Ricoh Pazarlama Direktörü Ali Esgin; “Fuarda özellikle yazılımçözümlerimizi öne çıkardık.”
Ricoh üretim seviyesi dijital baskı makineleri ve yazılım çözümleriyle Sign İstanbul 2016 – 18. Uluslararası Endüstriyel Reklam ve Dijital Baskı Teknolojileri Fuarına katıldı. Nisan ayından itibaren Ricoh Türkiye operasyonuna dahil olan Ricoh Türkiye Genel Müdürü Paolo Cavenaghi’nde katıldığı fuarda Ricoh Türkiye satış, servis ve pazarlama birimlerinden toplam 20 – 25 kişilik bir kadro ile yer aldı.
Ricoh Türkiye Pazarlama Direktörü Ali Esgin ve Kurumsal ve Ticari Direkt Satışlar Direktörü Cem Ulusoy, fuarda sorularımızı yanıtladı.
Fuara ilişkin ilk yorumunuz nedir? Hangi makineleri sergiliyorsunuz?
A. Esgin: Üç yıldan bu yana katıldığımız Sign İstanbul’u Türkiye’deki sektörün en önemli fuarı olarak görüyoruz. Bu sene, Türkiye’de yaşanan son gelişmelerden fuar oldukça etkilenmiş görünüyor. Tüm üretim seviyesi ürün grubumuzla fuara geldik.
Andromeda serimizden Pro C9100 baskı makinemizi sergiliyoruz. Leo serimizden Pro C7100SX baskı makinemizi getirdik. Bu fuarda yazılım çözümlerimize de ağırlık verdik. Beş renkli Pro C7100SX makinemiz ile birlikte, müşteri ihtiyaçları doğrultusunda ayrıca önerdiğimiz ColorLogic adlı bir yazılım sunuyoruz. Bu yazılım sayesinde metalik kağıtlar ile birlikte renkleri çok daha parlak efektler ile gösterme imkânı oluşuyor. Yazılım yardımıyla ve beyaz mürekkebi kullanarak, tüm renklerde daha canlı tonlarla baskı yaparak fark yaratmanızı sağlıyor. Renkler üzerinde oynayarak, gümüş, altın, yaldız gibi efektleri elde edebiliyorsunuz.
Neon mürekkep yakında Türkiye’de
Beşinci renk ünitesini detaylandırabilir misiniz? O ünitede bir fosforlu mürekkebiniz de vardı…
A. Esgin: Neon diye adlandırdığımız fosforlu mürekkebi henüz satışa çıkarmadık ama çok yakında başlıyoruz. Türkiye’de şu an beyaz ve şeffaf mürekkep kullanılabiliyoruz. Beyaz, renkli kağıtlarda çok farklı bir etki yapıyor. Ayrıca beyazı kapatıcı olarak da kullanabiliyorsunuz.
Özellikle butik işler de müşteriler farklı tasarımlar yapmaya çalışıyorlar. Beyaz kağıt yerine kendinden renkli kağıtlar üzerinde tasarım yapmaları durumunda, renk olarak beyaz toner seçeneği ile çok farklı bir etki ve farklı bir çalışma alanı sağladığını göstermek istiyoruz. ProC7100 serisinin beğenilmesinin en önemli nedenlerinden birisi de budur.
Matbaalardan yeterince olumlu tepki alabildiniz mi?
A. Esgin: ProC7100 serisini bir buçuk yıldır Türkiye’de satmaya başladık. Matbaa tarafından oldukça güzel dönüşler almaya başladık. Çünkü düşük tirajlı işler için çok pratik bir makine.
Ricoh Pro L4160 – Latex
Geniş formatta neler sergiliyorsunuz?
A. Esgin: Pro L4160 – Latex ürünümüzü getirdik. Müşterilerimize sunduğumuz bu makinedeki ColorGate yazılımı sayesinde hem renk yönetimi hem de özellikle basacakları orijinal üzerindeki maliyetlendirme ve kullanacakları medyanın profillenmesi çok kolay hale geliyor. Bunlara ek olarak yenilenen mürekkep yapısı sayesinde düşük ısılarda çabuk kuruma özelliğiyle birlikte müşterilere çok büyük avantaj sağlıyor ve kendi müşterilerine daha başarılı çözümler sunabiliyorlar. Önümüzdeki dönemde lateks pazarının oldukça büyümesini bekliyoruz.
