İzmir Ticaret Odası (İZTO), Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) ve İzmir Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği (İESOB) iş birliğinde 10 Ekim’de İzmir Ticaret Odası ev sahipliğinde düzenlenen “Son Ekonomik Gelişmeler Işığında Kâğıt, Etiket, Ambalaj ve Matbaacılık Sektörünün Geleceği Paneli” ile kâğıt, etiket, ambalaj ve matbaacılık sektörü temsilcileri ortak bir platformda buluştu. Sonuç Bildirgesi’nde sorunlar ve çözüm önerileri sıralandı.
Panelin açılış konuşmaları İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, İzmir Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Mutlu ve Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar tarafından gerçekleştirildi. Konuşmacılar, sektördeki maliyet artışlarına dikkati çekerek, işletmelerin kapanma noktasına geldiğini, 11 yayınevinin kepenk kapattığını vurgularken, yerli ve milli yatırımlara ve uzun vadeli çözümlere ihtiyaç dile getirildi.
Panelde ‘Dünden Bugüne Kâğıt Sektöründe Üretim ve Ticaret’, “Matbaa Sektörünün Mevcut Durumu ve Fiyatlandırma Politikaları’ ile ‘Ambalaj Sektörünün Mevcut Durumu ve Finansman Sorunları’olmak üzere üç başlık altında konuşmalar gerçekleştirildi.
Dünden Bugüne Kâğıt Sektöründe Üretim ve Ticaret başlığı altında; Ege Bölgesi Sanayi Odası 22. Kâğıt ve Kâğıt Ürünleri Sanayi Meslek Komitesi Meclis Üyesi Ferit Kora ve İzmir Ticaret Odası 36. Matbaacılık Grubu Meslek Komitesi Meclis Üyesi Mustafa Tüzün; Matbaa Sektörünün Mevcut Durumu ve Fiyatlandırma Politikaları başlığı altında İzmir Ticaret Odası 36. Matbaacılık Grubu Meclis Üyesi Sinan Yolcu, Ege Bölgesi Sanayi Odası 23. Basım Yayım Sanayi Meslek Komitesi Meclis Üyesi Doğan Albak, İzmir Matbaacılar Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı H. Ceyhun Geçtan ve Ankara Matbaacılar, Ciltçiler ve Sanatkârlar Odası Yönetim Kurulu Başkanı ve Türkiye Matbaacılar Konfederasyonu Başkanı A. Hüseyin Gürbüz; Ambalaj Sektörünün Mevcut Durumu ve Finansman Sorunları başlığı altında; Ege Bölgesi Sanayi Odası 22. Kâğıt ve Kâğıt Ürünleri Sanayi Meslek Komitesi Meclis Üyesi Nail Fatih Aracı ve Ege Bölgesi Sanayi Odası 22. Kâğıt ve Kâğıt Ürünleri Sanayi Meslek Grubu Üyesi İsa Doğanlı birer konuşma yaptılar.
Panelde sektörün durum tespitinde dile getirilen bazı hususlar:
SEKA’nın 8 bölgedeki tesislerinde; 510.000 ton selüloz, 200.000 ton 1. hamur ofset / karton, 230.000 ton kraft kâğıdı ve 182.000 ton gazete kâğıdı üretilirken, şu an SEKA özelleştirme adı altında yok edilmiştir; Çaycuma ve Dalaman tesisleri özelleştirme sonrası kısmi olarak çalıştırılmaktadır ve diğer tüm tesisler hurdacılara kilo ile satılarak arazileri başka amaçlarla kullanılmıştır.
Selüloz ve Kâğıt Sanayi Vakfı verilerine göre 2017 yılında ülkemizde; 1. hamur ofset/ kuşe, sargılık kâğıtlar, oluklu mukavva kâğıtları, kartonlar, temizlik kâğıtları ve diğer çeşitlerde olmak üzere 4.356.000 ton kâğıt üretilmiş, buna karşılık iç tüketim 6.325.000 ton olarak gerçekleşmiş ve 1.200.000 ton karşılığı kutu, ambalaj, fotokopi kâğıdı, bobin kâğıt, karton, temizlik kâğıtları ihracatı ilave katma değer yaratılarak gerçekleştirilmiş, neticede; 2.800.000 ton muhtelif çeşitte kâğıt ithalat ile karşılanabilmiştir.
Selüloz fiyatlarında dolar bazında % 80 civarında artış meydana gelmiş, dünya genelinde tüm kâğıt gruplarında ortalama fiyat artışı avro ve dolar bazında % 28 olmuş, bu uluslararası fiyat artışlarına ilave olarak 2018 yılının ilk 9 aylık döneminde Türkiye’de sepet döviz kurunda meydana gelen % 60’lık kur artışı sonucunda kâğıt fiyatları TL bazında %100’ün üzerinde artmıştır. Bu da sektörde finansman ihtiyacı anlamına gelmektedir.
