Sesa Matbaa Ambalaj yeni makine yatırımını Aras Grup ile gerçekleştirdi.
Küçük yaşta girdikleri basım sektöründe ofset ustası olarak yetişmiş Sami, Sefa ve Yusuf Özkan kardeşlerin 2001 yılında 70×100 tek renk ofset baskı makinesi ile kurdukları Sesa Matbaa Ambalaj kurulduğu günden bu yana ambalaj üretimi yapıyor.
Sami Özkan bugüne nasıl gelindiğini özetle şöyle anlatıyor. “Büyük tek renk makine ile ayakkabı piyasasına kutu yaparak işe başladık. Beş yıl sonra makinemizi çift renge dönüştürdük. 2008 yılında marka tescilimizi yaptırdık. Bugüne kadar baskı sonrasına ağırlık vererek devam ettik. Emintaş Kazım Dinçol Sanayi Sitesi’nde, araç giriş çıkışının daha rahat olduğu bir yerde baskı sonrasını kurduk. Orada kutu kesim, otomatik sıvama, yapıştırma, taslama makinelerimiz kurulu. Geçen yıla kadar baskı makinesi arayışımız sürdü. Aras Grup’un tavsiyesi ile bu makineyi 9. ayda aldık. Ustalarımızın işini kolaylaştırmak için kalibrasyonlu ekranlarla destekledik. Şu anda çok memnunuz.”
Ev tekstili (özellikle çeyiz firmaları), batarya, otomotiv yedek parça ve hediyelik eşyalar için kutu üreten Sesa Matbaa Ambalaj ağırlıklı olarak ayakkabı sektörüne iş yapıyor.
Dolaylı olarak yurt dışı için de üretim yapan Sesa Matbaa Ambalaj’ın müşterileri yeni makinenin de devreye girmesiyle işleri yüzde 30 artış göstermiş. Sami Özkan “Biz kriz dönemlerinde büyüdük çünkü müşterilerimiz hep bu dönemlerde başarılı oldular. Doların yükselmesi ile kâr marjları arttı. Kâr marjları arttıkça ihracata daha da ağırlık verdiler. Müşterilerin bu avantajı bizim de avantajımız oldu” diyor ve şöyle devam ediyor.
“Biz ambalajın yanı sıra müşterilerimize katalog, broşür de yapıyoruz. Yapılan işlerin % 90’ı kendi işimiz, % 10’luk bir fason dilimimiz var. Bunlar da kampanyalı, fiyat kırılmış işler değil, geçmişten gelen müşterilerimizin işleridir.”
Yeni yatırımımızda Komori Lithrone S40’ı tercih ettik. Çünkü müşterilerimizi ne kadar memnun edebiliriz diye düşünüyoruz. Müşterilerimizin basılan kutuları rafa dizildiği zaman renk sapmalarının olmaması lazım.
Yatırımımızı öz kaynaklarımızla yaptık. Uzun zamandır bu yatırımı yapmak için arayış içindeydik. Şimdiye kadar küçük peşinatlarla büyük kredilerin altına girme yanlısı olmadık, daha sağlam gitmeyi düşündük.
Sektörde yapılan hataları görüyoruz. 50 bin Euro peşinatla 500 bin avroluk makine alanlar çok zorlandılar. Hatta batan arkadaşlarımız oldu. Bence %50 peşinat verip geri kalan kredilendirilmeli.”
Sesa Matbaa Ambalaj’ın İkinci Matbaacılar Sitesi’nde toplam 250 metre karelik matbaa ve ofis bölümü ile Maltepe Hastane Yolu Sokak No:1 yeni adresinde 1500 metre karelik baskı sonrası bölümü var. Burada otomatik sıvama, kutu kesim ve Omega yapıştırma iğneli kesim vs. makine parkuru ile ondülin oluklu mukavvadan özel kutular da yapılıyor.
Sami Özkan “Biz burada filizlendik. Buranın cazibesi var, müşteri buraya geliyor. Oluklu mukavva işini herkes yapmıyor. Biraz zahmetli bir iş. Karton kutular, saklama kutuları, sert mukavva kutular da yapıyoruz. Bunlar havaleli işler olduğu için matbaacılar bu tarz işlerden kaçınıyor, bize yolluyorlar. Burada bu açıdan da avantajlıyız” diyor ve devam ediyor.
