MasDeha’nın eski Yönetim Kurulu Başkanı, Canon Eurasia Genel Müdürü Wilbert Verheijen’in danışmanı olarak görev yapacak.
(Ankara) Son aylarda sektörün en önemli olaylarından biri kuşkusuz Canon’un, iş ortaklarından MasDeha’yı satın almasıydı. MasDeha’nın Ankara, Balgat’taki şirket merkezinde eski Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Astarcı ve Genel Müdürü Hüseyin Dinçer ile bu satın alma sürecini ve satın almanın olası sonuçlarını konuştuk.
Süreç ne zaman başladı, gelişti ve şekillendi?
M. Astarcı: Biliyorsunuz ekonomik şartlar giderek ağırlaşıyor ve rekabet daha zorlu hale geliyor. Asıl çıkış noktamız piyasayı nasıl daha iyi domine edebileceğimizdi. Büyük oranda hitap ettiğimiz Kamu Kurumlarını ve büyük şirketleri bir yana bırakacak olursak ; diğer müşteri grubumuzu oluşturan KOBİ niteliğinde firmalar da müşteri portföyümüz içinde önemli yer tutmaktadır. Bu firmaların büyük çoğunluğunun sermaye yapısı güçlü değil, dolayısıyla finansman ihtiyaçları da önemli ölçüde. Türkiye’nin genel sorunu da bu. nüfusumuz genç ve dinamik ama yeterli sermaye yok.
Bu işi kendi imkanlarımla bugüne kadar getirdim ama işi bir seviye yukarı taşımak için iyileşme gerekiyordu. Canon teknoloji gücünün yanında finansal olarak da güçlü bir gruptur ve bugüne kadar o kadar global kriz gördük, hiçbirinden önemli ölçüde etkilendiği görülmemiştir. En zorlu krizde Ocè’yi satın almış idi. Türkiye’de işimizi bir seviye yukarı taşımak için finansal destek gerekiyordu. Canon’un da Türkiye’deki, B2B tarafındaki en büyük satış kanalı MasDeha’dır. İlk görüşmemiz Canon Eurasia yetkilileri ile oldu ve onlar bizi Canon’un Avrupa çapındaki satın almalarla ilgilenen birimi ile görüştürdüler. İlk görüşmemizi bahar aylarında yaptık. İkinci görüşmemiz 28 Haziran’daydı ve Atatürk Havalimanı’nda bombalı silahlı saldırı olmuş idi. Saldırının olduğu gün, gelen heyet uçakta dört saat mahsur kaldı, fakat yine de toplantıdan vazgeçmediler ve ertesi gün toplantımızı yaptık. Görüşmelerimizin devamında da maalesef darbe girişimi oldu, sonrasında Suriye’ de operasyonlar başladı hem gerçekten hem de ticari piyasada ülkemizde bombalar patladı fakat görüşmelerimiz aksamadan devam etti.
Geçirdiğimiz şu zor günlerde bu gerçekten büyük moral oldu. Bazı yatırımcılar Türkiye’den ayrılmayı gündemine taşırken, markamız pazar için toplamda 40 milyon lirayı bulacak bir yatırımı gündemine aldı ki bu bile pazarı yeterince motive edecektir. Canon MasDeha satın alması ile daha güçlü bir şekilde zirveye oynayacaktır.
Bu satınalma süreci bitti mi, belirli bir aşamadan mı geçecek?
M. Astarcı: MasDeha, yapısında hiçbir değişiklik olmadan, 2017 yılında bir Canon Grup Şirketi olarak faaliyetine Hüseyin Dinçer Bey’in Genel Müdürlüğü’nde devam edecektir.
Burada benim en çok arzu ettiğim olay, şirketin kurum kimliğini koruyarak global şirketin bir parçası olmasıydı; bunu da başardık. Hüseyin Bey (Dinçer) yine şirketin Genel Müdürü ve doğrudan Canon Eurasia Genel Müdürü Sn. Wilbert Verheijen’e raporlayacak. Değişen sadece benim konumum. Ben Yönetim Kurulu Başkanı idim; bundan sonra Bay Verheijen’ e danışmanlık yapacağım. Şirketin adı değişmeyecek; sadece isminin altına A Canon Group Company ibaresi gelecek.
