1986 yılında Hora Ofset Matbaacılık adı altında Sıhhıye’de Orhan Gazi Turan tarafından kurulan matbaa, 2005 yılından bu yana Klasmat adı altında faaliyetlerine devam ediyor. Klasmat’ın başında bugün ikinci kuşaktan Gökhan Turan bulunuyor.
2005 yılından bu yana İvedik Organize Sanayi Bölgesi Matbaacılar Sitesi’nde bulunan Klasmat 500 metrekarelik yerinde 8 kişiyle hizmet veriyor. İş yoğunluğuna göre vardiyalı çalışma sistemine geçebilen firma, kendi müşteri portföyü ile yoluna devam ediyor.
Klasmat’ın makine parkında bir adet 70×100 4 renk Roland Rekord, bir adet Pompalı, bir adet kazanlı, adet bir maşalı, bir adet kırım, bir adet Pony5 kapak takma ve çeşitli baskı sonrası ekipmanları bulunuyor ve kendi bünyesinde Grafik tasarım hizmeti veriyor.
Gökhan Turan, Klasmat Matbaacılık’ta yaptıkları işleri ve sektöre dair düşüncelerini şöyle özetliyor,
“Biz firma olarak sağlam adımlarla ilerlemeyi tercih ediyoruz. Ufak ufak ama daha istikrarlı daha emin adımlarla düzgün bir yapıyla ilerliyoruz. Bunun için gücümüzün yettiğince elimizden gelen her şeyi yapmaya çalışıyoruz.
“Tamamen kendi müşterilerimize çalışıyoruz”
Klasmat’ta tamamen kendi müşterilerimize çalışıyoruz. Ancak bazı arkadaşlarımızın ricası üzerine müsait olduğumuzda onların da işlerine yardımcı olmaya çalışıyoruz. Ajans matbaa konseptinde çalışıyoruz.
Prestijli ve nitelikli işler yapmaya gayret gösteriyoruz. Büyük sirkülasyonlu işlerden ziyade nitelikli işler yapmaya çalışıyoruz, bu bizim için daha önemli. Piyasada firmaların çoğu fabrika mantığında çalışıyor. Her şey işi en kısa zamanda yetiştirmek üzerine kurulu. Bu nedenle nitelik de zamanla düşüyor. Biz daha ziyade az iş ama nitelikli, düzgün ve temiz iş mantığıyla hareket ediyoruz.
Eski bir firma olduğumuz için tedarikte sorun yaşamıyoruz, istediğimiz ürünü bulabiliyoruz.
“Yaşadığımız en büyük sorun fiyat rekabeti”
Bizim yaşadığımız en büyük sorun fiyat rekabeti. Onun dışında sıkıntı çekmiyoruz diyebilirim. Ortada dolaşan rakamlar gerçekten anlamsız. Şaşırtıcı ve korkunç bir rekabet var. Taban diyebileceğimiz bir rakam yok. Fiyatlar günü kurtarma üzerine kurulu. Önünü görmeye çalışan birinin verebileceği rakamlar değil. Bizim işimiz insana dayalı bir iş ve hata riski çok yüksek. Piyasadaki fiyatlar üzerinden yaptığınız bir işte hata olduğu zaman komple zarara giriyorsunuz. Bu hep düşük fiyat vermekten kaynaklı. 100 bin lira maliyeti olan bir işe matbaacılar 110 bin lira fiyat veriyor. %10 gibi bir kar oranıyla çalışıyorlar. 10 bin lira kazanacağım diye 100 bin lira riskin altına giriyoruz. Bu çok anlamsız bir risk. Yaptığınız bir işte sıkıntı yaşanırsa bu işin zararını kapatmak için 10 tane iş yapmanız gerekiyor. Herkesin makine parkı ve gücü tabii ki aynı değil. Rekabet illa ki olacaktır. Ancak kâr marjları çok düşük. Piyasalar da ortada. Kur almış başını gitmiş, bunları göz önünde bulundurunca 15 gün önceki verdiğimiz fiyatla şimdiki fiyat aynı değil.
