Teknoprint ilk kez katıldığı 23. Avrasya Ambalaj İstanbul Fuarı’nda ürün ve hizmetlerini tanıttı. Fuardan ve ziyaretçi profilinden memnun olan Doğa İpek fuarda sergiledikleri ürünleri ve fuar hakkındaki görüşlerini Matbaa Haber’e anlattı.
Teknoprint olarak ilk kez Ambalaj Fuarı’na katılıyorsunuz. Fuarda hangi ürünleri lanse ettiniz, nasıl tepkiler aldınız?
Teknoprint yeni bir firma. 15 senelik bir geçmişi olan ama yeni bir çatı altında toplanan bir ekibiz. Teknoprint olarak ambalaj ve etiket uygulamalarında ürünler sunuyoruz. O yüzden ambalaj fuarı bizim için çok önemli. İlk fuarımız olduğundan dolayı heyecanlıyız. Çok güzel bir fuar geçirdik. Fuarda Teknoprint olarak Türkiye’de temsilciliğini yaptığımız firmaları lanse ediyoruz.
Packz yazılımı ile hatalar baskı öncesinde minimize ediliyor
Hybrid Software isimli yazılım firması bunlardan bir tanesi. Fuarda Hybrid Software’in iki ürününü tanıttık. Bu ürünler: Cloudflow ve Packz.
Packz, etiket, esnek ve karton ambalaj için baskı öncesi dosya hazırlık programı. PDF tabanlı bir program. Dosyaların Illustrator aşamasından sonra baskıya hazır hale getirilmesi için tüm araç ve menüleri bünyesinde bulunduruyor. Trapping, renk ayrımlarının doğru yapılması, barkodların kontrolü, montajın yapılması, üç boyutlu görsel haline getirilip müşteriye gönderilmesi gibi işlemlerin hepsini Packz bünyesinde yapabiliyorsunuz ve bu işlemleri yaparken 64bit desteği sayesinde çok hızlı çalışabiliyorsunuz.
Cloudflow yazılımı sanal ortamda müşteri onayı ve iş akışı programı
Yine Hybrid Software’in Cloudflow yazılımı var. Bu ise bir iş akışı yazılımı. Sipariş formu oluşturulan dosyaların sisteme verilmesi, bunların kontrolü, belli operatörlere dağıtılması, dosyanın hazırlığından sonra müşterinin onayı için gönderilmesi, müşterinin dosya üzerindeki belli notları sanal ortamda girebilmesi ve en sonunda onay vererek üretim aşamasına geçilmesine kadar tüm süreçleri kontrol eden bir yazılım. Hybrid Software bizim için önemli bir firma. Çünkü özellikle ambalaj ve etiket sektöründe iş akışında veya iş hazırlığında oluşabilecek hatanın önüne geçmek için muhakkak bu tarz yazılımlar kullanılması gerekiyor. Biz de bunu Ambalaj Fuarı’nda ilk defa müşterilerimize sunmuş olduk.
Hangi ölçekteki firmalara bu tarzdaki yazılımları öneriyorsunuz?
Burada ölçekten ziyade yapılan işlerin özelliği önemli. Eğer çalışılan dosyalar komplike ve varyasyonları üretilen dosyalar ise, yani grafik departmanı bir gün içinde onlarca dosya işlemek zorunda kalıyorlarsa bu yazılımları öneriyoruz. İşlerin tirajları yüksekse, hataya yer yoksa muhakkak böyle sistemler kullanılması gerekiyor. Çünkü bu yazılımlar grafikerlerin hayatını kolaylaştırıyor. Normalde PDF editörlerinde çok daha zor yapılan veya bazen hiç yapılamayan işlemler Packz sayesinde çok hızlı yapılabiliyor. Hızlı yaptıktan sonra yine çok hızlı bir şekilde kontrol edebiliyorsunuz. Bu yazılımlar sayesinde kalite artıyor, hatanın önüne geçiliyor, dosya hazırlığındaki problemler ortadan kalktığı için dosyayı kabul etmekten baskıya geçmeye kadar olan süre kısalıyor. Dolayısıyla bir gün içerisinde çok sayıda dosya düzeltmesi gereken firmalar Packz’in potansiyel müşterileri.
Türkiye’deki firmalar yazılıma yapılan yatırımı genellikle boşa giden para olarak görüyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Ambalaj ve etiket uygulamalarında tirajlar ticari ofset gibi değil. Tirajlar bazen 50 binleri 100 binleri bazen de milyonları buluyor. En ufak bir hata çok ciddi bir fireye yol açıyor bu da çok ciddi bir maliyet demek. Aynı zamanda üretken bir makinenin durup üretkenliğinin düşmesi demek. Böyle bakıldığında baskı öncesine yapılan bu tarz yatırımların kıymeti çok büyük. Türkiye’deki ambalaj firmaları, özellikle yurtdışına iş yapan firmalar bunu kavramış durumda. Baskı öncesindeki hataların başlarına ne tür problemler açtığının farkındalar. Biz bu hataların minimize edilebileceğini söylüyoruz. Dünyanın en kaliteli makinesini alın, hazırladığınız dosyanın iş akışında bir problem varsa o makinelerin potansiyelini kullanamıyorsunuz demektir. Baskı öncesinde yapılan hatalar ya da kabiliyetler sonucunda nihai ürünün kalitesi çok değişiyor. Bu da müşteri bazında firmalara etki ediyor. Bunun çok iyi kavranmış olması gerekiyor.