MasDeha’nın başlangıçtan bugüne serüvenini anlatır mısınız?
M. Astarcı: 1998 yılında Mas Ofis Ltd. Şti. olarak başladık ve 2001 krizinde Deha Büro Ltd. Şti. ile birleşerek MasDeha olduk. 2008’in 1 Nisan’ı itibarıyla Hesmak’ın faaliyeti durdu ve Canon Eurasia Türkiye’de ticari faaliyete başladı. Kurulduğumuz tarihten itibaren başka hiçbir markaya girmeden Canon ürünlerinin temsilciliğini yapıyoruz.
Sonraki yıllarda kayda değer bir büyüme sergilediniz. Ankara ve İç Anadolu’dan başladınız ve İstanbul’da ofis açacak kadar gelişme kaydettiniz; bu başarının sırrını açıklar mısınız?
M. Astarcı: Canon’un B2B kanalında en büyük partneri biz olduğumuzdan bu bir zorunluluk oldu. Büyümeyi arzu ediyorduk ama konjonktürün de müsait olması gerekiyor idi. O dönemde CBS (Canon Business Solutions) kanalında bir yönetim değişikliği oldu ve pazarlama tarafındaki yeni yönetici, İstanbul’da ofis açmamıza sıcak baktı. İnşaat işlerimden dolayı Ataşehir’de yerimiz vardı ve orada ofis açtık. Daha önce zaten Antalya’da ve Kayseri’de şubelerimiz vardı. Büyümenin arkasında hep Hüseyin Bey’in büyüme stratejileri olmuştur. Ben günlük operasyonların içinde var olmayı hiç tercih etmedim.
Hüseyin Bey siz MasDeha’nın şubeleşme ve büyüme süreci hakkında neler söyleyebilirsiniz?
H. Dinçer: Şubeleşme sürecinin hem saha ve fiziki olarak, hem de çalışan sayısı ve ciro olarak da büyük katkı getireceğine inanıyorduk. Canon’un o bölgelerde bayileri ya yoktu, ya da iyi durumda değildi. Kalıbımıza sığmayıp biraz büyüme istemimiz, bizi şubeleşmeye yöneltti. Önce Kayseri ve Antalya’nın sorumluluklarını aldık. Daha sonra Eskişehir ve Konya katıldı. Sonrasında ise İstanbul ofisimiz açıldı. Şu anda Canon Eurasia adına 21 ilin sorumluluğunu taşıyoruz. Arizona (Geniş Format U.V. baskı) grubunda ise tüm Türkiye’ye hizmet veriyoruz.
Fotoğraf grubunda var mısınız?
H. Dinçer: Fotoğraf makineleri pazarına, yani Canon Foto-Video (fotoğraf makineleri ve video kameralar) grubunda kamu projeleri haricinde girmedik . Fakat bizim asıl işimiz olan baskı makineleri tarafında; ürünlerimizin çok kaliteli ve geniş yelpazede olması nedeniyle MasDeha olarak oldukça iddialı bir şekilde varız. Fotoğraf baskısına farklı boyut kazandıran yeni teknoloji fotoğraf baskı cihazı Dream Labo 5000’ün tanıtımına da başladık.
Küçük ofis makineleri segmentinde ve profesyonel baskı sistemleri pazarında ciro payları ne oranda?
H. Dinçer: Ciro anlamında profesyonel sistemlerin kopya sayısının yüksek olması nedeniyle bu ürün grubunun pazar payı yüksek çıkabilir, ama kârlılık anlamında satış ve servise bir arada bakacak olursak ofis makinelerinin payı yüksektir. Bu nedenle biz ikisinden de vazgeçemeyiz. Bu sebeple kamunun yanı sıra irili ufaklı birçok özel şirkete de hizmet veriyoruz.
Drupa’nın ardından, özellikle 15 Temmuz’dan sonra birçok tedarikçide sözleşme iptalleri yaşandı, sizde durum nedir?
