Heidelberg Türkiye Genel Müdürü Faruk Ekinci Matbaa Haber’in sorularını yanıtladı.
Heidelberg Türkiye ve KASAD olarak bu etkinliği gerçekleştirdiniz. Ne hedeflemiştiniz ve nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu etkinliğinin biz Drupa fuarında Erol Bey ile Haziran ayında bir sohbet esnasında konuşmuştuk. KASAD üyeleri her ay yönetim toplantısından sonra tedarikçileri davet edip tedarikçilerden bilgi alıyorlar, devamında da bir yemek organizasyonu oluyor. Toplantılarda yalnızca bir sunum yapma fırsatınız oluyor ve süre bir buçuk iki saat gibi kısıtlı bir zaman. Biz de uzun zamandır özel bir Türk grubu için ambalaj etkinliği yapmak istiyorduk. Erol Bey’den teklif gelince onu en verimli şekilde yapmak istedik. Sunum ile müşterime dokunamayacağım, ona yaklaşamayacağım. Eni iyisi biz bir fabrika turu yapalım. İnsanlarımız makinelere dokunabilsin ve kendi fikirlerini oluştursun diye düşündük. Bu seyahatlerin en önemli tarafı da sosyalleşme fırsatı tanıması. İnsanlarla daha uzun vakit geçirip daha çok şey paylaşma fırsatı buluyorsunuz. Erol Bey’in büyük katkıları var. Aldığım geri bildirimler ve izlenimlerimle gayet verimli olduğunu görüyoruz. İnsanlar Heidelberg’in bize anlattıklarının arkasında neler yatıyor, Heidelberg gelecek için neler yapıyor, Ar-Ge yatırımları neler bunları görme fırsatı yakaladı. Bundan da çok mutluyum.
Buradaki temel amacımız ambalaj makinelerini ön plana çıkartmak ama yapmış olduğumuz turda sizler de gördünüz ki fabrikada o kadar çok gezip görebileceğiniz yerler var ki sadece bu kısa iki saatlik turumuzda dahi ticari baskı show room’umuzu, hol 6 dediğimiz en büyük baskı makine üretim holünü gezme fırsatımız da oldu. Burada büyük ebat çok ön planda değildi ama ambalaj denilince akla büyük ebat geldiği için mevcut baskı makinelerimizin arasında büyük ebatta demo yapalım istedik. 50×70, 70×100 makinelerimiz de holde mevcut. Fakat büyük ebatta Heidelberg’in 7 yıllık bir geçmişi var ve bu yedi yıl içerisinde nereden nereye geldiğini canlı demo ile göstermiş oldu. Onun devamında da akışta şekilli kesim, kutu katlama yapıştırma ve kalite kontrol makinelerini iş akışında müşterilerimize sunmak istedik. Büyük ebat makinelerimizin ne kadar verimli olduğunu, işten işe geçiş sürelerinin ne kadar kısa olduğunu ve operatörün aslında ebatlar büyük olmasına rağmen ne kadar ergonomik ve ferah bir şekilde makineyi çalıştırdığını görme şansını yakaladık.
Primefire’i fiziksel olarak görmedik ama tüm dijital üretim hattı buraya taşınmış…
İki yıl önce Heidelberg Gallus’u tamamen devir aldı. Gallus’un ürün portföyünün içerisinde Labelfire dediğimiz dijital inkjet sistemi mevcut. Bunun üretimini Heidelberg kendi bünyesine çekti. Diğer Gallus makinelerimiz İsviçre’de üretiliyor. Burada montaj yapılıyor. Primefire da Heidelberg’in kendi ürünü. Inkjet teknolojisinde Fuji ile birlikte geliştirdiği püskürtme kafaları mevcut. Bu makinenin montajı da burada olacak. Çünkü, Primefire 106’nın temelinde zaten XL 106 var. üretimimiz burada halihazırda devam etmekte, ortasına dijital bölümü koyacağız ve gelecekteki ambalaj üretim baskı makinesini sunacağız.
Primefire’ın dünya genelinde ve Türkiye’deki realizasyonu nedir?
Sabah yönetim kurulu üyemizin de anlattığı gibi Ambalajda, 70×100 ebadında dijital endüstriyel baskı makinesinin olmadığını görüyoruz ve burada bir ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz. Günümüzdeki kişiselleştirme, baskı teknikleri vs.’den dolayı talebin nasıl olacağını ilk etapta kestiremedik ama ilk sunumlarımızı drupa fuarında yaptık ve insanların bu makine ile ne kadar ilgilendiğini gördük. Talepleri aldıkça da burada ne kadar doğru bir karar verdiğimizi görüyoruz. Önümüzdeki yıl için üretim full dolu. İkinci yıl sevkiyatları için siparişler alınıyor. Biraz gerçekçi olmak lazım dijital makine ofset makinenin yerini doldurmayacak. Dijital makine matbaada tamamlayıcı bir üründür. Bu Primefire için de geçerlidir. Primefire 106’nın getirmiş olduğu ekstra avantaj 70×100 ebatta olmasıdır. Talebin artacağını tahmin ediyoruz. en azından ilk izlenimler bunu gösteriyor.
