BM Color Matbaa Mürekkepleri, Interpack 2017’de ürünlerini ve yeniliklerini tanıttı. Fuara çadır konstrüksiyonlu Hol 18’de katılan firma, standın konumundan ve ziyaretçi trafiğinden memnundu. BM Color standında firmanın kurucusu Ömer Asım Eralp, firmanın ikinci kuşak yöneticisi Genel Müdür Aslıhan Erdoğan, Üretimden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Nazlı Eralp Özlenir ve İhracat Satış Müdürü Human Bahari ile sohbet ettik.
BM Color’un kuruluşundan itibaren hikayesini özetler misiniz?
Ömer Asım Eralp – BM Color mürekkep üretimi için değil pigment satışı için kuruldu. Ama zaman içinde, 1974 – 80 dönemindeki ambargolar döneminde ana yerli üreticinin de yeteri kadar ham madde ithalatı yapmakta zorlandığı süreçte mürekkep tedarikçileri ile pigment ticareti yapmaktaydık. O süreçte mürekkep piyasasındaki tedarikçi açığını görerek pigment satışını askıya aldık ve bir ekip kurarak 1978 yılında üretime başladık. O dönemde en kolay olan kağıda basılan anilin flekso mürekkepleri üretimi olduğundan işe onunla başladık. Sonra polyamid mürekkep dediğimiz polietilenlere, poşetlere kolay bir şekilde tatbik edilen mürekkeplerin üretimi ile devam ettik. 1984 yılında da gazete mürekkebine geçiş yaptık. 1994 krizine kadar aşağı yukarı Hürriyet gazetesinin mürekkebinin % 20-30’unu, Milliyet gazetesinin mürekkebinin % 80’ini başarı ile tedarik ettik. 1994 krizi sürecinde gazete yönetimi içerisindeki mevkii değişiklikleri sırasında biz de tedarik sürecinin tamamen dışarısında kaldık ancak bu sürecin dışarısında kalmamız ne kalite, ne üretim sebebi ile gerçekleşti. Bu tamamen stratejik olarak gazete yönetiminin diğer üreticiler ile çalışma kararı almasından kaynaklıydı. Bugün gelinen noktada alınan bu stratejik karar neticesinde gazete mürekkebi sadece uluslararası sermayeli firmaların ismi altında sürdürülür hale gelmiştir. Biz de o dönemde de bu gerçeği kabullendik ve solvent bazlı mürekkep alanında uzmanlaşma kararı aldık. O tarihten sonra özellikle bu alanda da son 10 senedir büyük atılım yaparak pazar payımızı artırdık. Fakat bu arada Masterbatch üretimi üzerine de bir yatırım yaptık.
Halihazırda Masterbatch satışımız aydan aya değişiyor ama ortalama % 25 diyebiliriz.
Fuardan memnun musunuz? Konumunuzla ilgili değerlendirmeniz nedir?
Human Bahari – Interpack’ın ilk katılımcıları “taşradan” başlatıp sonra merkeze kaydırma gibi bir politikası var ama biz de çok taşradayız. Şans eseri yol üzerindeyiz. Ona rağmen hedef müşteri grubumuza yakın olduk. Üç gündür oldukça iyi görüşmeler yaptık. Asıl amacımız ihracatımızı arttırmak. 2008’de şirket yönetimi Ömer Bey tarafından Aslıhan ve Nazlı hanımlara devredildikten sonra şirkete yatırım yapılıp büyüme kararı alınmış ve 2008’den bugüne kadar şirket üretim ve ciro olarak 12 kat büyümüş. Bu süreç içinde sektör de çok büyüdü tabii ki.
Aslıhan Erdoğan – Esnek ambalaj konusunda her ne kadar Avrupa’da çok büyük çapta çalışan firmalar var ise de Türkiye bu konuda son 10 yıl içerisinde Avrupa’nın lokomokifi oldu. Avrupa kendisi de kullanıyor olmasına rağmen, benim gözlemlediğim, bu üretimleri birlik bünyesinde Doğu Avrupa tarafına kaydırmaya özen gösteriyor ve kıta Avrupası’ndan çıkarmayı arzuluyor. Türkiye deki ambalaj sektörü bu konuda çok ve doğru çalışıyor, ileride çok daha iyi noktalara geleceğini düşünüyorum.
H. Bahari – Ben de 2000 yılından bu yana sektörde çalışıyorum; 2002 – 2003 yıllarında Türkiye ortalama % 5 büyürken ambalaj sektörü % 15 büyümeye başladı. O zamandan bu yana ambalajın büyümesi Türkiye’nin büyümesinin iki üç katı üstündedir. 2008 de esnek ambalajla, 2011 yılında Masterbatch’in eklenmesiyle iç piyasada belli bir yere geldikten sonra hemen hemen DYO’nun satışından sonra en büyük yerli şirketiz. İç piyasada ciro ve kilo olarak pazarın yüzde onuna sahibiz. Hedefimiz de bunun çok üzerinde değil, 10-15 civarında bir bantta kalıp ihracata ağırlık vermek istiyoruz.
İhracat ne zamandır gündeminizde?
A. Erdoğan – 2013’ten önce de ihracat yapıyorduk ama sistemli bir çalışmamız yoktu. 2013 yılında Human Bey ile bir araya geldik. İyi noktalara geldiğimizi düşünüyorum.
