Esko Türkiye ve Türk Cumhuriyetleri Genel Müdürü Mustafa Salur, ziyaretçilerin
yazılımın değerini daha iyi anlamaya başladıklarını belirtiyor.
drupa 2016’da Esko Türkiye ve Türk Cumhuriyetleri Genel Müdürü Mustafa Salur, sorularımızı yanıtladı.
Fuarın genel bir değerlendirmesini yapabilir misiniz?
Fuarın ilk yarısını değerlendirdiğimizde figürler, sonuçlar pozitif; gayet iyi gidiyoruz. Esko’nun üç ürün grubunda da yenilikler ve çok olumlu geri dönüşler var.
Yeniliklerden kısaca bir bahsedebilir miyiz?
En önemli ürün gamımızdan birisi yazılım. Bu fuarda konseptimiz biraz farklı. Esko’nun Danaher Holding bünyesinde Product Identification Platform (PID) ürün grubu içerisinde yer alan Xrite, Pantone ve Enfocus üçü bir arada yer aldı. Enfocus’u Esko şirketi olarak değerlendirelim. Böyle olunca biz gücümüzü bir anlamda birleştirmiş, sektöre daha farklı bir mesaj vermiş olduk. Yani Esko tek bir ürün gamı ve çözümü sağlamayıp entegrasyonu öne çıkarıyor. Sektörel anlamda da bu entegrasyon, bir firmanın kullandığı tüm çözümleri tek bir tedarikçiden ya da tek bir tedarikçinin bağlı olduğu gruptan sağlayabileceği anlamında önemli. Ziyaretçilerin bu gücü hissetmelerini istedik. Zaten bu anlamda gelen müşterimizin ihtiyaç duyduğu baskıyla, ölçümlendirmeyle alakalı, baskı öncesiyle alakalı bütün çözümlere vakıfız. Ürün gruplarında yazılım her zaman kendini yenileyen ve geliştiren bir şey. Müşterilerden geri aldığımız bildirimler paralelinde sektörel anlamda yeni neler yapabileceğimiz şeyler bu fuarda öne çıktı. Gelen müşterilerimize bunların demolarını yapıyoruz.
Türk matbaacıların yazılım yatırımına yaklaşımlarında son birkaç yılda değişim var mı?
Ciddi iyileşme var. Bundan beş sene önce sadece büyük şirketler yazılıma yatırım yaparken şimdi matbaacılar daha farklı neler yapabileceklerini araştırıyorlar. Çünkü makineye herkes yatırım yapabiliyor. Ama yazılım elle tutulmayan gözle görülmeyen bir şey ama sürecinizi pozitif anlamda ciddi etkileyebilecek ve matbaacıya bir makinenin kattığı katma değeri çok daha farklı bir mertebeye taşıyabilecek bir çözüm. Bu anlamda yazılımı kullananlar bunun değerine kıymetine artık daha vakıf. Kullanmayanlar başlangıçta bir yazılıma bu fiyat verilir mi diye düşünüyorlar. Fiyat çok uygun bir rakam da olsa, yazılım yatırımı yapmamış bir kişi için pahalı gelebiliyor ama yazılımı gerçekten kullanmış, bünyesinde bunun artılarını görmüş kişiler ise şirketin işlerinin katma değerini nasıl attırabilirler, maliyetlerini nasıl düşürebilirler, fireyi nasıl azaltabilirler, üretkenliği nasıl arttırabilirler, az zamanda daha çok işi nasıl yapabilirler ve bunu yaparken de daha fazla parayı nasıl kazanabilirler; yazılımda tüm bunlar için başka ne gibi yenilikler olduğuna benzer sorularla geliyorlar. Birlikte bu soruların yanıtlarını burada bulmaya çalışıyoruz. Esko fuarda her bir ziyaretçisi için, onların işlerine uygun doğru çözümler bularak müşterileriyle partnerlik ilişkisini geliştiriyor.
Fleso CtP ayağında yeni bir ürünümüz ve eski ürün gamımız var. Yeni ürünümüzde yazılım alt yapısıyla otomasyon arttırıldı. CDI CRYSTAL 5080 XPS bu köşede sergilendi. Bu CtP hem ana pozu hem sık pozu LED UV’li bir sistemde aynı anda senkronize olarak verebiliyor.
CDI CRYSTAL 5080 de yeni bir flekso CtP. Bir flekso görüntüleme (CtP) ve pozlandırma ünitesinden oluşuyor. Üzerindeki hareketli mekanizma, UV ışınla ana pozlamayı yapıyor. Onun altında da gözle göremediğimiz sırt pozu veren sistem var. Bu entegre otomasyonlu bir sistem. CtP’de pozlandırma bittikten sonra klişe otomatik olarak UV pozlandırma kısmına giriyor. Sonra sürecin geri kalan aşamaları yapılıyor.
