Matset’in İzmir bölgede kendi deposu bulunuyor. Gelen siparişler kısa sürede ilgili firmaya ulaştırılıyor. Aynı şekilde servis hizmeti için de bir ekip var ve servis talepleri kısa sürede karşılanıyor. Bu yıldan ve gelecek yıldan umutlu olduğunu söyleyen Matset Ege ve Akdeniz Bölge Müdürü Atıl Şenkahya ile sorumlu olduğu bölgelerdeki sektörün durumunu konuştuk.
Matset olarak hem malzeme hem de makine tarafındasınız. Ege Bölgesi’nde sektör ne durumda?
Ege Türkiye’nin biraz daha rahat bölgelerinden biri. Önümüz de yaz. Ticaretin iyice gevşeyeceği bir döneme giriyoruz. Bizim bölgemizde Denizli, Antalya da var. Antalya’da turizmciler hızlı sezondalardı. Hazırlıklarını bitirdiler. Şimdi artık eksik tamamlama dönemi. Geçen sene Antalya büyük fire verdi. Hem tarım hem turizm kütü gitti. Bu yıl ikisinin de canlanmasını bekliyoruz. Sanırım biraz da fiyat kırarak turist adedini çoğalttılar.
Bizim sektör de benzerini yapıyor. Yeni bir oyuncu çıkıyor, yurt dışından biri ile anlaşıyor, sonra çok ucuza çok az kârla mal getiriyor. Anlık, sürekliliği olmayan bir ticaret… Çizgisi belli olmayan bu işletmeler sektörü yaraladılar. Tedarikçiler bu konuda yıpranıyor. Yerine göre iş, para ve enerji kaybediyorlar.
Sizde Alfa’nın kalıp ve filmleri, Agfa makine kalıp ve filmleri var. Film ve kalıpta durum nedir?
Film hala satılıyor. Özellikle tekstil baskısında kullanılıyor. Serigrafide de kullanılıyor ama serigrafiyi dijital çok yıprattı. Dolayısıyla serigrafinin film talebi pazarda hatırı sayılır bir seviyede değil. Filmi hala kullanan matbaalar da var, ama sayıları çok az. Taşra da kendine bir yol çizdi. En yakın repro atölyesine işi yollayıp otobüsle alıyorlar. Printer Ofset gibi güçlü organize matbaalar artık CtP piyasasını da öldürmeye başladı. Matbaalar artık filmi ya da kalıbı değil doğrudan basılmış işi alıyorlar.
Sektörün her alanına hitap eden geniş bir ürün yelpazeniz var. Hangi alanlar daha canlı?
Biz, fleksocular, serigrafi baskı yapanlar, reklamcılarla da temas halindeyiz. Ambalaj sektörü biraz hareketli. Global ve kurumsal bazda çalışan ambalajcılar iş yapıyor.
HP’nin yeni endüstriyel makinelerinin satışı hızlandı, bu da bize büyük oyuncularla görüşme şansı verdi. Piyasadan bağımsız hareket eden, ihracatları olan büyük ambalaj şirketleri yurt içinde de kuvvetli tedarikçilerle çalışmayı tercih ediyorlar. Onlarla diyalog daha sistemli gidiyor.
Makine satışlarında hangi alan daha canlı?
Bizim marka yelpazemiz çok geniş. Sektörün tüm alanları ile temas halindeyiz. Makine tarafında etiketçiler, ticari matbaalar, ambalajcılar, fleksibıl ambalajcılar, Copy Center’la görüşüyoruz. Agfa tarafında CtP makinelerimiz, reklamcılar için inkjet ve UV makinalarımız var. HP Indigo’nun etiket makineleri ve ticari tarafta tabaka ofsetleri var. Baskı sonrası için Scodix, Kama makinelerimiz var. Copy Center tarafında zaten HP olarak varız. Fleksıbıl ambalajcılarla da HP 20000 için sektörün en büyükleri ile görüşüyoruz. Dolayısıyla hepsiyle temas halindeyiz.
Önümüzdeki dönem için beklentiniz nedir?
Geçen sene sonlandırdığımız güzel işlerimiz oldu, bu sene de çok umutluyuz. Çok iyi bir dönüş bekliyoruz. Büyük firmalarla iyi bir yere geldik. Çoğu ile bitirme noktasındayız. Özellikle büyük ambalaj gruplarında ve büyük matbaalarda bu yılı geçen seneye göre daha iyi görüyorum. Ondan sonraki yıl daha da iyi olacak gibi duruyor. Tabii bu, bizim açımızdan, sektör olarak bakmıyorum. Etiket ve ambalaj potansiyelimizi yüksek görüyorum.