Ülkemiz ekonomisinin mevcut konjonktüründe kredi verme iştahları kalmayan bankalar kaynak toplamak için yüksek mevduat faizleri teklif ederken, ticari kredi faizleri %40’lara KOBİ’ler için ise bu oranlar % 50’lere kadar dayanmıştır.
Şu an piyasada TL’sına uygulanan % 40 ve dövize uygulanan % 8-9 faiz oranı üretici ve satıcıları peşin satış yaparak fiyat garantisi sağlamaya zorluyor. Sektörde ticaret peşin ve nakit olarak devam ettirilmeye çalışıyor ve bunun sürdürülebilir olması için likidite ihtiyacı var.
Türkiye’nin nüfusunun 2050 yılında 95 milyonu bulacağı öngörülüyor. Avrupa ülkelerinde kişi başı kâğıt tüketimi yıllık 250 kg. civarında iken, ülkemizde 75 kg. olduğu bu nedenle önümüzdeki yıllarda kâğıt tüketiminde talep artışının devam edeceği düşünülüyor.
Ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik durumun piyasadaki işleri neredeyse yarı yarıya düşürdüğü belirtilerek, maliyetlerin bu kadar yüksek olduğu bu dönemde bir de talep yetersizliği nedeniyle yapacak iş bulmakta zorlanıldığı, alırken de, üretirken de, satarken de, zarar edilen bir dönemden geçildiği dile getiriliyor.
Aşırı artan ham madde ve finansman maliyetleri sektörü zora sokuyor.
Makine üretimi yapılamasa da, kâğıdın % 80’i ithal edilmek zorunda olsa da sektörün ihracat yeteneğinin olduğu, işçilik maliyetlerinin ihracat konusunda sektörün en büyük avantajı olduğu ve şu an ki ekonomik ortamda doğru değerlendirilmesi gerektiği vurgulanıyor.
Ekonomik sorunlar sektördeki birçok firmanın kapanmasına ya da daha kötüsü iflas etmesine sebep olacak.
Sektörün tükettiği ham madde ve kullandığı makinelerin çok küçük bir kısmı ülkemizde üretiliyor.
Pazar payının daralması, hem rekabetin sertleşmesini hem de kârsızlığı beraberinde getirerek firmalara ve sektöre ciddi oranda zarar veriyor. Bir işletmeyi bekleyen en büyük tehlike kâr etmeden çalışmak zorunda kalmasıdır.
Geçmişte müşteriler firmaları finanse ederken şu an firmalar müşterilerini finanse ediyorlar ve bu durum ticaretin doğasına aykırıdır. Bu noktaya gelinmesinin nedeni sektörde matbaaların teknolojik matbaa makinalarının arz talep dengesinin bozması ve rekabetin had safhaya ulaşmış olmasıdır.
2006’dan 2018’e elektriğe, işçiliğe, kiraya, malzemelere zam gelirken verilen fiyatlar neredeyse aynı kalmıştır.
Peşine dönen ticaret sonucunda, Esnaf Odaları’na kayıtlı dört binin üzerinde küçük ve orta ölçekli matbaa yeterli sermayeleri olmadığı için bu durumdan çok daha fazla etkilenerek kapanma riski ile karşı karşıya kalmış bulunuyor.
Bugün matbaacılık sektörünün yaşadığı sorunların nedenlerinin başında SEKA İzmit Fabrikasının 2005 yılında kapatılıp kâğıt müzesine dönüştürülmesi, gazete ve kitap kâğıdı üretmek için kurulan SEKA Balıkesir Fabrikası’nın değerinin çok altında bir fiyatla satıldığı halde, 2014 yılından beri hala üretime geçmemiş olması, SEKA’nın Giresun’daki Aksu Kâğıt Fabrika’sını yine değerinin çok altında bir fiyata satın alan şirketin, fabrika makinalarını hurdacıya, arazilerini de TOKİ’ye satması ile SEKA fabrikalarının bilinçsizce özelleştirilmesi gelmektedir.
Geçmişte matbaalar 24 saat çalışırken şu an akşam 18.00’da kapanmaktadırlar.
Büyük kapasiteli tesislerde ise fazla sayıda personel olduğundan en küçük durgunluk ciddi maliyet artışlarına sebep oluyor, fazla is yığılması da gene fazla mesailere veya işlerin aksamasına yol açabileceğinden dolayı başka türlü maliyet artışlarına, uzun vadede ise iş kayıplarına yol açıyor.
Çözüm önerileri
Panel Sonuç Bildirgesi’ne şu çözüm önerileri sıralanıyor:
Vadeli satış dönemi sona erdirilmelidir.
Genel piyasa şartlarının getirdiği olumsuzlukların aşılması için planlı ve gerçekçi bütçeler hazırlanarak mücadeleci olunmalıdır.
İzmir’de geçmişten bugüne sektörün en önemli ve acil ihtiyacı olan Matbaa, Ambalaj ve Kâğıt Organize Sanayi Bölgesi kurulmalıdır.
