Adana’nın önde gelen matbaalarından Alev Dikici Basım & Ambalaj Ltd. Şti., 1997 yılında, Kemal Matbaası’ndan ayrılmış olan Matbaa Yüksek Mühendisi Alev Dikici tarafından kurulmuş. Alev Dikici kuruluşunda aldığı makineler hariç tüm yatırımlarını öz kaynaklarıyla yapmış, kalite odaklı, bölgede referanslarla çalışan, matbaacılıkta marka olmuş bir işletme. Ağırlıklı olarak FSC sertifikalı kağıt kullanmaya özen gösteren, kimyasalsız CtP ve kalıp kullanan, renk yönetimi, renk ölçüm ve kontrol cihazları kullanan, zor işlerde tercih edilen firmanın genç yöneticisi M. Sinan Barutçu sorularımızı yanıtladı.
Kemal Matbaası kökenli bir matbaasınız. Matbaanın geçmişinden söz eder misiniz?
Kurucumuz Alev Dikici 1996 yılında Kemal Matbaası’ndan ayrıldı ve 1997 yılında Alev Dikici Matbaacılık kuruldu. Aldığımız bayrağı en iyi şekilde götürmeye çalışıyoruz.
Kurulduğumuzda bir SM 52 ve Polar 97 giyotin ile başladık. 2000 yılında SM 72 2 renk 50 x 70 baskı makinesi aldık. Bugünkü kadar ikinci el rağbet görmüyordu ve bugünkü kadar makine satıcısı firma da yoktu. 2004 yılında bir iki renk SM 74 aldık. Sonra Heidelberg CD 102 4+lak, Polar 115, Agfa Avalon N8-80 CtP aldık. SM 74’leri sattık. Wohlenberg beş kafa kapak takma, iplik dikiş makinesi, Stitchmaster ST-100, ST-300 tel dikiş makineleri, 20 ünite tel dikiş üniteli Theisen & Bonitz makinelerimiz var. Ayrıca, otomatik selofan, 2 adet kazanlı ve 1 maşalı tipo baskı makinelerimiz, üç adet (ikisi 70 x 100, diğerleri 50 x 70 ve 45 x 64) kırım makinemiz var.
Biz büyüdük ama Adana’da sanayi bitti; eskisi gibi fabrikalar kalmadı. Asıl sıkıntımız bu. Sanayi olmazsa iş olmuyor. Genellikle tekstil ve meyve – sebze üreticilerine hassas, katma değerli katalog ve broşürler üretiyoruz. En büyük zorluklarımızdan biri kalifiye işçi bulamamak. Onur duyduğumuz bir şey de var: Bizden emekli olanların çocukları da bizde çalışıyor. Kurucumuz Alev Dikici Matbaa Yüksek Mühendisi. Hepimiz ondan öğrendik. Ben de montörlük eğitimi aldım. Bölgede hızlı servis alma imkanı yok. Üretici firmalar yüksek fiyatlar veriyorlar. Servis üç dört günde geliyor. En azından gelecek servise, ‘bizim şöyle bir arızamız var; gelirken şu parçaları getir” diyebilelim istedik. Usta yetiştiriyorsun, bırakıp gidiyor. Eskisi gibi çırak da yetişmiyor. Mesleki yeterlilik yok. Milyon avroluk yatırımı alaylı personele teslim ediyorsunuz.
Kaç personeliniz var? Bu binada mı başlamıştınız?
Bugün 14 personelimiz var. 1997’de Hipodrom’un karşısında kiralanan 100 metre karede başladık. Bugün 450 metre kare baskı bölümümüz, 50 metre mesafede 250 metre kare mücellithanemiz var.
İşlerinizden bahseder misiniz? Ne tür işler yapıyorsunuz?
Genellikle çok renkli katalog, broşür ve tekstil sektörü için spesifik işler basıyoruz. Bunlar 6 renkli, 8 renkli kartelalar, yurt dışından getirdiğimiz Fedrigoni özel kağıtlara baskılar, klasörler, insört vs. Bu işler de azaldı.