2017 için ne düşünüyorsunuz?
Öncelikle mali iş yılımız 31 matta bitiyor. Mevcut yıla biz çok çok iyi başladık. İnanılmaz başarılı bir fuar geçirdik. Ancak ondan sonraki olumsuz sebepler ve ülkemizdeki sıkıntılar tabii ki bizleri de etkiledi. ister istemez mevcut siyasi ve ekonomik durum yatırımları iptal ettirmedi ama erteletti. 2017 için umut ediyorum ki öncelikle ülkemize huzur gelir. Yatırımcının yatırım yaparken biraz da modu iyi olmalı. Kafası belli sorunlardan boşalmış olmalı. Şu anda onu maalesef yaşayamıyoruz. Ama İnşallah 2017’de bu olur. 2017’de umut ediyorum ki hem ekonomi tarafında, dövizin bu kadar fırlamasında bir toparlanma olur. Hem de siyasi tarafta barış gelir. Zaten bunun sonucu olarak ticari taraf kendiliğinden gelişecektir. Ülkemizde ekonominin büyümesi ile ilgili ben hiç sıkıntı görmüyorum. Daha gidebileceğimiz çok yer var. O kadar çok bakir bölgeler var ki. Özellikle ambalaj alanında. Şu an Türkiye’de bence yüzde 15-20’lik bir hacim doldurulmakta. Bence daha yüzde 80 oranında gidilebilecek yer var. Yeterki o fırsatlar verilsin, ülkeye bir stabilite, bir huzur gelsin.
Bu etkinliğin sizin açınızdan en önemli tarafı nedir?
Benim için bu tur çok önemliydi. Tabii ki markamızı, ürünümüzü, şirketimizi tanıtmak açısından ama ikincisi Türk insanı olarak daha da çok etkilendiğim konu Türk insanına verilen değer, ilgi alaka. Bu zor koşullarda, bu ortamda biz 49 kişilik büyük bir yatırım yapan grup ile buraya geliyorsak ve bu cesareti gösteriyorsak o zaman bu takdir edilecek bir şeydir. Ben bu cesaretli yatırımcılarımıza teşekkür etmek istiyorum. İnşallah işleri daha da iyileşir, ihracatları daha da artar. Farklı yeniliklerle müşterilerine çözümler sunabilirler. Sabah da bahsetmiş olduğumuz dijitalleşmiş dünya ile haşır neşir olurlar ve daha verimli, daha karlı üretim yapıp daha çok para kazanırlar. Bizim de tedarikçi olarak bu süreçte yardımcı olabileceğimiz kısım da bu; daha ucuz üretim yapabilmeleri için müşterilere para kazandırıp bunu da tekrar yatırıma dönüştürmek. Bundan sonraki süreci de takip edeceğiz ve elimizden gelen desteği de vereceğiz.
Heidelberg Türkiye’de kalabalık bir ekiple buradaydı..
Kalabalık bir müşteri grubu olunca siz de verimli bir hizmet vermek istiyorsunuz. Müşterilerimizin her türlü sorusuna cevap bulma gayreti içerisindeydik. İçimizde kendi şirketimizden de ilk defa gelen arkadaşlarımız var. Onlar açısından da çok güzel oldu. Çalıştıkları şirketin ne kadar güçlü ne kadar büyük olduğunu gördüler. Ürünlerin arkasında yatan teknolojiyi canlı yaşama fırsatı yakaladılar. Hem müşteriler hem kendi ekibimiz açısından kazançlı oldu.
Ekipte genç ikinci, üçüncü kuşak matbaacılar da var. Onlar açısından nasıl geçtiğini düşünüyorsunuz?
Bizim açımızdan bu süreç yaklaşık bir üç yıl önce başladı. Türkiye’de biz birinci nesilden ikinciye hatta üçüncü nesile geçiş süreci içindeyiz. Heidelberg olarak biz bunu en erken göreniz. Bu yıl üçüncüsünü yapmış olduğum Genç yöneticiler workshop ‹u vardı. Birinci nesil sıfırdan bir noktaya getirdi. İkinci ve üçüncü nesil çok daha farklı bir eğitimle, daha farklı bir işletme anlayışı ile işi ele alıyor. Avrupa’da Amerika’da okumuş, dünyayı gezmişler. Bunu da işletmelerinde farklı bir biçimde yansıtmak istiyorlar. Biz de bu gençleri yolun başında kucaklayıp sektörün detaylarını, gelecekteki trendleri paylaşma gayreti içerisindeydik ve üçüncü kez genç yöneticiler workshopunu gerçekleştirdik. Buradaki konu tamamen işletmeye yönelik. Üründen ziyade bir işletmenin yatay üretimini, verimliliğini, karlılığını, üretkenliğini konuşmak için organize ettik. Bu konuda da devam edeceğiz.