar da verimli geçiyor. Bunu kaybetmemek lazım.