Konica Minolta ölçüm sistemleri
Konica Minolta’nın ölçüm sistemlerini de ziyaretçilerimize tanıttık. 3 tane model gösterdik. Bunlardan ilki FD-9 modeli. FD-9 otomatik bir spektrofotometre. Çok fazla renk kombinasyonu içeren skalalar çok kısa bir sürede ölçüp hızlı bir şekilde profil oluşturabiliyor. Aynı zamanda kalite kontrol amaçlı da kullanılabiliyor. Aynı prosesten geçmiş birden fazla baskıyı yine hızlı bir şekilde ölçerek baskılar arasındaki renk değişimlerini çok rahat bir şekilde görebiliyor ve raporlayabiliyor.
Manuel ölçüm sistemlerinde ise iki tane sistem gösterdik. Bunlardan birisi FD-5. Bu ürün genelde baskı departmanında çalışılan pantone renklerini veya farklı referans renklerini üretimle kıyaslayan, nokta kazancını ve ürünün İSO standartlarına uygunluğunu LCD ekranı üzerinden kolayca gösterebilen bir ürün.
Bir diğer model ise CM-2600d. Bu ürünün standart spektrofotometrelerden farklı olarak 8 derece bir ölçüm kafası var. Yani küre dediğimiz ölçüm tekniğini kullanıyor. Metalize yüzeylerde, çok parlak plastik yüzeylerde yansımadan dolayı renk sapmalarını düzelterek doğru bir ölçüm veriyor. Dolayısıyla karton ambalajda metalize kartonlara veya altın kartonlara baskı yapan firmalar, etikette ise metalize etiketlere baskı yapan firmalar renk yönetimi yapmak istiyorsa CM-2600d’yi öneriyoruz.
Konica Minolta genel olarak bu sektörde hangi eksikliği gideriyor ?
Konica Minolta, ölçüm sistemleri anlamında daha çok endüstriyel uygulamalardan gelen bir firma. Şu anda Türkiye’deki çok büyük fabrikalarda farklı amaçlarla kullanılan spektrefotometreleri var. Plastik, otomotiv, LCD ekran üretimi gibi endüstrilerde kullanıyor bu ürünler. Baskıda o kadar yaygın değil. Ancak son zamanlarda baskı teknolojilerini uygun enstrümanlar da üretmeye başladı. Bildiğiniz gibi Konica Minolta’nın bünyesinde çok farklı kolları var. Özellikle elektrofotografi, yani toner bazlı sistemlerde kullanılmak üzere geliştirilen sistemleri var. Yavaş yavaş da ofset, etiket ve ambalaj sektöründe kullanılmak üzere sistemler üretiyor. Sensör kalitesi anlamında dünyada bir numara ama her firmanın fokus olduğu alanlar var. Konica Minolta ise daha çok endüstriyel uygulamalara fokus olmuştu şimdi baskı alanına da girmeye başladı.
Diğer çözümler
Prova cihazı da görüyoruz standınızda…
Evet, standımızda bir adet Epson P-5000 prova cihazımız var. Burada müşterilerimize hem ambalaj için hem de etiket için pantone renkleri çok iyi simüle edebilecek kabiliyette provalar gösteriyoruz. P-5000’in diğer sistemlerden farklılığı, içerisinde CMYK’nın yanı sıra orange, green ve violet renklerinin bulunması. Bu sayede renk gamutu çok geniş bir şekilde baskı yapabiliyor.
Aynı zamanda Colorgate yazılımında iki uygulama gösteriyoruz. Biri serigrafi veya klişe için inkjet üzerinden film hazırlama uygulaması. Yine Epson P-5000’le standart mürekkeplerle film malzemesi üzerine Colorgate üzerinden tramlı bir şekilde baskı yapıyoruz.
Fuarda makine olarak gösteremediğimiz ama numunelerini gösterdiğimiz Mimaki çözümlerimiz de var. Mimaki’nin UV sistemlerinde karton ambalaj için numune hazırlık özelliğimizi tanıtıyoruz. Bu sayede özellikle karton ambalaj firmaları herhangi bir kalıp veya baskı işlemine girmeden bitmiş ürüne çok yakın numuneler gösterme imkânı buluyor. Lüks kutuda müşterilere numune vermek isteyen firmalara çözümler sunuyoruz.
Yine Mimaki’de bas-kes makinemizde etiket örneklerini yapabiliyoruz. Bu makine hem baskı hem de kesim yapıyor. Burada da etikette kullanılan standart malzemeler üzerine bitmiş ürüne çok yakın ürünler yapabiliyoruz. Bu sayede bir etiket firması baskı makinesini meşgul etmeden klişe almadan bıçak hazırlamadan müşteriye nihai ürüne çok yakın bir örnek gösterebiliyor. Bu da dosyanın onay sürecinde firmaya ve müşteriye çok kolaylık sağlıyor, maliyetleri de aşağıya çekiyor.
Fuarın ziyaretçi profilini nasıl buldunuz?
Ziyaretçilerimizin yarısı Türkiye’den diğer yarısı çoğunluğu Ortadoğu’dan gelen yabancı ziyaretçilerdi. Bu anlamda Türkiye’nin bölge ülkeleri için önemi de pekişmiş oldu. İnsanlar teknoloji görmeye bölge ülkelerden Türkiye’ye geliyorlar. Bu güzel bir şey. Katılımcı kitlesinden çok memnunuz.