Adana dışına iş yapıyor musunuz?
Adana dışına iş yapmamaya özen gösteriyoruz. Çünkü paramızı toplayamıyoruz. Eskiden vadeler vardı, meslektaşlarımızdan batanlar oldu. İnsanlara güvenip iş yapamıyoruz. Girdilerimiz dövizle ve en azından işin bedelinin bir kısmını almadan iş yapmamaya çalışıyoruz. Matbaacıların kredibilitesi düştü. Kağıtçılar sürekli batan matbaaların haberlerini getiriyorlar. Kağıt parasına iş yapıyorlar.
Zorlukları hep birlikte yaşıyoruz ama biraz adaletsizlik oluyor. Personelin sigorta primlerini öderken net maaşları üzerinden primlerini hesaplayıp ödüyoruz. Prime esas kazançlarını düşük göstermiyoruz. Bu Türkiye çapında rekabette aleyhimize oluyor ama akşam başımızı yastığa koyduğumuzda vicdanımız rahat uyuyoruz. Kimse de neden bu matbaa bu kadar öderken, diğeri şu kadar ödüyor diye sormuyor.
Son beş yılı değerlendirirseniz, işlerin seyrini nasıl tanımlarsınız?
Günden güne kötüye gidiyor. Bir çözümü olması lazım; spesifik çözümler üretiyoruz ama neticede artık kaliteyle satamıyoruz, fiyatla satıyoruz. Bu da matbaacının dezavantajı… Adamda 1980 model makine var, seninle aynı işe fiyat veriyor. Müşteri bunu bildiği için fiyatları kıyaslıyor ve onların fiyatlarıyla baskı yapmamızı istiyor. ‘Biz yapamayız, orada yaptırın’ diyoruz. Kaliteye bakmıyorlar. Bazen görüyorum; ‘keşke kağıdı boş bıraksaydınız’ diyorum. Ne kadar FSC sertifikalı kağıt kullanmaya çalışsak da, kağıt milli servet. Adana bölgesinde kimyasalsız kalıp kullanan tek firmayız.
Aylık ortalama kalıp tüketiminiz nedir?
Büyük makinede iyi aylarda artık 1000 kalıbın üzerine çıkamıyoruz. Diğer 35 x 50 makinede 600 – 1000 kalıp arasında değişiyor.
Gelecek için ne düşünüyorsunuz? Dijital gündeminizde mi?
Yatırım bedelleri çok yüksek. Şu anda durumumuzu korumaya çalışıyoruz. Olanı koruyarak devam etmeye çalışıyoruz. Bu ekonomik ortamda yatırım düşünmüyoruz.
Küçük makinede dijital ile rekabet edebiliyoruz. Şu anda matbaaya dijital yatırımı düşünmüyoruz. Adana’da şu anda yüksek tirajlar yok. Dijital ile rekabet edebiliyoruz. İhtiyaç olabilir ama cesaret edebilir miyiz? Düşünüyorum…
Etiket düşünüyor musunuz?
Eskiden etiket basardık ama yeni segment etiketlere girmiyoruz. Onun makine parkı, nemlendirmesi, stok yeri, her şeyi ayrı… Techkon renk sistemimiz var. Son yatırımımız oydu. Renk yönetimine önem veriyoruz.
Kalite belgeleriniz var mı?
Aslında tüm standartlarımız tutuyor ama kalite belgesi almadık. Alabilirdik ama sektörün geleceğine güvenmedik. Bu sektörde sadece ilk makinelerimizi 120 ay leasing ödeyerek almıştık; diğerlerini öz sermayemizle aldık. Bu, bizim farkımız.
En son makine yatırımımız, 2008 model CD 102’yi yurt dışından, İsveç’ten, Türkiye dealer’ı olarak birlikte çalıştığımız Colonell AB firmasından almıştık.
Fuar katılımlarınız ve pazarlama faaliyetleriniz var mı?
