Abdülkadir Yazgan tarafından 1956 yılında kurulan Miki Matbaası 2000’li yıllara kadar Cebeci’de Cemal Gürsel Caddesi’nde faaliyetini sürdürdü, ardından İvedik Matbaacılar Sitesi’ndeki kendi yerine taşındı. Miki Matbaası bugün 400 m² alanda 14 kişi ile faaliyet gösteriyor. Firma 80’li yılların başında devreye giren büyük oğul Savaş Yazgan ve 90’lı yılların başında devreye giren küçük oğul Barış Yazgan tarafından yönetiyor. Abdülkadir Yazgan ise Miki matbaasını yeni kuşağa devretmiş olmanın rahatlığı içinde yarı zamanlı olarak çalışıyor.
Miki Matbaası’nın yapı taşlarını Barış Yazgan şöyle aktarıyor.
“Babam 60’lı yılların sonunda aldığı yaldız üniteli sıfır maşalı ile uzun yıllar çok iyi işler yaptı. O tarihte bu makineden Ankara’ya 2 adet gelmişti. Biri bize, biri de Karadayı Matbaası’na. Daha sonra alınan tek renkli pompalı ofset makine için ağabeyimin çok ısrar ettiğini hatırlıyorum. Babam bir türlü ofsete yanaşmıyordu. 41×57 pompalımız Almanya’dan geldi. Dönüm noktalarımızdan bir diğeri Almanya’dan bir matbaayı tümüyle satın almamızdır. O satın alma ile 64×90 çift renk ofset baskı makinesi, kırım, bıçak, kapak takma ve şase kalıp banyo makineleri matbaanın makine parkına eklendi.
“Makinelerimizi ve programlarımızı özenle seçtik”
Arada başka makineler de alındı ama 2005 yılında Heidelberg SM52 (35×50) 2 renk makinemizi ve 2008 yılında SM74 (50×74) 4 renkli makinemizi Heidelberg’ten sıfır aldık. 2011 yılında ise kendi kalıplarımızı üretmek için CtP devreye girdi. 64×90 iki renkli makinemiz halen bünyemizde. Makinelerimizi ve programlarımızı hep özenle seçtik. Makinemizde Access Control Systemi var. Renk Yönetimi ile baskı standardımızı optimize ediyor ve bu standardı koruyoruz. Fogra sertifikamız yok ama almış gibi tüm prosedürü uygulayarak çalışıyoruz. İyi malzeme kullanıyor ve niş işler yapıyoruz. Butik bir matbaayız. Kataloğ kitap ağırlıklı çalışıyoruz. Malzeme olarak hangi markaları kullanacağımız bellidir. Makinelerimiz Heidelberg olduğu için çoğu malzemeyi Heidelberg’ten alıyoruz. Kalıpta Fuji ile çalışıyoruz. Her şeyimizi sabitledik. Bu şekilde sorunsuz bir şekilde ilerliyoruz.”
Barış Yazgan kağıtta standardı tutturamadıklarından şikayetçi. Kağıtla ilgili yaşadıkları sorunları söyle örnekliyor. “Bazen müşteri yurt dışından gelen bir kağıt örneğini getirip, bu kağıttan istiyoruz diyebiliyor. Oysa biz doğru dürüst birinci hamur kağıt bile bulamıyoruz. Renk yönetimi yapıyoruz ama kağıdı ölçtüğümüzde, ölçüm değerleri delta 3’ün altında olması gerekirken Delta 4-5’ler çıkıyor.”
2 adet de yaldız üniteli maşalının da bulunduğu Miki matbaası katalog, kitap, broşür baskılarında oldukça iyi işler çıkartmış. Genelde organizasyon firmalarına, ticari şirketlere ve ajanslara çalışan matbaanın müşterileri her yerde olduğu gibi aceleci; sabah verdiği işi akşam istiyor. Barış Yazgan bununla nasıl baş edebildiklerini şöyle açıklıyor.
“Makinelerimiz hızlı, işten işe çok hızlı geçebiliyoruz. CtP’nin bünyemizde olması bir avantaj. Dışarıya iş olarak yalnızca 64×90 makinenin kalıplarını veriyoruz. Cildi ve sert kapağı kendimiz yapıyoruz. Cilt makinelerimiz olmasa da ortalama tirajlar 1000-2000 civarında olduğu için zorlanmıyoruz. Bastığımız işlerde tirajlarımız 50-100 ile 5000 arasında değişiyor” diyor.
Barış Yazgan “Dijital almayı bir ara düşündük, araştırdık ama bize 35×50 çift renk makinemizi 4 renge çevirmek daha anlamlı geldi”
Miki Matbaası dijitalle nasıl baş ediyor, sorumuza Barış Yazgan şöyle cevap veriyor. “Baskı miktarları çok düştü buna karşılık iş kalemleri arttı. Dijital aslında ucuz gibi görünüyor ama hala pahalı. Kendi bünyemizde ofsetle basmamız daha avantajlı olabiliyor. Dijital almayı bir ara düşündük, araştırdık ama bize 35×50 çift renk makinemizi 4 renge çevirmek daha anlamlı geldi.”
Barış ve Savaş Yazgan kabuklarına sığamıyorlar ama önlerini de görememekten rahatsızlar. Hem kendi aralarında hem de yakın meslektaşları ile nasıl bir yol izleyeceklerini konuşuyorlar. Herkesin bir arayış içerisinde olduğunu belirten Barış Yazgan “Cirolar yükseliyor ama maliyetler yükseldiği için yükseliyor, karlılık anlamında değil. Baskı fiyatları herhalde 10 yıldır yeteri kadar artmadı. Piyasada komik rakamlara iş basanlar var. Şartlar yüzde 10 gerektirdiğinde biz yüzde 5 fiyat artışı yapabildik” diyor.
Yazgan kardeşler promosyona veya ambalaja yönelmeyi düşünmüyorlar. Müşterilerinin özel talepleri olursa promosyon işine giriyorlar. Ambalaj için ise Ankara’nın uygun bir şehir olmadığı görüşündeler. “Ambalaj farklı bir iş. Ambalaja dönmek kolay değil. Yere ve büyük makineye ihtiyaç var” diyorlar.
“Grafikerlere matbaa eğitimi de verilmeli”
Genel olarak matbaaya işler hazır PDF dosyası olarak geliyor. Gelen dosyanın PDF kontrolü yapılıyor, RIP’ten geçiriliyor ve ön hazırlığı iyi olmayanlar geri yollanıyor.
Matbaa dışındaki grafikerlerin tamamen ekrana yoğunlaştığını, baskının nasıl olacağı konusunda bilgileri olmadığını söyleyen Barış Yazgan “Tasarımcılar okulda matbaa üzerine eğitim almıyorlar. Birçoğu hangi matbaa ile çalıştıklarını dahi bilmiyor, matbaaların yapabilecekleri ve yapamayacakları konusunda fikirleri yok. Oysa matbaa ile görüşmeleri işin nasıl bir sistemle üretileceğini bilmeleri lazım. Yeni mezun grafikerlerin bazılarının Pantone’den bile haberleri yok. Tek renk basılacak işi dört renk hazırlayabiliyorlar. İnternetten indirdikleri fotoğrafın süper basılmasını bekliyorlar veya kartvizit yazılarını kesime 1,5 mm yakınlıkta koyabiliyorlar. Biz gereken düzeltmeleri yapıyoruz. İnşallah herşey güzel olur da doğru şeyleri yapmaya devam ederiz” diyor.