Bizim izlenimimiz uzmanlaşmış matbaaların belli bir rotada daha iyi yol aldıkları. Bu görüşü paylaşıyor musunuz?
Firmalar birbirleri ile rekabet edebilirler. Ancak bizim sektörde sıkıntı, bazı firmaların kartvizit, zarf, kutu, etiket, oluklu basmaya; hepsini bir arada yapmaya çalışıyor olmaları. Onu da yapayım, bunu da yapayım derken bir yığın da yatırım yapıyorlar. Çünkü bunların hepsi baskı öncesinde baskı sonrasında kendine özgü makine yatırımları gerektiriyor.
Öte yandan hepsini birden yapayım derseniz gidip illa birinin ayağına basıyorsunuz. Siz o işin uzmanı olmadığınız için alıcı firmalar tarafından sektörün oyuncusu olarak da görünmüyor, onların ayağına gidip fiyat kırarak işi almak zorunda kalıyorsunuz. Böylece dergi, kutu, kartvizit için de aynı matbaa fiyat kırmış oluyor. Bu durum içerde de sorun yaratıyor. Ustalar ‘kartvizitten çıktık, Bobst’un başına geçtik, oradan çıktık kırım katlamada insert yapıyoruz’ diyorlar. Dolayısıyla bu firmalar enerjisini dağıtıyorlar ve uzmanlaşmış bir kadro olmadığı için ekibi de yoruluyor.
Agfa’dan sonra geniş formatta pazar sizin açınızdan nasıl şekillendi?
İzmir’de üç makinemiz üretimde. İki projemiz de gündemde. Makinelerimiz diğerlerinin önünde ama burada da karşımıza Çin çıkıyor. Kalitemizi ve makinemizin özelliklerini anlatmak için biraz daha koşturmamız gerekiyor.
İndigo ve Scodix tarafı nasıl?
Printer Ofset’e HP Indigo 10 000’i drupa’dan sonra kurduk. Etiket ve ambalajda imza aşamasına gelmiş bir iki projemiz de var. Yine Printer Ofset’le ScodixPro Dijital varak yaldız ve lak makinası aşmasını da tamamladık.
Kalıp tüketimi nasıl bir seyir izliyor?
Kalıp tüketimi artarak devam ediyor ama öyle 2-3’e katlayarak artan bir satış değil. Öte yandan film gibi durağan da değil. Dijital teknolojiler geliştiği için düşük tirajlarda dijitalin ofsetten aldığı pay artık hissedilir derecede. Şu anda büyük ebat kalıp daha çok satılıyor ama dijital teknoloji önümüzdeki yıllarda büyük ebatta da gündeme gelecek. Piyasada bizim dönen HP makinelerimiz var. Copy Center’lar olsun, reprocular olsun, bunlar da küçük tirajlarda matbaalardan pay alıyorlar, hatta matbaacılara iş yapıyorlar.
Şimdi matbaalara da dijital girmeye başladı. İrili ufaklı çeşitli markalar matbaalarda yer alıyor. Daha profesyonel daha endüstriyel çalışmak isteyenler de işlerini planlayıp İndigo için görüşmeye başlıyorlar.
Firmalara önerileriniz nedir?
Yaklaşık 4,5 senedir Matset’teyim günün koşullarına göre yolunu çizen, kaliteyi sağlayan, kurumsal firmalar dışında sektör mutlu olmadı. Ucuz sarf malzemesi ile uzun yola çıkamazsınız, sizi yolda bırakır. Kalitenin şartı o kalibrede ürün ve malzeme kullanmaktır. İyi mürekkep kullandığında baskıya çabuk girersin, reaksiyonu hızlı olur. Bizim girdilerimiz kağıt, kalıp ve süre, arkasından da mücellit gelir. Uzun sürede baskı yapıp, kağıdını çöpe atıp, süreni kötü harcayıp, kötü iş çıkarttığında müşterinin önünde zayıf düşersin. Mürekkebin ana maaliyette esamesi okunmuyor. Mürekkepte, kalıpta ucuza kaçmak çözüm değil. Kötü kalıp kullanımında kalıp işin ortasında uçuyor. Bu durumda işçi mutsuz olarak işe geliyor. Bakıyorum kaliteli matbaalar 15 yıl aynı usta ile çalışıyor, öbür tarafa bakıyorsun sürekli usta değiştiriyor. Bu bir mentalite.