Sezai NUHOĞLU / Matbaa Haber Yazı İşleri Müdürü
Yüzyılın başından bu yana, dünyada hayatın ve dolayısıyla iş dünyasının baş döndürücü değişim hızından söz ediyoruz. Bunun sonuçlarını günlük hayatımızda gözlemliyoruz. Şimdi yeni bir yılın ilk ayını geride bırakmışken, birçok basım şirketin yeni yıl projeleri de netleşmiş olmalı. Yine de şu sayfaya bakarak, beklentilerimizi ve hedeflerimizi gözden geçirmemizde yarar var:
Burada anlık olarak dünya nüfusunun nasıl değiştiğini, net nüfus artışını, basılan günlük ve yıllık kitap, gazete sayılarını görebilirsiniz. Bu sayılar yıl bazında veriliyor. Biz bu siteye 27 Ocak öğle saatlerinde baktığımızda, 187 bini aşkın kitap (başlık itibarıyla) basılmış görünüyordu. Bu dünyada basılan kitapların 27 günlük başlık sayısını temsil ediyor. Sitede belirtildiğine göre veriler UNESCO istatistiklerine dayanıyor. Sitede, alındığı tarihler belirtilerek ülkeler bazında basılan yıllık kitap sayıları da verilmiş. Türkiye’den alınan en son rakam 2011 yılına ait ve 43.100 kitap basıldığı görülüyor. 2010 verilerine göre İran’da 65 bin, Tayvan’da 43.309 kitap basılmış. Üretilen otomobil, cep telefonu ve bisiklet sayıları gibi birçok sayısal veri sitede görülebilir.
Her yıl Türkiye nüfusu kadar artan dünya nüfusu
Nüfus artış hızına bakılırsa bu yıl dünya nüfusuna en az 70 milyon insan daha eklenecek. Bu hemen her iş için yeni potansiyel müşteriler anlamına geliyor. Örneğin her gün milyonlarca cep telefonu satılıyor ve bunlar ambalaj ve içindeki basılı materyallere ihtiyaç doğuruyor. Bu gerçek kenarda dururken işlerimiz kötüye gidiyorsa, yanlış yaptığımız bir şeyler var demektir. Yeni tüketicileri ve onların yeni alışkanlıklarını dikkate alarak işimizi değiştirmemiz gerekiyor.
Fiyatla rekabet de mümkün; sınırların ötesinde
Bu yazıyı hazırlarken, hemen her matbaanın standart işlerinden olan A4 Z katlamalı, 100 -170 g aralığında parlak kuşe kağıda basılmış broşür fiyatlarını yurt dışından bazı sitelerden karşılaştırdım. İngiltere’nin güneyinden butik bir matbaa ve biri ABD, diğeri Almanya merkezli en büyük web-to-print işletmelerinden ikisinin fiyatı, farklı kurlarda neredeyse aynı TL karşılığa karşılık geliyordu (Üç- beş günde teslim edilecek 500 adet için 720 TL civarında). Türkiye’de internet sayfalarında çift taraflı baskılı ve Z katlanmış A4 broşürün 1000 adedi için 160 TL – 500 TL arasında fiyat veren geleneksel ve online matbaalar var. Bu, internet matbaacılığı ve iyi bir kargo şirketiyle iş ortaklığı yardımıyla dünyanın her yerinde müşterileriniz olabileceği anlamına geliyor. Sınırları kaldırabilirseniz, fiyatla rekabet de mümkün.
Müşterinin dikkatini eşantiyondan değere çekmek
Sektörümüzde bu değişimin gerisinde kaldığı için pazar kaybeden matbacılar arasında ‘organize matbaacılık’ faaliyetleri suçlanırken, diğer yandan e-posta kutularımıza küçük matbaalardan gelen ‘kartvizit bedava’ mesajları düşüyor. Aslında bu değişimin bir dayatması, müşterilerin talep ettikleri artı hizmetin bir sembolü… Artık biraz daha dayatmacı ve üstelik daha ‘kötü niyetli’ olan müşterilerinize baskıdan daha fazlasını sunmak zorundasınız. Bu bazen küçük bir parti etiket olarak da dayatılabilir. Bu ‘baskı + hizmet’ arzının hizmet noktasında müşterinin dikkatini ‘eşantiyon’dan ‘değer’e çekebilmek; matbaacının gündeminde olmak durumunda.
