Yatay Bilgisayar ve Esko Türkiye Sign Fuarı’nda ve diğer fuarlarda olduğu gibi 23. Avrasya Ambalaj İstanbul Fuarı’na da birlikte katıldı. Stantlarında makine sergilemeyen firmalar ziyaretçilerine baskı öncesi, ambalaj tasarımı ve otomasyon yazılım çözümleri hakkında bilgi verdi. Yatay Bilgisayar’dan İş Geliştirme Uzmanı Ertan Önder, Esko Türkiye’den ise Dijital Pazarlama Müdürü Kartal Bora ve Uygulama Satış Müdürü Mehmet Ferhat Şimşek Matbaa Haber’in sorularını yanıtladı.
Bu sizin Ambalaj Fuarı’na ilk katılımınız. Fuara hangi amaçla katıldınız?
Ertan Önder: Genel itibarıyla amaçladığımız konu, sektörle alakalı bir nabız yoklaması ve bir pazar araştırması yapabilmek. Bu pazar araştırması sonucunda mevcut ürünlerimizi hangi konumlarda yerleştirebiliriz, hangi aşamalarda sunabiliriz onu öğrenmeye çalışıyoruz. Bu konuda Esko Türkiye ile partneriz. Temel itibarıyla bahsedecek olursak, dijital baskı sektörünü ve dijital kesim sektörünü, ofset sektörüne ikame etmeye çalışıyoruz. Bunda da önümüzde beş yıl süresince başarılı olacağımızı düşünüyoruz. Çünkü sektörün kendinden kaynaklı bir talebi oluşmuş durumda. Gerek bize dönen müşterilerimiz gerekse fuarda diyalog kurduğumuz müşterilerimiz bütünüyle sektörün dijitale kayacağını belirtiyorlar. Bizim öngörümüz de bu doğrultuda.
Ziyaretçi profilini nasıl değerlendiriyorsunuz? Ziyaretçilerinizle neler konuşuyorsunuz?
Ertan Önder: Genel itibariyle ambalaj sektörü oturmuş bir yapıda. Ne istediğini bilen, hedefini ortaya koymuş bir profil var. Biz, yeni açılımımızda tamamen veb ofset makineleriyle, oluklu makineleriyle birebir rekabet ortaya koyuyoruz. Burada işlem süresini azaltılmış, fleksodaki klişe masraflarını ortadan kaldırılmış, tamamen basit ve pratik, bir kullanıcının kullanabileceği makineleri piyasaya sürüyoruz. Bu anlamda da ilgi çekiyoruz.
Üretim maliyetleri açısından baktığınız zaman sizin için opsiyonlu rakamlar nedir?
Ertan Önder: Doğal olarak makineye göre değişiyor ama biz boyaları litre bazında piyasaya sunuyoruz. Litre bazında da her makinemizin her serisinin farklı bir skalası var. Bu genelde hacimle de makinenin kabiliyetiyle de alakalı olabiliyor. Özellikle C-500 serisinde sektörle rekabeti ön plana çıkarıyoruz. Maliyetlerimizde 1.2, 1.3 katı noktasına ulaştırmak üzereyiz. Oluklu makinesine geldiğimiz zaman, orada konu biraz daha değişiyor. Oluklu biraz daha spesifik bir makine. C-500 serisi makinenin yapacağı işleri flekso makinesi yapmaya kalktığında bu makinenin mürekkep maliyeti iki ya da üç kat olmasına rağmen toplam işletme maliyetinde bu makine 0.70 kat kadar uygun bir maliyetle baskı sunuyor. Çünkü ortada klişe maliyeti gibi çeşitli maliyetler söz konusu olmuyor.
Esko’nun yazılım tarafında ilgi nasıl?