H. Bahari – Yılda 450 – 500 ton ihracat yaparken, bu sene planımız 1500 ton. Fuarın buna katkısı olursa rakamı 2000’lere yükseltebiliriz. Şu anda ihracatın ciroya oranı % 30-35 civarında. Hedefimiz bunu % 55-60 oranlanına taşımak. On ülkeye ihracat yapıyoruz. Öncelikle komşu ülkeler Bulgaristan, Romanya, Rusya, İsrail, İran, Özbekistan’a ihracatımız var. Şu anda Almanya’ya bir firma aracılığı ile ihracat yapıyoruz. Bir buçuk yıldır bizim mallarımız buraya geliyor ve bizim hedefimiz burada Doğu Avrupa pazarına girmek. Örneğin Polonya’da Türkiye’deki gibi gelişmeler oluyor, Sırbistan olabilir, Almanya’dan gelenler oldu, görüşmeler yapıyoruz. Belki burada bir depo kurulabilir, bir hizmet ağı oluşturabiliriz. Bahsettiğim ülkelerin çoğunda biz bu ağı kurduk, şirketimiz, depomuz var. Makedonya’da bir firmamız var.
Neden Makedonya?
A. Erdoğan – Bölgenin tedarikçi açısından bakir tabir edeceğimiz bir bölge olması öncelikli sebebimiz. 2012 yılında Bölgede ticari ilişkimiz olan bayimizin sektörden çekilme kararı alması ve hazırda ürünümüzün tanındığı bir pazar olması sebebi ile de kendi firmamızı kurduk. Bugün baktığımda doğru bir karar olduğunu görüyorum. Arnavutluk, Hırvatistan, Bosna Hersek gibi ulaşılması zor pazarlara depodan günlük sevkiyat yapabiliyoruz.
Tesisleriniz ve işletme yapınız hakkında neler söyleyebilirsiniz?
A. Erdoğan – Çerkezköy’de 16 bin metre kare alanda ve 9 bin metre karelik kapalı alanı olan fabrikamız var. Merkezimiz İstanbul’da, İzmir ve Gaziantep’te depolarımız var. Makedonya’da firmamız var ve 110 kişi civarında çalışana sahibiz. Çalışanlarımızın 80 kadarı fabrika bünyesinde 30 kadarı da saha, merkez ofislerde ve depoda çalışıyor. Finans, pazarlama, idari işlere bana bağlı, üretim ayağı ise Nazlı Hanım’a bağlı olarak çalışıyoruz.
Nazlı Eralp Özlenir – Firma bünyesine 2004 yılında mezun olduktan bir yıl sonra katıldım. İşi yönetebilmek ve idare edebilmek için mutfakta yetişmek gerektiğine inanıyorum.. Ar-Ge laboratuvarında 6 kişi çalışıyoruz. Kalite kontrol laboratuvarımızda ise 3 kişilik bir ekip çalışıyor. Laboratuvarımız esnek ambalaj sektörünün ihtiyaç duyacağı bütün kalite kontrol ekipmanlarına sahip. Ürünlerimizi sektörün ihtiyaçları doğrultusunda geliştirip müşterimize hizmet verebilecek noktaya geldik. Hayli dinamik, işinde gayet başarılı ve hevesli çalışan bir kadromuz var.
Müşteriye özel üretiminiz var mı?
N. Özlenir – Müşteriye özel üretim anlayışımız var. Üretim hattımız da her tür talebe hizmet verebilecek esnekliğe sahip.
H. Bahari – Her işte olduğu gibi bizim işimizde de standart ürün ve müşteriye özel, ‘terzi işi’ üretim var. Nereye kadar standart ürün, nereye kadar müşteriye özel ürün? Bunun dengesi nedir? Bir mürekkepçi için en zor soru budur. Çok terzi işi yaparsanız maliyet çok yükselir, herkese özel stoğunuz olur ama özel bir üretim de yapmanız lazım. Ben standart üretim yapacağım derseniz o zaman da kimse sizden mal almaz, piyasa şartları farklı. O dengeyi tutturmak, nerede duracağız, nerede ilerleyeceğiz, doğru karar vermek lazım.
Kapasite artırmayı planlıyor musunuz?
A. Erdoğan – 2015 yılının Ocak ayında başlattığımız yatırımı iki yılda tamamladık. Aralık 2016’ya kadar neredeyse kapasitemizin yüzde 80-90’ını doduruyorduk. Yeni yatırımın getirdiği kapasite artışıyla şimdi kapasite kullanımımız yüzde 35-40 oldu. Bu yatırımı yapmamızdaki ana neden fabrikamızı iç piyasada bir üst kademedeki müşterilerle çalışabilir hale getirmek, bununla birlikte de ihracatı artırmak, dış pazardaki hızlı ve çabuk geri dönüşü sağlayabilmekti. Özellikle ham madde ve yarımamul stoklayabilme kabiliyetimizin % 100 artması neticesinde çok daha hızlı, büyük montanlarda ve standart üretim yapabilir noktaya ulaşmış durumdayız.
2015 yılında alt yapımızla bir üst lige çıkmanın mümkün olmadığını gördük. Şu anda dünya çapında en üst seviyede teknolojiyi kullanarak, olası bir hatayı minimize ederek çok iyi noktalara gelmiş bir fabrika kurmuş durumdayız ve bunun için fuardayız.
Fuarda yeni bağlantılar var mı?
H. Bahari – Yeni bağlantılar var. Standımıza boş insan gelmiyor. Biz Türkiye’de en son 2013 yılında fuara katıldık. O tarihten sonra katılmama kararı aldık. Çünkü hedeflediğimiz müşteriler fuara gelmiyordu. Burada doğru yerde olduğumuzu düşünüyoruz. Verimli bir fuar. İstanbul Ambalaj’ın cazibesini kaybetmesinin sebebi her yıl yapılması. Biz bu fuar için bir yıldır çalışıyoruz. Bunu her sene yaparsanız hem iş gücü kaybı oluyor hem getirisi de yok. Messe Düsseldorf da fuarı her yıl yapabilir ama yapmıyor.