Türk basım sektörünün öncü ve güçlü firması Ertem Basım, tabaka ofset bölümüne yeni bir Heidelberg baskı makinesi ilave etti. Firma, 4 yıldır kullandığı Heidelberg Speedmaster XL 106’sını, yeni bir Speedmaster CD 102 ile değiştirdi.
Kitap baskısında kapasite, kalite ve teknoloji olarak öne çıkan Ertem Basım, son yatırımı ile düz ofset makina parkındaki 70 x 100 makinalarını tek bir formata getirerek, otomasyon ve verimliliğini arttırdı. Firma, üretim parkına kattığı CD 102-5+L makina ile 1 ayda 4.750.000 tabaka baskı yaparak kırılması güç bir rekora da imza attı (5 Temmuz – 5 Ağustos arası).
Heidelberg Türkiye Genel Müdürü Selkut Engin, Lojistik ve Satın Alma Yöneticisi Pelin Hacaloğlu, Bölge Satış Müdürü Yasin Meral ve Ertem Basım’ın sahibi Mustafa Ertem ile 8 Ağustos’ta Ertem Basım tesislerinde yaptığımız röportaj sırasında baskı sayısı 4.997.000 tabakaya ulaşmıştı. Son yıllarda hemen hemen her yıl büyük bütçeli 1 ya da 2 yatırım yapan Ertem Basım’da düz ofset makina parkındaki makinaların tamamı Heidelberg markasını taşıyor.
Heidelberg XL 106 ile dört yılda 180 milyon baskı yapıldı
Hem web ofset hem de tabaka ofset makina parkına sahip olan Ertem Basım, 2014 yılında makina parkına kattığı Heidelberg Speedmaster XL 106 ile, dört yıl gibi bir sürede, dünya ortalamasının çok üzerinde, 180 milyon baskı yapmış ve makinayı iki katı kadar verimlilikle kullanmış. Bu kadar verimli kullandığı makinasını değiştirme nedenini Mustafa Ertem şöyle açıklıyor:
“Çok verimli ve yüksek tirajlı makinamız ambalaja yönelik olduğu için kalıp boyutları diğer makinalarımızdan farklıydı. 5 yıl içinde XL 106’yı çok yoğun kullandık ama biz eğitime yönelik bir matbaa olduğumuz için tek tip kalıp kullanmanın bizim verimliliğimiz açısından daha sağlıklı olacağını düşündük. Heidelberg’den gelen çok güzel bir teklifle XL 106-5+L makinamizi CD 102-5+L ile değiştirmiş olduk. Şu anda ofset bölümümüzdeki tüm makinalarımız Heidelberg’in 102 formatında oldu.
Heidelberg Speedmaster CD 102 modeli, dünya çapında 60 bin ünite civarında satışla kendini ispatlamış bir makina.
Ertem Basım’a kurulan yeni makinanın bir aylık baskısı 4,7 milyonu bulmuş
CD 102-5L ofset baskı makinasının bir aylık baskısı 4,7 milyonu bulmuş. Bu yılda 56 milyona denk gelecek çok ciddi bir baskı sayısı.
Heidelberg Türkiye Genel Müdürü Selkut Engin “Bu rakamlar yüksek verimlilikte çalışmayı gerektirir. Makina çok önemli bir etken ama Mustafa Bey’in ekibi ve iş süreçleri yönetimi de çok önemli” diyor.
Ertem Basım, tabaka ofset makinalarıyla ağırlıklı olarak yurt dışına baskı yapıyor. Bunun yanı sıra ciddi miktarda kültür yayını mevcut ve ayrıca destek verdiği eğitim kurumlarının yayınları var. Bu yoğunlukla Ertem Basım’ın ofset makinaları Haziran ayından bu yana tatil günleri de dahil olmak üzere 24 saat çalışıyor.