“Matbaacılar sitesinde olmanın avantajı her şeyin burada bulunuyor olması. Örneğin kalıp sarfiyatım çok olmadığı için CtP düşünmüyorum ve dışarıdan rahatlıkla kalıp hizmeti alabiliyorum. Ayrıca biz sadece kutu değil katalog tasarımı ve baskısı da yapıyoruz ama bu işler toplam iş hacmimiz içinde küçük bir paya sahip. Bunun için ek yatırım yapmamız anlamlı değil. Mücellit işleri için de mevcut mücellithanelerden destek alıyoruz. Onun dışında yaldız, selofan ve parçalı lak işlerimizi de dışarıda hallediyoruz. Ancak önümüzdeki aylarda bir selofan makinesi almış olacağız. O zaman makine olarak bir eksiğimiz kalmayacak.”
Üretim süreçlerinde ve malzeme temininde Aras Grup’un hep yanlarında olduğunu belirten Sami Özkan, sektörel bir sorun olarak karton temininde sıkıntı yaşadıklarını belirtiyor. Çin’deki kâğıt fabrikalarının sanayi bölgelerine taşınması sürecinde kağıt ithalatının azalması ile kartonun 1,5 liradan 3 liraya çıkan kg fiyatı matbaayı müşterileri ile karşı karşıya getiren ciddi bir sorun olmuş. Özkan, bu konudaki sıkıntılarını şöyle anlatıyor.
“Eskiden biz kâğıdı seçerek, beğenerek alıyorduk. Şimdi ne bulursak onu alıyoruz. Bize ‘280 gram yok 300 gram vereyim’ deniyor, olur ver diyoruz. Ebat olarak 70×100 kâğıt bulamıyoruz. ‘80×100 var’ deniyor, onu alıyoruz. Çünkü işin termini var, yetiştirmek zorundasın. Müşteriye mahcup olmamak için artık buradaki zararı dikkate almıyoruz. Karton temini sorunları yüzünden yaptığımız ufak zamları müşterilerimiz sorguluyor. Benim 10 yıllık müşterim arayışa girdi, diğer matbaalardan teklif istemeye başladı. Aynı şekilde benden teklif isteyenlerin sayısı da arttı. Öte yandan diyelim ki 100 bin tabakalık bir iş yapacaksınız. Bu miktarı tek kâğıtçıdan temin etme şansınız yok. Birkaç kâğıtçıdan ancak temin edebiliyorsunuz. Bazen kağıtçılar stoklarında karton olsa da diğer müşterilerine yok demek istemedikleri için talebimizin tamamını karşılayamıyorlar. Biz de müşterimizin taleplerini parça parça karşılayarak, adetleri düşürerek durumu geçiştiriyoruz. Bu süreçte kâğıtçılar da fırsatçılık yapmamalı. Bu sorunlar aşılır, zaman değişir. Bu sefer onlar satmak istediğinde biz nazlanabiliriz.”
Türkiye’de ortaklıklar fazla yürümez, aile içi ortaklık da oldukça zorludur. Sami, Sefa ve Yusuf kardeşler nasıl yürütüyorlar diye soruyoruz. Bu sorumuzu şöyle yanıtlıyor Sami Özkan: “Evet biz Batılılar gibi değiliz, kendi adetlerimize göre şirket yönetiyoruz. Çevreden gördüğümüz kadarıyla aile şirketleri büyüdükçe sorunlar çıkıyor. Yeni nesil de devreye girmek, söz sahibi olmak isteyebiliyor. Bazen aile içi sorunlar da işe yansıyabiliyor. İnsanlar birbirini tolere etmezlerse ortaklık yürümüyor. Biraz fedakârlık yapmak gerekiyor. Bizde herkes yerini biliyor. Ailede ikinci kuşak henüz küçük. Onlar büyüyene kadar önümüzde daha fırsatlar var.”
Sesa Matbaa Ambalaj’ın geleceğe yönelik projeleri konusunda Sami Özkan biraz temkinli “Çok fazla hayalimiz yok, üç ayda bir Türkiye’nin ortamı değişebiliyor. Gün ne getirir bilmiyoruz” diyor ekliyor.
“İşlerimizi biraz daha rayına oturtmuş olursak ve Türkiye şartları da iyi olursa yakın bir gelecekte Hadımköy gibi şehir dışında bir yere gitmeyi düşünebiliriz.”