İzmir’in en eski matbaalarından biri olan Hürriyet Matbaası, bu yıl 66. yılını geride bırakıyor.
Bornova’da Çamdibi semtindeki tesisinde ‘butik matbaacılık’ anlayışıyla hizmet veren Hürriyet Matbaa’nın makine parkında Ryobi 920 5 renk ofset baskı makinesi (2008), Koenig & Bauer (Grafitek) 50 x 70 4 renk ofset baskı makinesi, Ryobi 44 x 58 2 renk ofset baskı makinesi, tek renk 46 x 64 ofset baskı makinesi ve iki tipo pedalın yanı sıra kırım, harman makineleri, katlama üniteli tel dikiş robotu ve pres bulunuyor. Matbaada 12’si mavi yaka, 5’i beyaz yaka 17 kişi çalışıyor.
Hürriyet Matbaası’nda sorularımızı Genel Müdür Gürcan Gümüş yanıtladı.
Kuruluştan bugüne Hürriyet Matbaası’nın hikayesini özetler misiniz?
Hürriyet Matbaası 1951 yılında Kemeraltı’nda aile şirketi olarak kuruldu. Şu ana kadar ortaklar da değişmedi. Hiçbir sekteye uğramadan bugüne kadar geldik. Mevcut yerimize gelene kadar üç ayrı mekân değiştirildi. Çamdibi’ne 2004’te geldik. Toplam 3800 m2 alanımız var. Ana binada 3500 m2 üretim alanımız bulunuyor. Baskı öncesinde grafik tasarım bölümümüz var; CtP hizmetini dışarıdan alıyoruz. Baskılarımızda mutlaka CIP 4 ve CIP 3 datası kullanıyoruz ve bu sayede kaliteli baskıyı standart olarak sunmaya çalışıyoruz.
Ne tür işler yapıyorsunuz?
Genelde butik matbaacılık dediğimiz kreatif işler yapıyoruz. Özellikle yoğun olarak dergi, katalog, broşür, fantezi ağırlıklı kutu üretiyoruz. Kutu işimiz büyük çaplı değil. Bu arada anlaşmalı matbaayız. Anlaşmamız ve sürekli form baskılarımız devam ediyor.
Talep üzerine çalışıyoruz, herkese iş yapabiliriz. Pazarlama yapmıyoruz. Müşteri temsilcilerimiz aracılığı ile hizmet sunuyoruz. Bunun yanı sıra uzun yıllardır çalıştığımız müşterilerimiz var. 1951 yılından beri çalıştığımız müşterimiz dahi var.
Son 5 yılı değerlendirirseniz işler nasıl bir seyir izliyor?
Herkesten duyduğunuz gibi benden de aynı şeyi duyacaksınız sanırım. Tabii ki 2015 sonrası ciddi bir daralma var. Olaylardan önce de zaten o daralma olacaktı, belliydi. Çünkü siyasi olaylardan çok önce zaten bizim sektörümüz internete yenik düşmek üzereydi. İnternet yüzünden bir kan kaybımız var. Biraz daha eskiye giderseniz, matbaaların evrak ve kayıt işleri vardı, bunlar bugün tamamen bilgisayarlarda ve belleklerde. Çok büyük bir iş hacmi dijital ortama kaydı. Broşür, katalog, dergi basımı da azaldı. Yazılım ve bulut teknolojisi öğle gelişti ki, bilgisayarlar neredeyse aklımızdan geçeni okur durumdalar, yazılı ve görsel medyadan çok daha hızlı ve nokta atış yapabilen reklam sistemleri gelişti. Broşür dağıtmakla bunu yapmak arasında gerçekten fark var. Dolayısıyla katalog, broşür işi azalmaya devam edecek. Akıllı cep telefonları hayatımıza girdi, artık onlarla her şeyi yapabiliyorsunuz. Böyle olunca da fiziksel olarak basılı evrakı dağıtmak hem zor hem maliyetli hem de çok akıllıca değil. İnternete girip herhangi bir yere baktığın zaman o konuyla ilgili milyonlarca reklama ister istemez maruz kalıyorsun. Dolayısıyla her sektörden sektörümüze gelen iş hacmi azaldı. Çünkü basılı materyal süreç ve maliyet yönünden sanal ortamla rekabet edemiyor.
Geleceğe nasıl bakıyorsunuz?
Umutla bakmıyorum. Sıkıntı şu ki bu sektörün mutlak suretle kârlı çalışması lazım. Kârlı çalışmayan işletme sürümle ayakta kalamaz. Deneyenler oldu ama bunun çok sıkıntılarını yaşadılar. Sektörün daha da küçüleceğini düşünüyorum, eski durumunu yakalayabileceğimizi düşünmüyorum. Otuz senedir bu işi yapıyorum hep biz daha zor şartlara ayak uydurmak zorunda kaldık. Gene öyle olacak, yeni şartlar yaratamayacağız, sadece ayak uydurmaya çalışacağız.
Bu sürede organize matbaacılık kısmında büyüme oldu. Onlar daha çok internet üzerinden satış yaptıkları için avantajlılar. Ama biz şu an zaten onların yapamadığı kısımdayız. Yani müşterinin kreatif çözümler için karşısında muhatap bulmak istediği taraftayız. İşin bu tarafı bitmeyecek ama azalacak. Bunun yanında dijital belki daha gelişecek ve zamanla bizim ofset makinelerimizin yerini alacak.