Mehmet Ferhat Şimşek: Fuar esnasında yazılıma ilgi büyük. Ama yazılımın da gitmiş olduğu bir nokta olduğu için bazı yazılımlara talep gitgide düşüyor. Endüstri 4.0 devriminin de artık günümüzde konuşulmasıyla birlikte sektörde ilgi daha çok otomatizasyon yazılımlarına yönelmeye başladı. Bu noktada makinelerin diğer makinelerle iletişim kurması, dışarıyla iletişim kurması ve yazılımdan gelecek olan bilgileri yine makinelere göndermek işlemi başladı. Türkiye’de bu yazılımımızın ismi Automation Engine. Türkiye’de belli başlı firmalarda var. Özellikle kurumsal firmalar bu yazılımlara yatırım yaptılar. Bu sisteme yatırım yaptıktan sonra da verimliliklerinde %30-40 artış yakaladılar. Bu tamamen onların iş akışlarıyla alakalı bir süreç. Bunu %60’a da %70’e de çekebiliriz. Automation Engine tarafında artık bilgileri otomatik olarak sistemin içerisine almak, aldıktan sonra da bunu imalat süresinde kullandığımız makinelerle haberleştirmek ve aradan insan faktörünün kaldırılması söz konusu.
Temel anlamda herhangi bir müşteri bu yazılımlara yatırım yapmak istediğinde önce biz şirkete özgü bir workshop uyguluyoruz. Müşterinin temel ihtiyaçlarının analizini ortaya çıkarıyoruz. Bu analizi yapmamız toplamda 3 gün sürüyor. Bu üç günün sonunda 4 temel başlık ortaya koyuyoruz. Bunlar, “Neyi otomatize edebiliriz?, Neyi etmeyebiliriz? Neyi edersek iyi olur? Neyi edersek kötü olur?” şeklinde dörde ayrılıyor. Bunun sonucunda da artık olayı imalat sürecine kadar sonlandırıyoruz.
Diğer tarafta da 3D sunumda da yükselen bir trend var. Alışveriş esnasında tüketicinin 3sn’de karar vermesinin söz konusu olduğu günümüzde bu çok önem kazanmaya başladı. Bu anlamda yine ESKO’nun baskı öncesi yazılımlarından sonra bu işi A’dan Z’ye yapmak amaçlı Studio Store Visualizer isimli bir yazılımı var. Herhangi bir marketin teması alınarak o markette ürünler nasıl duracak, raflardaki yeri nasıl olacak, sağındaki solundaki ürünle arasındaki fark ne olacak gibi çalışmalar yapılarak süreci yönetmeye çalışıyoruz. Türkiye’de de buna öncülük eden firmalar var.
Konsberg tarafında talep nasıl?
Kartal Bora: Fuarda Konsberg’le ilgili görüştüğümüz müşteriler de oldu. Burada da yoğun ilgi devam ediyor. Konsberg tarafında geçen ay Sign İstanbul’da detaylı bir tanıtım yapmıştık. Bu sene beklediğimizden daha iyi bir sene oluyor Esko için.
Şirketlerin artık donanımı lüks değil ihtiyaç olarak gördüğü ortaya çıkıyor. Müşterilerimiz artık “ben ne üretebilirim” diye değil proje anlamında ne gibi projeler üretebiliriz diye yaklaşıyorlar. Gelip, “ben bu kartı kesebilir miyim” demek yerine “ben bu projeyi yapabilir miyim” diye konuya daha yüksekten bakıyorlar. Bu da bizim cihazımızın özelliklerini yapılacak projeye göre donatmalarını sağlıyor. Geçen senelerde yaptığımız müşteri konuşmalarında olayın teknik tarafı ve fiyatı ön plandaydı. Şimdi daha çok kaliteli, verimli işi nasıl çıkartabiliriz onları konuşuyoruz. Rakiplerle karşılıklı farklılıkları daha net görebiliyorlar. Kongsbergin 50 yıllık geçmişinimn ve tecrübesinin müşterilerimize katma değeri burada kendini gösteriyor.
Cihazlarımızın yazılımlarımızla olan entegrasyonu konusunda da tanıtım yaptığımız Avrasya Amabalaj fuarı bizim için çok verimli geçti. Umarız sektör için önümüzdeki senelerde de ivemesini yitirmeden devam eden bir fuar olur.