Önünüzdeki hedef nedir? Yeni ürünlerle Türkiye pazarında nasıl bir gelişme bekliyorsunuz?
Her ölçekten işletmeye yönelik ürün ve çözümlerimizle, işletmelerin dijital dönüşümlerine katkıda bulunmak istiyoruz. Xerox’un ofis ürünleri üzerinde gelen yeni ConnectKey yazılım platformu, ofislerin iş süreçlerini dijitalleştirmek ve çalışan verimliliğini artırmak için geliştirilmiş, geleceğin çalışma biçimini şimdiden kullanımımıza sunan bir platform. Geçmişten bugüne sektörler yaratan ve faaliyet gösterdiği sektörlere yön veren öncü bir firma olduk ve bugün bunu bir kez daha kanıtladık. Önümüzdeki yıllar Türkiye için teknolojik anlamda bir dönüşüm yılları olacak. Bu dönüşüm yine dijitalleşme ile olacak. Bu dönüşüm donanımı değil, yazılımı geliştirmekle ve donanımın yazılımı algılayabilme kapasitesini arttırmak ile olacak.
Yeni ürünlerle beraber pazar payınızda artış bekliyor musunuz?
Önce Türk tüketicisine değer satabilmemiz, değer almanın önemini göstermemiz lazım. Pazar payımızda birdenbire bir artış beklemiyorum. Bu bir süreç, bir – iki çeyreklik, altı aylık bir sürecin sonunda pazar payımızda ciddi bir artış olacağını düşünüyorum. Yenilikleri ve teknolojik değişimi kamuya anlatmamız lazım. Kamunun klasik ihale yöntemiyle satın almaktan vazgeçip, gerçekten ihtiyacı olanı satın alması, güvenliği öne çıkartan, iş süreçlerine göre tasarlanmış uygulamaları kullanan çözümlere yönelmesi lazım. Ümitliyim. Geçen hafta Türkiye Bilişim Vakfı’nın düzenlediği bir toplantıdaydım. Birçok kamu kurumunun gerçekten dijitalleşmek için emek, para ve zaman harcadıklarını gördüm. Biz de bu döngüye girip onların dijital dönüşüm çabalarına katkıda bulunmak istiyoruz.
Yazılım tarafındaki aplikasyonlar, çeviri de dahil, cihaz fiyatlarına yansıyacak mı?
Cihaz fiyatlarında çok fazla bir artış olmayacak. Türkiye’de zaten son üç dört senedir yaşanan ekonomik değişimler pazarı önemli ölçüde etkiledi. Biz aynı fiyatla veya çok yakın fiyatlarla müşteriye çok daha fazla değerli ürünler sunacağız. Rakiplerimizle olan değer farkımızı da artırmaya devam edeceğiz.
Xerox’un Amerika ve İngiltere’den sonra üçüncü ConnectKey lansmanını Türkiye’de yapmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Merkez Türkiye’ye nasıl bakıyor?
ConnectKey lansmanının dünya turunda üçüncü durağı olmamızın yanı sıra Xerox DMO (Gelişen Pazarlar Operasyonları) Bölgesinin ilk lansmanını da biz gerçekleştirdik. Merkezin Türkiye’ye bakışı pozitif. Türkiye tüm olumsuzluklara rağmen potansiyel bir pazar olarak görülüyor. Siyasi herhangi bir sorun olmazsa – bunu uzak bir olasılık olarak görüyoruz – iş dünyasının daha hızlı karar verdiği ve satın almaların arttığı bir dönemin başlayacağını düşünüyoruz. Tüm pazarda 2014 yılında gerçekleşen 600 bini aşkın aktivite, geçen yıl 300 binli rakamlara düştü, pazarın genelinde % 40 daralma var. Bu aktivite sayısının tekrar 600 binli düzeye çıkması lazım. Bu hemen olmayacaktır ama Türkiye bunu başarabilecek bir ülke. Dünyada böyle iki-üç ülke (Meksika, Hindistan ve Rusya) vardır, o yüzden Türkiye kolay kolay vazgeçilemeyecek, değerli bir ülkedir.
Türk tüketicisi ve kurumlar, değer katmayı, değere bakmayı ve dijital dönüşümü lütfen misyon edinsinler. Eğer bir ürün satın alırken sadece fiyatını göz önünde bulundurur ve gerçek ihtiyaçları göz ardı ederlerse, yanlış seçim yapma ihtimalleri çok yüksek olacak. Ama Türkiye her zaman en iyisine layık bir ülke. Örneğin, bankacılık ve telekomünikasyon sektörlerimiz dünyanın en gelişmiş teknolojilerine sahip. Türkiye’nin diğer kurumları da teknolojik alt yapılarını dünya ile yarışır hale getirmelidir.