Ayrıca, matbaacılar tasarıma da ücret almıyorlar. Biz burada yaptığımız her işe tasarım fiyatı ekliyoruz. Burada bir emek var, az ya da çok bir şeyler koyuyoruz. Matbaacılar nasıl olsa elemanım var diyerek tasarım fiyatlandırması yapmıyor. Sadece tasarım da değil, kırımı yazmıyor, işçiliklerin bazı kalemlerini yazmıyor, bunlar benim elimde var diye düşünüyor. Elbette var ama burada bir zaman ve emek de var. Bunların da bir bedeli var. Fiyatı indirmek için bu kalemleri yok sayıyorlar. Bu da diğer firmaların rekabet şansını bitiriyor.
Ancak, rekabete rağmen bizim işimiz fena değil. Bunun da sebebi ticari faaliyetler değil müşteri ile kurduğumuz insani ilişkiler.
“Zor günler yaşıyoruz ancak bir şekilde atlatılacak”
Biz önümüzü iyi görüyoruz. Zor günler yaşıyoruz ancak bir şekilde atlatılacak. Ancak bizim sektörümüzün de kendi sıkıntıları var. Dijitalleşme bizim sektörümüzü olumsuz etkiliyor. Eskiden resmi kurumlara yaptığımız kurum içi evraklardan kafamızı kaldıramaz, doğru düzgün başka iş yapamazdık. Şimdi bunların neredeyse tamamı ortadan kalktı. Hepsi dijital yazışmalar halini aldı. Bir yandan tasarruf anlamında iyi ama piyasa açısında daralmaya neden oluyor. Eskiye baktığımızda birisi katalog yaptıracaksa 5 bin yaptırırdı şimdi binlere, 2 binlere çekiyor rakamı. Daha çok sosyal medyada ve internette reklamını yaygınlaştırmaya çalışıyorlar.
“2019 yılı içerisinde bir ofset makine yatırımı düşünüyoruz”
Makine parkımızı hızlandırmak için bir yatırım planımız var. İkinci bir makine almayı düşünüyoruz. Piyasa şartlarına bakarsak bu yatırımı 2019 yılı içinde hayata geçirmeyi düşünüyoruz. Makine olarak, Roland 700 düşünüyoruz. Bunun sebebi de fiyatla alakalı. Piyasada fiyatlarının uygunluğu nedeniyle Roland’ın bir hâkimiyeti de söz konusu.
“Matbaacılar arasında birlik ve beraberliğin olmadığından şikayetçiyiz”
Matbaacıların arasında birlik ve beraberliğin olmadığından şikâyetçiyiz. Özellikle sektör temsilcilerimizin yıllardır bu yapılar içinde oldukları halde hiçbir netice alamadığından şikâyetçiyiz. Sektörümüzde bir sıkıntı var. Herkes üç aşağı beş yukarı aynı şeyleri söylüyor zaten. Bakıyoruz, bizi yöneten insanlar da aynı. Neyi başardınız, ne değiştirdiniz, ne yaptınız da biz sizi sürekli seçiyoruz? Bu sektörün yeni bir jenerasyona, yeni insanlara ve yeni yüzlere ihtiyacı var. 20 sene önceye gidin hep aynı insanları ve aynı yüzleri görürsünüz. Fakat 20 seneki önceki sektörün durumuyla şu anki sektörün durumu çok farklı. Çok ciddi problemler var. Bu problemlerin suçlusunun sadece bizi yöneten insanlar olduğunu söylemiyorum. Fakat çalışmıyorlar. Bir şeyler yapmıyorlar. Yaptıkları iyi şeyler, olumlu şeyler de var ama sektörün hali de ortada. Artık bir değişim zamanının geldiğine inanıyoruz. Bu değişim olmadığı için de birlik ve beraberlik olmuyor. Kutuplaşmalar, ayrışmalar, inatlaşmalar oluyor. Yeni yüzler ve yeni bir jenerasyon bazı şeyleri çözer diye düşünüyorum. Tabii ki her şeyi süt liman yapmaz, kimsenin elinde sihirli bir değnek yok ama bir şeyleri çözer diye düşünüyorum.”