H. Dinçer: Türkiye’de 15 Temmuz sonrası pazar çok daraldı. Kasım ayı başına kadar yaprak kımıldamadı diyebiliriz. Sonradan biraz açılma oldu ama Suriye’ye girilmesi ve diğer olaylar araya girdi ve siz de takdir edersiniz ki sektör bundan önemli ölçüde etkilendi. Bunlardan dolayı biz de hedeflerimizin biraz gerisinde kaldık. Pazarın daralmasıyla rekabet arttı ve tüm rakiplerimizin aşırı rekabeti nedeniyle satışlarımız düştü.
Canon‘un alımından sonra MasDeha’nın Canon’dan alacağı finansal destek pazara nasıl yansıyacak?
H. Dinçer: MasDeha muhakkak ki finansal olarak daha güçlü bir şekilde pazarda yer alacak ve bu gücü de şu ana kadar tavizsiz bir şekilde devam ettirdiği hizmet kalitesi ve sektörel tecrübesi ile birleştirerek, müşterilerimizin de iş birliği ile pazara çok daha avantajlı imkanlar sunacaktır.
Belirli bir markanın ürünlerini satıyoruz. Satış ve servis itibarıyla geniş bir pazara hitap edebilmeniz sağlıklı ve doğru büyüme ile mümkün olmaktadır. Daha güçlü bir teknik servisimiz olacak. Satış adetleri arttıkça birim maliyetler daha da düşecek ve Canon markası da bu birleşme ile pazarımızda daha da büyüyecek.
Canon marka olarak büyümesinin bir kısmını satın almalarla gerçekleştiriyor. MasDeha’nın kurulduğu günden bu zamana kadar devam eden adım, adım büyümesi de Canon’un, Oce’yi almasıyla önemli bir sıçrama yaptı ve sonrasında da istikrarlı bir şekilde devam etti.
Çeşitlilik anlamında durum nedir?
H. Dinçer: Canon olarak şu ana kadar hiç olmadığımız kadar geniş bir ürün yelpazesine sahibiz, hatta yeni çıkacak ürünler ile bu çeşitliliğini daha da arttıracağız. Bu geniş ürün gamında müşterilerimizin seçiminde optimum yatırım ve doğru cihaz seçim imkanını da sağlıyoruz. OPP olarak adlandırdığımız çok fonksiyonlu küçük ofis makinelerinden Jet Stream, Color Stream ve i300 gibi yüksek hız ve hacimli tabaka ile rulodan ruloya baskı yapan cihazlara; masa üstü fotoğraf yazıcısından yüksek kalitede görsel ve fotoğraf basan Dream Labo 5000 ile kendi kulvarında rakipsiz geniş format yazıcılar ve Arizona gibi U.V baskı yapan cihazlar bulunmaktadır.
MasDeha olarak Canon’un ayrım yapmaksızın tüm ürünlerinin satışını ve satış sonrası hizmetlerini verdik. Özellikle büyük hacimli cihazların satış ve servisini titizlikle yapmamız bizim büyümemizdeki en önemli etkenlerden biri oldu.
Bu dönemde Canon makinelerinin dış tasarımlarında da değişim gözleniyor. Bu konuda neler söyleyebilirsiniz?
H. Dinçer: Şu anda ürün çeşitliliği bakımından oldukça zengin olan markamızda, hem Océ gibi satın aldığı markalara ait profesyonel ürünlerde, hem de yazılım tarafında, ürün geliştirme, görsellik, teknolojik altyapı gibi alanlarda destekler ve geliştirmeler durmaksızın devam ediyor. Bunlara hızlı uyum sağlayan ve en iyi takip eden pozisyonda olmamız, piyasada bize ciddi avantaj sağladı. Elbette ki günümüzde kullandığınız teknolojinin ileri seviyede olması kadar, bu teknolojiyi sunan cihazın ne kadar estetik olduğu da bir o kadar önemlidir.
Satın almanın finansın yanında bize piyasada diğer açılardan da iyi bir güç kazandıracağına inanıyorum.