Lüks tüketim ve ithalat azaltılmalı, teknoloji ve katma değeri yüksek ihracatla dış ticaret açığımız düşürülmelidir.
Sektörün bu dönemi en az hasarla atlatabilmesi için sektör paydaşlarının birbirine gereken tüm desteği vermesi gerekmektedir.
Farklı finansman ve teminat enstrümanları kullanılarak riskler azaltılmalıdır.
Bankalara sektörün gerekliliği ve geleceği en iyi şekilde anlatılarak kâğıt, etiket, ambalaj ve matbaacılık sektörünü en uygun faiz ve şartlarla finanse etmeleri yönünde de işbirliği yapılmalıdır.
İşletmelerde verimlilik artışı sağlanmalı, atıl makine ve ekipmanlar daha verimli işlere kaydırılmalıdır.
Makine parklarına uygun katma değeri yüksek işler yapılmalıdır.
Yüksek hızlı, teknolojik ekipmanlara yönelerek, ürün çeşitliliği ve kârlılık arttırılmalıdır.
Sektörün pazarlama ve reklam altyapısı oluşturulmalı ve e-ticarete önem verilmelidir.
Sektörün finansal altyapısı mümkün olabildiğince güçlendirilmelidir.
Döviz ile borçlanılmamalı, uygun ve uzun vadeli kredilere yönelinmelidir.
Ham maddelerin alındığı ödeme koşullarında, üretim ve satış yapılmalıdır.
Sektörün ihracatı arttırılarak yeni pazarlar oluşturulmalıdır.
Maliyet hesabının en doğru şekilde yapılması gerekmektedir.
Uzun süreli tekliflerden ve vadeli sistemden kaçınılmalıdır.
Kesinlikle peşin sisteme geçmelidir.
Rekabet sadece fiyatla değil kaliteli ürün ve hizmetle yapılmalıdır.
Piyasa koşullarının ve banka faizlerinin acilen iyileştirilmesi; devlet, sanayi ve ticaret odası destekli kredilerden daha çok kişinin yararlanması sağlanmalıdır.
Devlet – sanayici iş birliğiyle acilen selüloz ve kâğıt üretilmesi sağlanmalı, yeni kâğıt üretim tesisleri kurularak yurt dışından kâğıt ithalatının en aza indirgenmesi için çalışmalar yapılmalıdır. Mevcut fabrikaların da kapasitelerini ve üretim çeşitlerini arttıracak yeni yatırımlara yönelmesi ve bu fabrikaların ham maddesi olan selüloz ihtiyacını karşılayacak endüstriyel ormanlar kurulması gerekmektedir.
Matbaacılık sektöründe KDV oranı % 18 den % 8’e çekilmeli, tahsil edilemeyen alacaklardan doğan KDV için devlet üreticiye sahip çıkmalı ve KDV ödemeleri 8-10 ay gibi ileri vadelere ertelenmelidir.
Kâğıt ürünlerinde KDV oranları sabitlenmeli, 1. hamur ve gazete kâğıdında %8 olan KDV; karton, otokopi ve kuşe kâğıtlarında da %8 olarak eşit oranda uygulanmalıdır.
Blanket, boya, solvent gibi matbaa malzemelerinin üretimi ülkemizde yapılarak katma değeri arttırılmalıdır.
Sanayiciye yönelik devlet desteği arttırılmalıdır.
Kapanma tehlikesi ile karşı karşıya olan küçük ve orta ölçekli matbaaların ayakta kalabilmesi, peşin satışlı yeni ortama uyum sağlayabilmeleri için Esnaf Kefalet Kooperatifleri aracılığıyla Halk Bankası tarafından düşük faizli, uzun vadeli kredilerle nakit ihtiyaçları karşılanmalıdır.
İthalatta karşılaşılan sıkıntılar giderilmelidir.
Ülkemizin kalkınması ve büyümesi için bir an önce tüketim ekonomisinden kurtulup üretim ekonomisine geçilerek dışa bağımlılıktan kurtulmak gerekmektedir.
Fiyat teklifleri euro veya dolar olarak verilmeli, sipariş onayı ve peşinat anındaki kurdan Türk Lirası’na dönülmeli ve mal tedariğindeki dalgalanmalardan firmalar ve müşterilerin etkilenmesinin önüne geçilmelidir.
Konkordato sistemi tekrar gözden geçirilmeli, bu kadar çabuk konkordato yapılabildiği bir ortamda alacaklıların elinin kolunun bağlı kalması ve alacaklı olduğu firmaya daha da fazla kredi açmaya zorlanması bir şekilde engellenmelidir.
Selülozda dışa bağımlılığımız, devletin teşvikiyle hatta mümkün olması halinde tüm kâğıt fabrikalarının katılımı ile yok edilmeli, ekonomik olması halinde kendi selülozumuzu kendimiz üretir hale gelinmelidir.
Kooperatifçilik benzeri oluşumlarla sektörde güç birliği sağlanmalıdır.