Yayın işi dönemsel ama Ertem Basım için öyle değil. Mustafa Ertem “Mayıs ayından Ekim’e kadar yoğun dönemimiz. Bu dönem kitaplar hazırlanıyor. Eğitimde her dönem çocukların kitaba ihtiyacı var. Okullar açıldıktan sonra egzersiz kitapları, sınav kitapçıkları, optik okuyucu kağıtları gündeme geliyor. Bunların hepsini yapıyoruz. Eğitimdeki derneklerin yaptığı üniversite hazırlık sınavlarının organizasyonunu yapıyoruz. 300-400 bin öğrencinin sınav kitapçıklarını gönderiyor, karneleri döküyoruz, okumalarını yapıp yolluyoruz. Optik okuyucularımız da var. Ümitköy’deki yerimizde de bu iş için 30 kişi çalışıyor” diyor.
Selkut Engin “Kriz piyasayı bozan oyuncuları piyasanın dışına çıkarttı”
Heidelberg Türkiye Genel Müdürü Selkut Engin bu mali yılda Türkiye’ye 80 ünite üzerinde Heidelberg baskı makinası getirmeyi hedeflediklerini açıklıyor. Makina kurulumlarının Heidelberg’in mali yıl bitimi olan 31 Mart 2020’ye kadar gerçekleşmesi bekleniyor.
Türkiye’de sektörel anlamda ciddi durgunluk yaşanırken 80 ünite tabaka ofset baskı makinası satışı öngören Heidelberg Türkiye’nin Genel Müdürü Selkut Engin Matbaa Haber’in sorularını cevaplarken şu açıklamaları yapıyor:
“Geçtiğimiz yıl 1 Ağustos’ta göreve geldiğimden bu yana aktif olarak sahada tüm müşterilerimi ziyaret ediyor, onların iş yapılarını anlamaya çalışıyorum. İçinde bulunduğumuz bu ekonomik çalkantı dönemi mali yapısı güçlü ve kurumsal firmalara işini daha iyi, daha düzgün yapma fırsatı tanıdı. Piyasayı bozan, gereksiz fiyat rekabeti yaratan oyuncuları da piyasanın dışına çıkarttı. Kriz aynı zamanda bir fırsattır. İşini düzgün yapan, sermayesi güçlü, ihracatçı firmalar daha iyi hizmet vererek yatırım yapmaya başladılar. Bu gözlemimiz Türkiye’de işin daha iyiye gideceğini gösteriyor.
80 ünitenin içinde hem ticari, hem ambalaj hem IML var. IML piyasası dünyada her yıl yüzde 4,5-5 oranında büyüyor.
Türkiye IML’de dünyada ikinci üretici ülke. Türkiye’nin ikinci konuma gelmesinde Korsini ailesinin önemli bir vizyonu, büyük bir başarısı söz konusu. Rahmetli Piero Corsini ve Enrico Corsini farklı bir iş yaratma arzusu ile, bu işin Ülkemiz’de büyümesine öncülük ettiler. İzmir Serbest Bölgede, tamamen ihracata yönelik olarak kurdukları tesislerde, Heidelberg marka makinalara yatırım yaparak, bir dünya devi olma yolunda ilerliyorlar. Korsini, Heidelberg’in ürün ve hizmetlerine güvendi ve Heidelberg ile yoluna devam ediyor.
Mustafa Ertem: “Güvenilir bir firmaysanız kriz dönemlerinde tekrar bir yerlere gelebiliyorsunuz”
Mustafa Ertem, her yıl verimliliği arttırmak üzere yatırım yapan bir yönetici ve kat ettiği yolda birçok krizle başa çıkmış bir duayen.
“Kriz dönemleri yatırıma dönüşebiliyor. Seksenli yıllarda da krizler yaşadık hepsinde bir basamak yukarı çıktık. 1994 yılında yaşadığımız krizde dövizin bir gecede %100 arttığı, yıllık faizin %1000’lere geldiği dönemleri yaşadık. Biz o zaman da bir basamak yukarı çıktık. 2000 krizinde ölüyoruz bitiyoruz derken tekrar yukarı çıktık. 2018 Ağustos’unda dövizle gelen depremde kur farkları yüzünden ‘Galiba yolun sonu’ derken yine büyüdük, Speedmaster CD 102 yatırımı yapabilir hale geldik” diyor ve devam ediyor.