Dijital bunun için de pek çok yetenek kazandırıyor. Baskı öncesi, baskı, kesim ve sonlandırma ve ürün kontrolü tarafında, matbaa müşterilerinin tanıtımlarını, sunumlarını, kısaca işlerini geliştirmelerine yardımcı olabilecek birçok yeni uygulama, matbaacının elini güçlendirebilir. Bunlara matbaaların müşterileriyle iletişimlerini kolaylaştıran kurumsal yazılım çözümleri de eklenebilir.
Herkes potansiyel müşteri olduğu yeni bir çağ
Dijitalin geleneksel tiraj – maliyet hesaplarını ortadan kaldırması, tek bir kitabın bile önceden hiç olmadığı kadar düşük bedeller karşılığında basılabilmesi zengin bir potansiyel sağlıyor. Özellikle İstanbul ve Ankara gibi metropollerde dijital basımevlerine giderek kendi şiir kitabını veya romanını, aile albümünü veya takvimini bastırmak isteyen insanlar var. Printmarket dergisinde daha önce değinilmiş olan (http://printmarket.org/bask%C4%B1n%C4%B1n_demokratikle%C5%9Fmesi.html) bu imkân sadece kitap veya albüm ile sınırlı değil; bu sınırı hayal gücümüz belirliyor. Matbaaların ve dijital baskı merkezlerinin yöneticilerinin ve kreatif ekiplerinin bu konuda ‘proaktif’ düşünmeleri ve davranmaları, potansiyel müşterilere esin verecek uygulamalar geliştirmeleri müşteri kazandırabilir. Eğilimlerin ve alışkanlıkların sabun köpüğü gibi kısa ömürlü olduğu ve sürekli yeni bir şeylerin tüketildiği bu çağda, sokaktaki herkes baskı için potansiyel müşteridir. İşletmelerin bireylerin ihtiyaçlarını anlama ve onları ihtiyaçları için doğru çözümlere yönlendirebilme yetenekleri, onları kazanabilmelerinin de anahtarı olacaktır.
Sektör bir yandan elektronik medya karşısında geleneksel müşterilerinde kayıplar yaşarken, diğer yandan dijital matbaalar ve dijital baskı merkezleri baskının bu şekilde sokaktaki her insanı içine alacak şekilde genişleyen potansiyel tabanından gelen yeni müşteriler kazanıyorlar. Bu yüzden halihazırda dijitalin artan müşteri profili sayesinde baskıdan elde edilen gelir dünya çapında azalmıyor, stabil seydediyor.
İnternetten alışverişin sınırları aştığı, dünyanın her yerinden ürün satın alınabildiği bir çağdayız. Artık ‘yurt dışından alışveriş’ bir ayrıcalık değil. İstikrarlı bir geliri olan herkes bunu yapabiliyor. İkinci, üçüncü bir dil bilenlerin sayısı artıyor ve kültür sanat ürünleri de sınırları daha kolay aşıyor. Savaşların yol açtığı mülteci hareketleri de farklı dillerden ve kültürlerden insanların bir arada yaşadıkları karma topluluklar oluşturuyor. Bu hareketlilik baskı işlerine de yansıyacak, farklı dillerde yayınların sayısı, çeşitliliği ve hacmi artacaktır.
Matbaaların da bu karmaşık ve sınırları çok belirsiz yeni dünyanın ihtiyaçlarına ve alışkanlıklarına odaklanmaları gerekiyor. Özellikle belli bir kapasitenin üstünde olan, sabit giderleri yüksek matbaalar için bir İstanbul veya Eskişehir matbaası olarak kalmak, gelecek bir sonraki tufanı korkuyla beklemek anlamına geliyor. Dünyada mesafeler bu kadar kısalmışken en azından yurt dışındaki Türkçe konuşan potansiyel müşterileri hedeflemenin, kendi işimizde de sınırları kaldırmanın vaktidir.
Yaşanacak bir dünya için
İşimiz, daha iyi yaşamak için bir araç. Daha iyi bir yaşam için daha iyi bir çevreye ihtiyacımız var. Worldometers ile başladık, yine onunla bitirelim: Dünyada tüketilen günlük enerjinin sadece % 23.5’i yenilenebilir kaynaklardan elde ediliyor. Yenilenmeyen bir kaynak olan petrolün son varilinin çıkarılmasına 47 yıldan çok daha az süre var. İşimizi yaparken, çocuklarımıza ve torunlarımıza da kaynak bırakmayı unutmayalım.