Dijital yatırımlarını çok düşündük. Geçen drupa fuarında da sadece dijital üzerine mesai harcadık. Şu an şirketimizin yapısı itibarıyla dijitale baskıya geçmeye uygun değiliz. Dijital basım henüz küçük ve adetsiz işler gerektiriyor. Konum olarak bu işlerin yoğun olduğu bir noktada değiliz. Ticari yapımız büyük adet bazlı üretime ve yapıya daha uygun. Dijital bir anlamda perakendecilik. Ayrıca dijitalde pazarlama yapmak, perakende çalışmak lazım. Henüz bize uygun değil. Mevcut ufak tefek düşük tirajlı işler için dışarıdan hizmet alıyoruz.
Tirajlar ne düzeyde?
Sıkıntı tirajlarda aslında, kalem olarak iş azalmadı, tirajlar çok düştü. Ofset makinelerin hepsi hızlı, ve yüksek tirajlı çalışan makineler olduğu için tirajların düşmesi bizim kârımızı düşürüyor.
Aylık ortalama kalıp tüketiminiz nedir?
Bir sene öncesine göre çok düşük. Bir sene önce aylık 4 – 5 bin kalıba çok rahat çıktığımız oluyordu. Şu anda yarı yarıya düştü. Yaz mevsim olmasında kaynaklı genel bir düşüşte mevcut.
Üç firmayla aynı anda çalışabiliyoruz. Eskisi gibi değil. Ciddi firmalar var. Online CtP makineleri var. Çoğunda ikişer üçer makine var. O yüzden hızlı kalıp tedarik edebiliyorlar, yani hiç kalıp tedarikinde zorlanmıyoruz.
İhracata dönük herhangi bir faaliyet ya da girişiminiz var mı?
Şu anda yok. Öncesinde hem dolaylı hem direkt ihracatımız vardı. Müşterilerimizi Çin, Fas ve Cezayir’e kaptırdık. Hollanda, Portekiz gibi yerlere direkt ihracat yapıyorduk. Tekstilin çöktüğü dönemde maliyetler kurtarmadı Türkiye’de ve bunlar Çin, Fas ve Cezayir’e gittiler. Çin ile rekabet etmek çok zor, maliyetler konusunda Çin ile negatif biçimde ayrıldığımız bir gerçek. O nedenle rekabet edemedik.
Tedarik konusunda bir sıkıntı yaşanıyor mu?
Kâğıtta yaşanmıyor. Ama biliyorsunuz İzmir’de yılbaşından önce büyük firmalar vardı. Lider Kağıt, Korda Kağıt, Etap Kağıt. Bunların hepsi aynı anda karar verip İzmir’den çekildiler. Çekilmelerinin sebebi bildiğim kadarıyla buradaki düşük kapasite. Yatırımlarının karşılıklarını alamıyorlardı diye düşünüyorum. Biz ayda 30 ton kâğıt işleyebiliyorduk. Tabii şu an çok düştü. Bir tek fantezi kâğıtta sıkıntı yaşıyoruz; 1 – 2 gün İstanbul’dan gelmesini beklemek zorunda kalıyoruz.
Fantezi kâğıt tüketimi İzmir de çok farklılık gösterdiği ve genelde adetli olmadığı için, haklı olarak firmalar da stok miktarlarını az tutma yoluna gidiyorlar.
İzmir’de son yıllarda kapanan matbaa sayısıyla ilgili bir bilginiz var mı?
Kapanan firmalar olduğunu biliyorum ama sayı veremiyorum. Henüz, talep daralma yönünde devam ediyor ve arz fazlası matbaaların kapanmasına yol açıyor. Talep azaldıkça daha çok kapanmalara neden olabilir. Çünkü kârlılık çok düşük. Sektörümüz 2000’li yıllardan hatta daha öncesinden beri kalite odaklı hızlı bir büyümeye girmişti. Rekabetin adı 2000’li yıllardan sonra yapabilirlikten kaliteli yapabilirliğe değişti. Önce kaliteli iş ve sonra hızlı servis ve en sonunda buna düşük fiyat eklendi. Çünkü Türkiye’de markalar oluşuyordu, yeni firmalar oluşuyordu. Bunlar kendilerini tanıtmak için kaliteli ürünlere ihtiyaç duyuyorlardı. İmaj önemliydi. Ama şu anda geldiğimiz noktada rekabet sadece fiyat odaklı bir hal almış gibi duruyor. Teknolojinin hızlı ve hassas ilerleyişi sayesinde artık her firma kaliteli iş yapabiliyor. Dolayısı ile rekabette ilk sırayı fiyat alınca, ister istemez bu sektörümüz gelişmesini yeni yatırımlar yapmasını ve büyümesini negatif tetikliyor. Tasfiye olan ya da yapı değiştirmek zorunda olan matbaalar mutlaka olacaktır. Çünkü İzmir’ ve yakın çevresinde yatırım yok. Pazar büyümüyor, küçülüyor.