“Şöyle bir örnek vereyim: Kriz ortamlarında Heidelberg yapımızın sağlam olduğunu gördü, bize güvendi, makina verdi. Yine aynı şekilde Komori web ofset baskı makinalarını aldık. Kriz ortamlarında güvenilir firmaysanız tekrar bir yerlere gelebiliyorsunuz.”
Mustafa Ertem’e başarısının sırrını sorduğumuzda Ertem’in yanıtı çok net: İşine aşık olmak ve işini doğru yapmak.
Mustafa Ertem sektörde trendleri belirliyor
Öyle ki Mustafa Ertem tatile çıktığında ya da bir geziye gittiğinde “Benim burada ne işim var, neden işimin başında değilim” diye rahatsızlık duyuyor. Ne yazlık ev almak ne de sektör dışı yatırım yapmak aklının ucundan bile geçmemiş. Onu mutlu kılan şey, bastığı ürünler. “Heatset’lerden çıkan kitaplara bakıyorum. Ne güzel kitap, düz ofsette basılmış gibi, çocuklara bunları vereceğiz, diyorum” diyor.
Onu her yıl yatırıma yönlendiren ve daha iyiyi daha verimli olanı arayan itici güç kişilik yapısı.
Lise son sınıfta 58 kiloluk kekeme bir gençken haltere başlayan ve 20 kg’lık barı kaldıramazken inat ederek Türkiye rekorları kıran ve Balkan şampiyonu olan, kekemeliğini yenen ve sürekli kendisiyle yarışan bir Mustafa Ertem var. Tutkuları da var elbet. 53 yaşında başladığı motosiklet sporuna halen devam ediyor ve her yıl gittiği Alp dağlarında “Deli gibi” motor kullanıyor.
Bu yapı, bu ruhla çalışma arkadaşlarını iyi seçiyor ve iyi bir ekip oluşturuyor. Kendilerine özgü bir program yazdırmak için 3 yıl uğraşıyor. Spiralli kitap siparişleri aldığında ‘PVC’de zehir var çocuklarımıza geçmesin’ diyebiliyor ve PET 01 kullanıyor ve yine aynı ruh ile “Yakında Coldset Webler bitecek bunun öncüsü olmak istedim sadece” diyor.
Yeni bir üretimle, vitrinde iyi duran, kapalı olduğu zaman spirali gözükmeyen, sırtı olan, karton kapak kitaplar yapıyor. Ayrıca ihracatçı bir firmaya defter üretiyor.
Heidelberg Türkiye Genel Müdürü Selkut Engin “Ertem Basım Ankara’da yayın sektöründe amiral gemimizdir. Çok büyük ve önemli bir firmadır. Mustafa Bey sektörde trendsetter’dır. Yani yeni Trendi o belirliyor, vizyonu ile öngörebiliyor, onun öngörüsü ile diğerleri de hareket edebiliyor. Biz de kendisinden yararlanıyoruz, projelerimizde onu referans gösteriyoruz. Bizim için kararları ve yatırımları çok büyük anlam ifade ediyor. Mustafa Bey’in davetimizi kırmayıp Ambalaj Günleri’ne gelmesi bizim nezdimizde farklı bir anlam buldu. Mustafa Bey, sektörde kabul görmüş, herkesin saygısını kazanmış, işini iyi yapan, Heidelberg’in de gururla hizmet ettiği bir müşterimiz” diyor.
