Baskı hayatın her alanında var, pazar küçülmüyor, değişim dönüşüm gösteriyor. Yok olmuyor. O yüzden o şekil değiştirmeye kim ayak uydurursa yaşamaya devam eder. Klasik matbaacılık anlayışının dışına çıkanlar ayakta kalacaklar.
Koenig & Bauer’in 200. Yılı kutlamaları kapsamında düzenlenen etkinlikte bu yıl 4. kuşak yönetimle 75. yılını kutlayan APA’dan Turan Güven sorularımızı cevaplarken şu açıklamayı yapıyor:
“75. yılımız, Türkiye için de az bulunur bir şey. İnşallah bize de 100., 200. yıllarımızı kutlamak nasip olur. Bunun gururu bizim içimizde çok ayrı. En güzel tarafı küçülerek kutlamıyoruz. Hem daha büyük hem de çok daha inovatif bir matbaayız.
Koenig & Bauer’in bu organizasyonu çok güzel olmuş. Bir şirketin 200 yıl ayakta kalması çok zor bir şey. Özellikle de şu anda tüm dünyada ve burada da anlatılan dijitalleşmeyle beraber geriye gider mi yok olur mu denilen matbaacılık tarafında. Bildiğim kadarıyla Alman matbaa makineleri üreticileri arasında destek almayan ve aile şirketi olarak devam eden sadece Koenig & Bauer. Bu çok güzel bir şey. Demek ki iyi yönetiyorlar. Gidişatı, sektörün nereye gittiğini görebiliyorlar ve yeniliklere çok çabuk karar verebiliyorlar. Sektör ne tarafa gidiyorsa o tarafa yatırım yapıyorlar. Bu sektör için sevindirici bir haber.
Bir ay önce Dresden’de Koenig Bauer’deydik. Düz ofset üretim tarafında, özellikle ambalaj sektörü ve sigara üreticilerinden gelen ciddi bir siparişin makine üretimini yapıyorlardı.
Ben bu sektörün öleceğine hiçbir zaman inanmadım. Sunumlarda dijitalleşmenin sadece paralel bir sektör yaratacağını bu tarafın bir şekilde devam edeceğini bizim de kendimizi geliştirmemiz gerektiğini söylüyorlar. Türkiye’deki matbaacıların da gelişmeyi görmeleri ve yatırım yapmaları gerekiyor. Buna ayak uyduramayan da sektörün doğal seleksiyonu içerisinde yok olacak.
Turan Güven APA Uniprint’in çalışmaları için de şunları söylüyor:
“Bu kadar daralan sektör içinde yapmanız gereken globalleşmiş piyasada yurt dışına açılmak. Yurt dışına açılırken önemli iki nokta var. İlki, bu işi departman bazında ve üretim bazında doğru yapmak lazım. İkincisi de çok etik ilkelere bağlı olmanız lazım. İş ahlakımızdan ve yaptığımız işin kalitesinden ödün vermedik, yurt dışına da böyle baktık. Onunla ilgili bir departman oluşturduk. İlk hedefimiz ihracatı ciromuzun içinde %15’e doğru götürmek. Bu sene içerisinde bu hedefi tutturabileceğimize inanıyorum. İlerde de, iki üç sene içinde bu seviyeyi % 30’a taşımak istiyoruz. Daralan matbaacılık sektöründe cironuzun %25-30’unu yurt dışına yaparsanız ayakta kalırsınız.
Bir sektör daralıyorsa ve orada tek rekabet fiyat kırma noktasına gelmişse sizin çok iyi maliyet analizi yapmanız lazım. Bunun için bir iş basılmadan önce onu fiyatlandırırken düşünülen maliyeti, iş geldiğinde hesaplanan maliyeti bilmeniz lazım. Bunun her adımını takip edip iş bazında maliyetlendirmeyi anında yapabilirseniz büyüme küçülme olaylarını daha rahat kontrol edebiliyorsunuz. Biz bu konuyu iyi yapıyoruz. Türkiye’de bu konuya bu kadar eğilmiş başka bir firma görmedim. Ama herkes bunu yapmak zorunda. Sektördeki insanlar bunu yapmazlarsa yok olup gidecekler. Kimsenin yok olmasını istemem, doğru insanların doğru dönüşümleri yapması lazım.
Bir de kaybettiğimiz eğitim konusu var. Türkiye’deki en önemli sorun. Her alanda var ama matbaacılıkta zaten kötüydü daha da kötü olmaya devam ediyor. İnsan bulmakta, eğitimliyi geçtik, çok zorluk yaşıyoruz. İnsanlar geldikten sonra eğitilmek istemiyorlar, eğitilince durmak istemiyorlar. Çalışmak dahi istemiyorlar. Yapılması gereken bence daha fazla otomasyona geçmek. Daha bilgili ekiplerle çalışmak.”