Burada ayrıca Ricoh MP CW2201 SP geniş format yazıcımız var. Düşük gramajlı, 70 – 80 – 90 gram kağıt üzerine harita ve Ar-Ge, tasarım departmanlarının, proje ve inşaat şirketlerinin tasarımlarını taramaları ve siyah beyaz veya renkli basmaları için geliştirilmiş ideal bir makine.
Ricoh Siyah Beyaz seri
Fuardaki sunduğunuz diğer ürünleriniz nelerdir?
Siyah beyaz serimizde de sadece baskı yapan (Pro 8100E) veya baskı – tarama yapan (Pro 8100SE) modellerimiz var. Satışını yaptığımız bu ürün grubu, baskı hızları dakikada 90 – 135 kopya arasında değişen makineleri içeriyor. Bu makinelerin en önemli özelliklerinden birisi, kitap kağıdı gibi zor kağıtlarda çok iyi performans göstermesi ve gri tonlamasını çok başarılı bir şekilde yapabilmesidir. Bu yüzden kısa tirajlı kitap baskılarında tercih ediliyor.
Ricoh ProC5100S adlı, 65 kopya / dak. hızında küçük bir renkli makinemiz var. Charis diye adlandırdığımız bu modelin de performansı yüksek olan, şirket dokümanları ve matbaaların provaları, bazı kısa tirajlı baskıları için uygun, ideal bir makine. Birçok şirket ve matbaanın tercih ettiği bir ürünümüzdür.
En büyük ilgiyi Andromeda gördü
En çok hangi makineleriniz ilgi gördü?
C. Ulusoy: Andromeda’ya ilgi oldukça yoğun. Sadece ilgiden ibaret değil, sonucunu da aldığımız bir ürün. Ricoh’un üretim makinelerine baktığımız zaman, son iki yıldır hemen hemen pazarda talep edilen ürünlerin birçoğu portföyde olduğu gibi aynı zamanda iyi talep gören, aranan, beğenilen ve sorulan ürünler. Benim için de lokomotif Andromeda.
A. Esgin: Cem Bey’e katılıyorum. Andromeda’nın baskı gramaj aralığı çok geniş; çok ince kağıtlardan 40gr’dan 400’gr kartona kadar farklı medyalara çok başarılı baskı yapabiliyor. Aylık baskı hacmi oldukça yüksek. Tam bir üretim makinesi. Makine verdiğimiz birçok işletmede aylık 100 bin baskının üzerine çok rahat çıkabiliyor. Servis sıklığı çok az olan ve o yüzden müşterinin tercih ettiği bir makine. Müşteriler renklerin düzgünlüğünün çok daha uzun süre devam ettiğini söylüyorlar.
Ürünleriniz, hem 400 g’a kadar kartona baskı yapıyor, hem de beşinci renk ünitesi; Ricoh’un bu yetenekleri ambalaja da dokunuyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Bu daha çok makinenin sonuna eklenecek kesim ünitesi vb. sonlandırma ekipmanı ilgili bir konu. Drupa’da bunun örneklerini gösterdik ama Türkiye’ye getirmedik. Andromeda bu açılım için ideal makine. Bu konuda yeni iş birliklerimiz de devreye girecek. Özellikle az tirajlı, kişiselleştirilmiş kutular, öncelikli hedefimiz olacak.
Beşinci renk istasyonu olan Pro C7100 satışları CMYK modele göre ne oranda satıldı?
C. Ulusoy: Şu anda rakam veremem ama Leo serisinde beşinci renk ünitesi olanların daha çok satıldığını söyleyebilirim. Genel satışlarımızda C7100 tabii ki Andromeda’dan da daha çok satılıyor ama Andromeda yani C9100 de satışlarıyla beklentilerimizi aştı.
C7100’ün aylık baskı hacmi nedir? Click – Charge bedeli Andromeda’dan farklı mı?