Mustafa Ertem: “İki ofset alıp matbaa tabelası asmak eski Cağaloğlu’ndaydı”
Ertem Basım hassas bir iş yapıyor. Birçok yayınevi milyonlar değerindeki kağıtlarını, kitaplarının basımı için firmaya teslim ediyor. Mustafa Ertem “Gereken bütün önlemleri alıyoruz, sigortalarını yaptırıyoruz ve sağlıklı ve kaliteli bir iş teslim ediyoruz. Piyasada temiz bir isim sürdürdüğümüz için bir yayınevi bize geldiğinde kırtasiyeler de ‘Bu yayınevi tertemiz bir yerle çalışmaya başladı, biz bu yayınevine güvenebiliriz’ diyorlar. Bizde böyle bir ölçek de var. Yeni çalışmaya başladığımız bir yayınevi önceleri 5-6 bin kitap basarken iki yıl içinde 90 bin kitaba çıktı” diyor ve matbaacılığın evrildiği yönü şöyle anlatıyor:
“İki ofset alıp matbaa tabelası asmak eski Cağaloğlu’ndaydı. Şimdi böyle bir şey yok. Baskı öncesi ve baskı sonrası var. Tam organize olmak gerekiyor; her şeyi dışarıdan alarak çözemezsiniz. Biz ambalajcı değiliz ama kendi kullandığımız kutuyu da burada üretiyoruz. Kurutmalı webler çok karmaşık, zor makinalar. İyi operatörlere ihtiyacınız var. Her arızada eleman getiremezsiniz. Mühendisleriniz, teknikerleriniz de olacak. O yüzden biz bütün elemanlarımızı yetiştirdik. Ben weblerde kendi teknik kadroma sahip olmasam bu makinaları 24 saat çalıştıramam.
Ayrıca torna tesfiye atölyemiz de var. Geçenlerde Coldset web’de hareket mili dişlileri sıyırdı attı; dişliyi atölyemizde yaptık, taktık, makinamızı çalıştırdık.”
Tabaka ofsetlerin teknik servisinde ise yanında Heidelberg var. Heidelberg Türkiye, Teknik Servis personellerinin eğitimi için her yıl 150 bin EURO civarında harcama yapıyor. Servis elemanlarını İngilizce öğrenmeleri konusunda da destekliyor.
“Dijital mecralar matbaa sektörünü yok edemeyecek, okullarda kitap hep olacak”
‘Baskı ölüyor söylemi hakkında ne düşünüyorsunuz’ sorumuzu Mustafa Ertem şöyle yanıtlıyor: “Artık daha az okuyoruz. Okuma alışkanlıklarımızı kaybetmemiz demek matbaa sektörünün küçülmesi anlamına geliyor ama bir de gerçek var; çocuklarımız okula gidiyor. 2006 yılında tabletler denendi. ABD, Belçika, Hollanda denedi ama bu sistem çöktü. Çocukların eline yine kitaplar verip okuma alışkanlığı kazandırmaya çalışıyorlar. Sosyal medya, gazeteler her şey internette. Ben bile gazetemi telefonumdan, bilgisayarımdan okuyorum. Bu durum sektörü daraltıyor ama dijital mecralar hiçbir zaman matbaa sektörünü yok edemeyecek. İyi ve kaliteli ürünler çıkartırsak bu kitaplar okullarda her zaman okunacak.”
“Tablet eğitimi ve dijital kitap tutmadı, kitaba geri dönüş destekleniyor”
Selkut Engin ise konuyu başka bir yönden ele alıyor: “Dünyada iklim değişikliği, sera gazlarının salınımı konusunda toplumu bilinçlendirmek için kampanyalar yürütülüyor. National Geographic, BBC Earth gibi kanallar elimizdeki telefonların, dijital kitapların saldığı radyasyonun çocuklara ne kadar zarar verdiğini, dünyamızı nasıl hızla yok ettiğini anlatıyorlar. Tüm bunlar anne ve babaları bilinçlendiriyor ve kitaba geri dönüş sağlıyor. Ben TÜYAP kitap fuarına her yıl kızımı götürüyorum. Son yıllarda daha kalabalık oluyor. Kitap okumak için aldığım Amazon Kindle gerçekten insanın gözünü yoran bir okuma cihazı, okuyamadım, bıraktım.”