CtP’deki kalite her ne kadar yüksek olsa da sektörde kontrol edilemeyen bir UV pozlandırma süreci vardı. Özellikle bu floresan lambaların ışık şiddetleri ilk değiştiriminizde istenilen seviyededir ama birkaç gün sonrasında ya da bir iki hafta içerisinde ciddi anlamda oynamalar başlar. Sürekli ayarlanıp belirli bir standartta tutulmaları gerekir. Günlük ayarları, kalibrasyonları yapılır. LED teknolojisinin en büyük avantajı aşta neyi ayarlarsanız ömrü bitene kadar aynı standartta devam eder. Dolayısıyla sırt pozunuz ve ana pozunuz birbiriyle aynı anda senkronize yapıldığı için burada klişenin kalitesi ve baskıdaki süregelen istikrarı önem arz ediyor. Bu istikrarı biz burada sağlayabiliyoruz. Bu iki makine bu alt yapıya son derece uygun olarak geliştirildi. En önemli avantajlarından biri de bu sistemlerin baskı öncesindeki otomasyonla birebir adapte olabilmeleri. Dolayısıyla işin hangi aşamada olduğu, ne kadar süre kaldığı, ne kadar işin sırada olduğu, işlerin montajlarının bir arada yapılması, sürecin takibi, kontrolü; bütün bunlar makineye entegre edilen yazılım altyapımız Device Manager çözümüyle beraber kontrol altına alınabiliyor ve sürekli takip edebileceğimiz sürecimiz elimizin altında olmuş oluyor.
Kongsberg tarafında da yenilikler var. Hem X serisi hem de C serisi makinelerde yazılımlar ve araçlar anlamında yeni özellikler sunuyoruz. En önemli özelliklerden biri iBF tabaka besleme, diğeri robotlu sistem. Tabaka besleme makinenin besleme kısmına entegre ettiğimiz bir yarı otomatik sistem. Robotlu sistem ise hem makineyi otomatik presleyen hem de biten işi otomatik olarak istifleyen bir sistem. Her iki teknolojiyi de manuel ve otomasyonlu çalıştırarak sergiliyoruz.
Esko’nun yaklaşık 900 m²’lik bir standı var. Konsberg’in başka modelleri de konulabilirdi ama partner firmaların stantlarında da gerek flekso CtP, gerek Konsberg makinelerimiz var. İş ortağımız olan belli firmalarda yazılım çözümlerimiz de var. Bu fuarın pek çok standında da iş birliğimiz var.
Ziyaretçi profili nasıl? Hem Türkiye’den gelenler hem de fuarın genel ziyaretçisi için neler söylersiniz?
Genelde şimdiye kadar görüştüğümüz kişiler fuara geldiler. Ama hiç bilmediğimiz görüşmediğimiz kişilerle de fuarda bir araya geliyoruz. Bu fuarın getirdiği yenilikleri, çözümleri görmek isteyen kişiler buradalar. Çünkü fuara gelmenin de ciddi bir maliyeti var. Türkiye’de ziyaret etmek ve çözüm sunmak istediğimizde vakitlerinin olmadığını, yatırım yapmayacakları ya da bütçeleri olmadığı yönünde geri bildirim aldığımız firmalardan ziyaretçiler geliyor. O ziyaretçilerden birine standımızı gezdirdik ve dönüşte mutlaka bir araya gelmemiz gerektiğini, çözümlerimize ihtiyacı olduğunu söyledi.
Potansiyel müşterileriniz, (Türkiye’den ziyaretçiler itibarıyla) ambalaj mı, reklam ve açıkhava sektörü mü öne çıkıyor?
Ürün grubu olarak bu değişiklik gösteriyor. Konsberg’de ana pazarımız son birkaç seneye kadar hep ambalaj, oluklu mukavva sektörüydü. Ama dijital baskının artık ciddi talep görmesi ve gelişmesiyle birlikte bu makineler dijital pazarda çok fazla rağbet görmeye başladı. Esko’nun genel ürün gruplarında ise ambalaj hâlâ çok ciddi bir yer teşkil ediyor. Yazılım tarafı, flekso tarafı, karton ambalaj ve oluklu tarafı da var.
Esko dijitalin bu kadar öne çıkmasına nasıl bakıyor?
Olumlu bakıyor. Dijitalin önümüzdeki süreçlerde sektörde artarak devam edeceğini hepimiz tahmin edebiliyoruz. Bir önceki drupa’da da olduğu gibi herkes dijitalin ana gündem maddesi olacağını tahmin ediyordu. Dijitalin gelişmesi bizim ürün grubumuzda, özellikle de yazılım kanadında ciddi talepleri de arttırıyor. Çünkü dijitalin artması demek birim zamandaki iş sayısının artması demek. Birim zamandaki iş sayısının artması sizin daha hızlı reaksiyon vermeniz anlamına geliyor. Yazılım altyapınızın bu anlamda kuvvetli olması gerekiyor. Daha otomasyona yönelik çözülümlerinizin olması gerekiyor. Dijitalin artması demek az adetli ve kişiselleştirilmiş iş yapıldığı anlamına geliyor. Bu da yeni bir pazar demek. Yeni bir pazar Konsberg gibi çözümlere ihtiyaç duyulması demektir. Yani sektör nereye giderse gitsin Esko bunun paralelinde ve bunun takipçisi olarak yoluna devam ediyor.