Bugüne kadar bunlara ayıracak vaktimiz olmadı. Aslında gerçekten bir markayız. Girişimizde matbaa yazmaz ama birisi işini nerede bastıracağını sorduğunda Alev Dikici’yi gösterirler. Bu yüzden pazarlamaya eğilme ihtiyacımız olmadı. Ama bununla ilgili, bölgemizle ilgili planlarımız var. Yurt dışına, Almanya’ya, Hollanda’ya ve İncirlik Üssü’ne iş yapıyoruz. Ankara’dan ve Kayseri’den de referansla müşteriler geliyor. Güney sıkıntılı ama duyup gelenler var. Zor, zeminli, degradeli, altın ve gümüş yaldızlı işlerde bizi tercih ediyorlar. Amacımız piyasadaki işlerin daha iyisini, daha kalitesini üretmek. Daha ucuzunu yapmıyoruz. Biz ucuz matbaa değiliz.
En büyük sıkıntımız renkti. Bastığınız iş teknik olarak mükemmeldir, teknik olarak beğenmişsinizdir; müşteri gelir, bakar ve ‘hayallerimdeki mavi olmamış’ der. Onun için ‘hayalleriniz dışında her şeyi basıyoruz’ diyoruz! Bu yüzden renk yönetimi sistemine yatırım yaptık ve birincisi ve binincisi arasında hiç fark olmadığını söyleyebiliyoruz.
Vardiya yapıyor musunuz?
Eskiden yapıyorduk, şimdi yapmıyoruz. Eskiden ‘önce sat, sonra üret’ derdik. Onda da değişiklik yaptım; şimdi ‘önce parasını alalım, sonra üretelim’ diyoruz. Tedarikçiler bize güvendikleri için her türlü malı veriyorlar ama dönüşünde zorlanıyoruz.
Tedarikte herhangi bir sıkıntı oluyor mu?
Eskiden oluyordu ama şimdi kağıtta Umur olsun, Etap Kağıt olsun, Budak Kağıt olsun, sıkıntımız yok. Dereli Graphic’ten kimyasalsız kalıp, Matset’ten Toyo mürekkep alıp kullanıyoruz. Yurt dışından kendi getirdiğimiz Fedrigoni özel kağıtlar da var. Temiz bir adımız var ve aldığımız bayrağı özenle taşımaya çalışıyoruz.
Fuarları takip ediyor musunuz?
Drupa fuarlarını hiç kaçırmadım. Çin’e de gitmek istiyorum ama vakit ayıramıyorum.
Ambalajı düşünüyor musunuz?
İstanbul’da rahmetli Atilla Abi vardı, ‘Abi ambalaj düşünüyorum’ dedim; sözü hâlâ kulağımda küpedir: “Oğlum o bir kamyon mal satacak, sen bir palet mal ile aynı parayı alacaksın” demişti. Ankara’da, İstanbul’da, yurt dışında ambalajcı arkadaşlarım var, mutlu olanı görmedim. Bizde kıyasıya, birbirini incitecek derecede rekabet var. Almanya’da da mutlu değiller.
Sektörümüzün durumu üzücü. Ama ben mesleğimi çok seviyorum. Sıfırdan bir şey tasarlayıp üreterek onu mamul hale getirmek zevkli bir iş.
Müşteri profilinizde ajanslar mı, nihai müşteriler mi ağırlıklı?
Biz doğrudan müşterilerle çalışmayı tercih ediyoruz ama ajans müşterilerimiz de var. En iyileriyle çalışıyoruz. Grafik bölümümüzde iki çalışanımız var. Türkiye’de sayılı matbaada bulunan Eizo ekranlar kullanıyoruz. Spektrofotometrelerimiz, kalıp ve renk ölçen cihazlarımız var. Kalite konusunda hazırlıklarımızı çok önceden tamamlamıştık. Ama Adana’da kârlılık çok düştü. Bir matbaacılar sitesi bile kuramadık. Artık konumumuzu koruma kararlılığındayız.