A. Esgin: Pro C7100’ün aylık baskı hacmi ortalama 70 bin civarında. Tabii ki click – charge bedeli Andromeda’dan biraz daha yüksek. Matbaalar düşük tirajlı işler için dijitale geçmeyi düşündüklerinde Andromeda’nın başabaş noktası tiraj itibarıyla daha yüksek olduğundan Andromeda’yı daha çok tercih ediyorlar. Andromeda alınca birçok işi dijitale geçirebiliyorlar. Zaten müşterinin hacmi daha yüksek ise ona Andromeda öneriyoruz. Direkt olarak üretime paralel olarak kullanılabilecek bir makine.
C. Ulusoy: Fuara gelen İstanbul dışından bir müşterimiz, başka makinelerimizi kullanıyor ve Andromeda ile ilgileniyor; “Bunun en büyük farkı, banner baskılarında kağıdı sıfır fire ile kullanması” diyor. Bu ofset için çok önemli.
Leo kullanan matbaacı, baskı hacmi arttığında Andromeda’ya geçmek istediğinde değişim yapıyor musunuz?
A. Esgin: Bunu tüm ürünlerimizde yapıyoruz. Örneğin Pro C5100S kullanan müşterilerimiz de, Pro C7100 kullananlar da bir üst makineye geçmek istediklerinde makinelerini değiştirebiliyoruz. İş hacmindeki büyümeye bakarak, ikinci bir makine olarak önerebiliyoruz veya makinesini büyütüyoruz. Renk ihtiyacı mı var, sürat ve üretkenlik mi? Buna da bakmamız gerekir.
Türkiye’nin mevcut durumunu göz önünde tutarak, önümüzdeki bir – iki yıl için öngörüleriniz ve beklentileriniz nedir?
C. Ulusoy: Türkiye değişik bir ülke. Ne zaman ne olacağı belli değil. Ben yıllar itibarıyla da hep şunu gözledim. Ali Bey ve ben sektörde uzun yıllar geçirdik ve sektörün derinliğini, piyasayı iyi biliyoruz. Yeni arkadaşlar katıldığında şöyle tereddütleri olur: Bir baskı makinesi, fotokopi alan bir daha alır mı? Alır tabii. Alan değiştirir, bir başkası alır. Alışılagelmiş bir söylem ama pazar büyüyor ve artık gerçekten matbaacıların da dijital bölümlerini oluşturmaları gerekiyor. Sadece matbaa olarak devam etmek istemediklerini düşünüyorum. Türkiye’de büyüme oranları yıllar itibarıyla düşük oranlarda olabilir ama Avrupa gibi değil, bu pazar önümüzdeki yıllarda da kesinlikle büyüyecek. Ürünlere baktığımızda, kötü ürün yok. Rakiplerimizin ürünleri de gayet iyi. Burada bir katma değer sunmamız lazım. Bu katma değeri de müşteriye sunduğumuz hizmetlerle, vereceğimiz servisle, Ricoh’un yeni satın aldığı yazılım çözümleriyle ayrıcalık sağlayarak pazarda ilerlemeyi yeğliyoruz.
Heidelberg de Linoprint markasıyla Ricoh Leo ve Andromeda serilerini satıyor. Pazarda bu iş birliğini, pazar paylaşımını nasıl yürütüyorsunuz?
A. Esgin: Heidelberg bir dünya markası ve çok iyi bir iş birliğimiz var. Heidelberg’in dijital ürünler satmaya başlaması, dijitalin matbaacılar nezdindeki gücünü arttırdı. Burada Heidelberg’in gücünü yadsımamak lazım. Dolayısıyla çok iyi düşünülmüş, başarılı bir iş birliği ve her iki firma da birbirine değer katıyor.
Her iki şirkette kendi güçlü olduğu alanlarda daha ağırlıklı olarak çalışmaktadır. Bu nedenle çakışmalar oldukça azdır.
Ricoh olarak üretim grubunu çok önemsiyoruz ve dijital baskı pazarının özellikle renkli segmentte çok büyüyeceğini düşünüyoruz. Burada açılımlar özellikle yazılım tarafında olacaktır ve beşinci renk çeşitliliği artacak. Burada önemli olan nokta artık servis kalitesi, servis gücü. Ricoh olarak servisimizin çok güçlü olduğuna inanıyoruz. Ricoh Türkiye olarak serviste 80 kişiyiz ve İstanbul, Ankara ve İzmir’de bölge ofislerimiz ve servis ekiplerimiz var.