Bu gücümüzü daha yüksek kapasiteli ve gelişmiş ürünlerin piyasaya en etkili ve hızlı bir şekilde tanıtılması için de kullanıyor olacağız. Örneğin FESPA’da sergilenen yeni VarioPrint i300 tabaka beslemeli inkjet dijital baskı makinesi dakikada 300 A4 basıyor. Böylesine gelişmiş bir cihazın pazarda iyi bir ses getireceğine inanıyorum.
Kamuda bir talep daralması oldu mu?
H. Dinçer: Siz de takdir edersiniz ki kamuda oturmuş ve düzeni belli olan, belirli bir satın alma sistemi vardır. Ne yazık ki darbe girişiminin kamudaki bürokraside de bir miktar olumsuz etkisi oldu. Herhangi bir kısıtlama olmadı ama kamudaki onay aşamalarında bazı dönemlerde gecikmeler yaşadık. Böyle dönemlerde, kamu işleyişinde önceliklerin sırası değişebiliyor. Yöneticiler kurumları için çok daha fazla önem arz eden konular ile meşgul olabiliyorlar. İşini düzenli ve dürüst yapan firmalar için bu durum ciddi aksamalara yol açmıyor. Fakat elbette ki bazı gecikmeler yaşanabiliyor. Dolayısıyla, niyet bakımından değil ama işleyiş itibarıyla bir daralma olduğunu söyleyebilirim.
Uluslararası ve ulusal konjonktürün birçok olumsuzluklar barındırdığı bir dönemde Canon Türkiye’de bir şirketi satın alıyor. 2017’nin nasıl geçeceğini ve nasıl bir piyasa oluşacağını öngörüyorsunuz?
H. Dinçer: Bu olumsuz görünümün devam edeceği konusunda hemfikir değilim. Bunun dünyanın ve Türkiye’nin beraber atlatması gereken bir süreç olduğunu düşünüyorum. Çünkü Türkiye’nin kültürünün, yapısının, iş dünyasının, sanayisinin, ticari hayatının bir anda kabuk değiştirme imkanı yok. Türkiye bugünde veya yarında iyi olmak zorunda. Türkiye’nin dinamizmini oluşturan bizleriz. Bizler çalışma şevkimizi kaybedersek, o zaman Türkiye çok şeyini, yeni nesillerini, yarınlarını kaybeder. Hayatın da gerçekleri var.. İş ve aile hayatımız devam ediyor. Devam eden yaşamımız için de ayakta kalmak için mücadele etmemiz gerekiyor. Hayatın gerçeklerinden vazgeçip çalışmaz pozisyona gelme halini Türkiye’de göremiyorum. Darbe girişimi oldu, ertelenmiş tatiller yapıldı. Hayat devam ettiği sürece bir şeyler tüketiliyor ve birileri de bir şeyler üretiyor olacaklar. İyi şeyler sancılı oluyor ama Türkiye’de de iyi şeyler olacak. Ben umudumu yitirmedim, Canon neden yitirsin? Herkes işini iyi yapacak, hep birlikte iyi yerlere geleceğiz.
M. Astarcı: Canon, Ağustos 2008’den beri TL ile çalışmaktadır. Ülkemize o kadar önem veriyor ve güveniyorlar ki tüm olumsuz koşullarda dahi TL ile çalışma konusunu sorgulamadılar. Ben de Hüseyin Bey gibi 2017’ nin çok daha olumlu ve verimli bir yıl olacağına inanıyorum.
Bu satın almayı Canon Eurasia ve biz eş zamanlı olarak 7 Aralık’ta çalışma arkadaşlarımıza duyurduk. 14 Aralık’ta da Canon Eurasia ile birlikte basın toplantısı yaptık. Personel duyurusunda, konuşmama başlarken MasDeha’yı bir gemiye benzettim ve “Ben artık limana sağ salim yanaştırdım ve gemiyi iskeleye bağladım; yeniden daha güçlü bir şekilde açılmaya hazır arkadaşlar” dedim. Böyle fırtınalı, çalkantılı bir dönemde bunun huzurunu yaşıyorum. Arkadaşlarımın tamamı global bir şirketin parçası oldular. Hepsi daha iyi yerlere gelmeye layıktır. Bunu birlik ve beraberlik ve markaya sadakat ile başardık.